İsveç, Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da, bu pazartesi başlayacak ve 18 Aralık’a kadar devam edecek olan İklim Konferansı’na

İsveç, Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da, bu pazartesi başlayacak ve 18 Aralık’a kadar devam edecek olan İklim Konferansı’na kilitlendi. Duymayan kaldı mı bilmiyorum ama bu konferansta, küresel ısınmada ‘geri dönülemez’ sınır, geçilmeden önce (ki bazı bilim adamları çok geç kalındı diyor) gelişmiş ve zengin ülkeler ortaya ne kadar para koyacaklar, işte bu konuşulacak. Başta Avrupa Birliği ülkeleri ve Amerika, dünya üzerinde, biraz daha uzun bir süre insan neslinin devam etmesi için, ne kadar para kaybetmeyi göze alabileceklerini açıklayacaklar. Sizin evladınız, ondan olan çocuk; torununuz, hadi sizin torununuzun torunu, yaşasın mı, yaşamasın mı Danimarka’da konuşulacak.
Olay, tüm dünyayı yakından ilgilendiriyor gibi dursa da AB dönem başkanlığını yürüten İsveç, AB başkanı olarak şu sıralar 27 ülkeyi temsil eden İsveç’in Başbakanı Fredrik Reinfeldt, taşın altına elini zorunlu olarak sokanların başında geliyor. Ödevini, 6 aylık birlik başkanlığı sırasında üstün körü yapmak istemeyen Reinfeldt, birkaç yıldır, o ülke senin, bu ülke benim geziyor ve bu toplantı için hazırlanıyor. ABD’nin Obama’sına, Çin’in Hu’suna, Hindistan’ın Singh’ine, Brezilya’nın Lula’sına “Danimarka’daki İklim Konferansı’nda, gelin birlikte bütün dünyayı şaşırtalım” çağrısı yapıyor. Çünkü hali hazırda Kopenhag’dan bir şey çıkmaz diyenlerin sayısı çoğunlukta. Yapılacak konferansın umutlu kanadı, Kopenhag’da toplanacak liderlerin ‘Biz anlaşamadık’ demesinin, alınacak herhangi bir yarım yamalak karardan daha iyi olduğunu söylüyor.
Geçen haftaya kadar 65 devlet liderinin “Ben katılacağım” dediği konferansın başarısı için İsveç, Avrupa Birliği’nde yürüttüğü görev gereği, toplantı masasını kuran, masaya beyaz örtüyü sermek için bezin kenarından tutan ülkelerden oldu. Konferans vakti yaklaştıkça, İsveçliler bir kez daha hatırladı ki beyaz örtüyü tutan İsveç’in elleri de çok kirli. Akıllara ilk olarak İsveç devletinin enerji şirketi Vattenfall geldi. Vattenfall kelimesinin Türkçe karşılığı şelale. Bu şirket, devlet için büyük bir gelir kalemi. Ama kâr, sadece su, rüzgâr ve nükleer güçten gelmiyor.
Şirket, 2000 yılında değiştirdiği yatırım politikasıyla yurtdışına açıldı. Almanya, Polonya, Hollanda ve Danimarka’da olmak üzere 16 kömür santrali kurdu. Bu santraller, 2007 yılında dünyaya 76 milyon ton karbondioksit bıraktı. Bu rakam, İsveç’le İzlanda’nın beraber bir yılda ürettiği karbon salınımından daha yüksek. Şirket, enerji üretimi sırasında 1999 için 600 bin ton karbondioksit salınımı yaparken 2008’de bu oran 82,5 milyon tona çıktı. Zehir şelalesinin bu yıl dünyaya hediyesi 91 milyon ton karbondioksit olacak. Bu devlet şirketinin 2011 ve 2012’de açmayı düşündüğü yeni kömür santralleri olduğu şimdiden açıklandı.
Bugün için enerji üretiminin yüzde 55’ini fosile dayalı yakıtlardan yapan Vattenfall’ı temiz enerjiye yönlendirmek için muhafazakâr hükümet, 2006’da girişimde bulunmuş olsa da çabalar boşa gitti. Devlet, kendi şirketine söz geçiremedi. Kirli enerjinin parası, şimdilerin hızlı çevrecisi Başbakan Reinfeldt’in hükümetine tatlı geldi. 2000 yılından beri Vattenfall, 38,4 milyar kronu, devletin cebine rüşvet gibi koydu ve “Bana karışma, büyümeye devam edeceğim” dedi. Bugün dünyayı, iklim değişikliğine çözüm bulmak için aynı masaya oturtmaya çalışan İsveç devleti de şelaleden akan kirli paraya ses çıkaramadı.
Kopenhag’daki konferans, bir çeşit saygın haydutlar buluşması olacak. 1972’de Birleşmiş Milletlerin ilk çevre konferansına ev sahipliği yapan İsveç, o yıllardan bu yıllara dünyadaki karbondioksit salınımına devlet eliyle çok katkı koydu. Avrupa’da elleri en temiz kabul edilen İsveç bile inanılmaz ölçüde kirli. Danimarka’dan beklendiği gibi bir ‘hiç’ çıksa bile, orada hiç yoktan kanıtlanacak bir iddia var. 2009’un Aralık ayı “İnsan, insanın kurdu mudur?” bize bunu gösterecek.