Polonya Katowice’de aralık ayında düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Zirvesi alışılmadık görüntülere sahne olurken, herkes şaşkınlık içerisindeydi. Haki ceketli, takım elbiseli yüzlerce kişinin olduğu salonda herkes pürdikkat 15 yaşındaki bir kız çocuğunun yaptığı konuşmaya odaklanmıştı. O kız çocuğunun adı Greta Thunberg’di. Bir süre önce kuzeyin soğuk ülkelerinden İsveç’in gelmiş geçmiş en sıcak yazını geride bırakması […]

Polonya Katowice’de aralık ayında düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Zirvesi alışılmadık görüntülere sahne olurken, herkes şaşkınlık içerisindeydi. Haki ceketli, takım elbiseli yüzlerce kişinin olduğu salonda herkes pürdikkat 15 yaşındaki bir kız çocuğunun yaptığı konuşmaya odaklanmıştı.

O kız çocuğunun adı Greta Thunberg’di. Bir süre önce kuzeyin soğuk ülkelerinden İsveç’in gelmiş geçmiş en sıcak yazını geride bırakması sonrasında yaşanan “iklim krizi”ne dikkat çekmek için parlamento önünde okul grevine başlayan Greta, aylar sonra BM kürsüsünde şu sözlerle dünyaya ders veriyordu:

‘Adım Greta Thunberg, 15 yaşındayım ve İsveç’ten geliyorum. Burada iklim adaleti için konuşuyorum. Eğer birkaç çocuk sadece okula gitmeyerek dünyanın dört bir yanında manşetlere çıkabiliyorsa gerçekten istersek birlikte neler yapabileceğimizi hayal edin. Ancak bunu yapabilmek için ne kadar rahatsız edici olursa olsun açık konuşmak zorundayız. Yapılması mantıklı olan tek şey imdat frenini çekmek iken siz sadece bizi bu hale getiren aynı kötü fikirlerle ilerlemekten söz ediyorsunuz. Biz çocuklara bıraktığınız şeyin böyle bir yük olduğunu itiraf edebilecek kadar bile olgun değilsiniz. Popüler olmak benim umurumda değil. İklim adaleti ve yaşayan bir gezegen benim umurumda. Oldukça az sayıda insan muazzam miktarda para kazanma fırsatlarını kaybetmesin diye medeniyetimiz feda ediliyor. Buraya umursasınlar diye dünya liderlerine yalvarmaya gelmedik. Buraya hoşunuza gitse de gitmese de değişimin geleceğini haber vermeye geldik.’

KÜÇÜK BİR KIVILCIM YETER

Ağustos ayından itibaren her gün Stockholm’ün merkezindeki Parlamento binasının önünde kaldırım taşlarının üzerinde sessiz sedasız oturan Thunberg, gelip geçenlere “Bunu yapıyorum çünkü siz büyükler geleceğimin içine ediyorsunuz” sözlerini içeren bir el ilanı dağıtıyordu. Grevde değil de okulda olmasını salık verenlere “Kitaplarım burada ama şunu da düşünüyorum: Okulda neyi kaçırıyorum? Orada ne öğreneceğim? Olgular ve gerçekler bir şey ifade etmiyor artık. Politikacılar bilimcileri dinlemiyor; o zaman ben ne öğreneceğim ki?” şeklinde yanıtlar veriyordu. İklim kriziyle mücadele etmek için dersleri asması kısa sürede uluslararası medyanın ilgisini çekerken, “Eğer politikacılar olgulara kulak asmayacaklarsa neden okulda bir şeyler öğrenmek için bunca zahmete katlanacakmışız?” diyen Greta’nın çığlığı kısa sürede tsunami etkisi yarattı.

Hollanda’dan Almanya’ya, İngiltere’den Fransa ve Belçika’ya dört bir tarafta çocuklar, öğrenciler, liseliler sokaklara çıktı. “Gelecek için Cuma Günleri” olarak anılan okul grevleri Avrupa’nın dört bir yanında giderek büyümeye devam ediyor. 15 yaşında genç bir aktivistin kendi girişimi ile başlattığı grevlere her cuma binlerce çocuk okula gitmeyerek destek veriyor. 15 Mart’ta ise küresel iklim grevine gidildi

KAÇINILMAZ DEĞİŞİM KAPIDA

Greta, nisan ayında İtalya’da Senato’da yaptığı konuşmada da “Geleceğimizi çaldınız” diyerek çağrıda bulunuyordu. Greta’nın BM kürsüsüne çıkmasını sağlayan da bu tsunami oldu. Greta’nın haberini verdiği, geleceğini söylediği değişimin ilk işaretleri Avrupa Parlamentosu seçimlerinde görüldü. “Merkez sağ ve sol”un çöktüğü seçimlerin galibi Yeşiller oldu. Aşırı sağcılar kimi sansasyonel başarılarına karşın beklenilen sıçramayı gerçekleştiremezken, Yeşiller kelimenin tam anlamıyla özellikle Almanya’da şov yaparken, Yeşiller Grubu (Greens/EFA) Avrupa Parlamentosu’nda etkin güç haline geldi.

“Yeşiller Greta dalgasıyla başarılara yelken açtı” başlığını atan Stuttgarter Nachrichten gazetesi sorunun da yanıtını veriyor aslında. #FridaysForFuture Avrupa seçimlerinde özellikle Yeşiller’e oy kazandırdı. Yeşiller ilk kez seçimlere katılanlar arasında neredeyse yüzde 40’a yakın oy aldı. Partilerin iklim politikaları, oyları şekillendiren ana kriterlerden biri olurken, Yeşiller “radikalleşen” iklim mücadelesinin meyvelerini toplamış oldu.

Kapitalist barbarlığın yol açtığı iklim krizi önümüzdeki dönemlerde daha da yakıcı bir şekilde kendini gösterecek.