İçinde bulunduğumuz yaz ayları çalışanlar bakımından yıllık ücretli izinlerin yoğun olarak kullanıldığı dönemlerdir. Yıl boyunca tatil hayalleri kuran çalışanlar (her ne kadar mevcut ekonomik koşullarda mümkün olmasa da) bu hayallerini şüphesiz ki yaz aylarında gerçekleştirmek isterler. Tatil zamanı konusu zaman zaman işletmelerde sorun yaratabilmektedir.

Bunun nedeni tatil planlamasının işverenin yönetim hakkı çerçevesinde işveren tarafından yapılıyor olmasıdır. Ancak işverenin yönetim hakkını Medeni Kanun gereği iyi niyetli olarak kullanması gerekmektedir. Dolayısı ile işverenin işçiye Anayasa’dan kaynaklanan ve vazgeçilmez bir hak olan dinlenme hakkını en uygun biçimde ve zamanda kullandırması önem arz etmektedir.

İşçinin dinlenme hakkı ile ilgili olarak İş Kanunu’nda yer alan bazı düzenlemelerde yasa koyucunun bu konuda işçiyi gözettiğinin ifadesidir. Gerçekten de aşağıda sunduğum İş Kanunu’nun 56. maddesi aynen aşağıdaki gibidir:

MADDE 56

Yıllık ücretli izin işveren tarafından bölünemez.

Bu iznin 53’üncü maddede  gösterilen süreler içinde işveren tarafından sürekli bir şekilde verilmesi zorunludur.

(Değişik üçüncü fıkra: 14/4/2016-6704/16 md.) Ancak, 53’üncü maddede öngörülen izin süreleri, tarafların anlaşması ile bir bölümü on günden aşağı olmamak üzere bölümler hâlinde kullanılabilir.

İşveren tarafından yıl içinde verilmiş bulunan diğer ücretli ve ücretsiz izinler veya dinlenme ve hastalık izinleri yıllık izne mahsup edilemez.

Yıllık ücretli izin günlerinin hesabında izin süresine rastlayan ulusal bayram, hafta tatili ve genel tatil günleri izin süresinden sayılmaz.

Yıllık ücretli izinleri işyerinin kurulu bulunduğu yerden başka bir yerde geçirecek olanlara istemde bulunmaları ve bu hususu belgelemeleri koşulu ile gidiş ve dönüşlerinde yolda geçecek süreleri karşılamak üzere işveren toplam dört güne kadar ücretsiz izin vermek zorundadır. İşveren, işyerinde çalışan işçilerin yıllık ücretli izinlerini gösterir, izin kayıt belgesi tutmak zorundadır.”

Diğer taraftan yazımızın başlığına konu olan bir diğer önemli konuda işçinin Yıllık ücretli iznine ilişkin ücret konusudur. Yasa koyucu bu konuya da aşağıdaki 57. madde ile düzenleme getirmiştir. 

MADDE 57

"İşveren, yıllık ücretli iznini kullanan her işçiye, yıllık izin dönemine ilişkin ücretini ilgili işçinin izine başlamasından önce peşin olarak ödemek veya avans olarak vermek zorundadır."

Bu maddeden amaçlanan şüphesiz ki işçinin yıllık izninini kullanırken parasız kalma ihtimalini ortadan kaldırmaktadır. Bu konuda Yargıtay’ın da vermiş olduğu bir kararında izin döneminde ücreti eksik ödenen işçinin yıllık izin hakkının usulüne uygun olarak kullandırılmadığı yönünde karar vermiştir. Konuya ilişkin karar özetini aşağıda sunuyorum:

“Dosya içerisinde yer alan ücret bordroları incelendiğinde davacının izin kullandığı dönemlerde aylık ücretinin tam olarak tahakkuk ettirilmediği, hak edilen aylık ücretten daha az ücret tahakkuku yapıldığı görülmüştür. Yıllık izin kullanılan dönemlerde, bu döneme ilişkin ücretin tam olarak tahakkuk ettirilerek ödenmemesi hâlinde yıllık ücretli iznin usulüne uygun olarak kullandırıldığından söz edilemez.” ( Y.9. H.D. Esas No. 2022/13291 Karar No. 2022/17901 Tarihi: 27.12.2022)

Dolayısı ile işçiye yıllık ücretli izin dönemine ilişkin ücret izine çıkmadan önce mutlaka ödenmelidir. Aksi halde madde metninden ve Yüksek Mahkeme kararından da açıkça anlaşılacağı üzere iznin usulüne uygun kullandırılmadığı sonucuna varılacak ve bu konuda işverene yaptırım uygulanacaktır.