Belli aralıklarla yabancı film yazılarını düzenleyerek kitap yapan Atilla Dorsay, koronavirüse ve kendisinin geçirdiği “6 by-pass” ameliyatına rağmen “Hayatımızı Değiştiren Filmler (2015-2020)”yi yayınladı. Yoğun, nefis bir derleme

426 film birden…

Kitaplarıyla yerli-yabancı sinemanın anahatlarını özetleyen Atilla Dorsay, Hayatımızı Değiştiren Filmler serisinin bir önceki kitabında 2005-2015 arasını toparlamıştı. Son kitabı “Hayatımızı Değiştiren Filmler (2015-2020)”de ise, bu dönemin film yazılarını bir araya getiriyor. Dorsay’ın kitaplarını ihmal etmem. Hele bu derlemelerin, onun meslektaşı ve sinema seyircisi olarak bana çok faydası dokunuyor. Gene de itiraf edeyim ki, 426 film yazısından oluşan bu kitap, yoğunluğu ve zenginliğiyle beni şaşırttı. Kendisi de bu dönemde gösterime giren filmlerde türlerin zenginliğini şaşırtıcı buluyor.

Bu kitap Atilla Dorsay’ın yabancı ve yerli sinema üzerine hiç sektirmeden toparladığı ve genelde on yılda bir yayımlanan kitaplarının sonuncusu. Üstelik de çok olumsuz şartlara rağmen azimle tamamlanmış, takvimi dahilinde bitirilmiş bir kitap. Küresel bir salgının endişe ve sıkıntılarına ek olarak, Dorsay geçen ağustos ayında Mudanya’da bir kalp krizi geçirmiş ve 6 by-pass’ı birden içeren bir ameliyat olmuştu. Öyle çok sayıda projesi var ki, bir daha böyle bir rahatsızlığa uğramamasını içtenlikle diliyorum. İstanbul Film Festivali kataloglarıyla Dorsay’ın bu derlemeleri, özellikle sinema yazıları yazmaya başladığım 80’lerin başından itibaren bana sinema seçkileri sunmuş, yılların yararlı bir özetini çıkarmıştır.

426-film-birden-820474-1.

BEŞ BUÇUK YILLIK BİR TOPLAM

2005 ile 2015 arasındaki yazılarını bir araya getiren ve TÜYAP Onur Yazarı olduğu 2014 Kasım’ında yayınlanan “Hayatımızı Değiştiren Filmler (2005-2015)”te 530 eleştiri içeriyordu. Ancak, sadece beş yılı kapsıyordu ve yayınevine basımından birkaç ay önce teslim edilmişti. Yeni kitapta ise 2014’ten kalan epeyce film var. Buna karşılık 2020 yılından sadece iki buçuk ayın filmlerini kapsıyor ve buna rağmen 426 eleştiri içeriyor. Kabaca beş buçuk yıllık bir toplam.

Dorsay, türlerin zenginliğinden söz ederek, “Savaş filminden Western’e, korku filminden psikolojik gerilime, aşk filmlerinden biyografilere, bilimkurgulardan güldürülere, klasik tiyatro ve roman uyarlamalarından deneysel çabalara…” demiş. ”Benim naçizane gözde türüm olan “film noir – kara-film”de de hayli başyapıt üretildi.”

Kitabın sunuşunda 54 yılı bulan yazı ömründen söz ediyor. Ben her şeyden önce onun okuruydum ve benim için Cumhuriyet’te sinema eleştirileri yazan, yerli-yabancı sinemacılarla fotoğraflarını gördüğüm, festivallere giden, kitapları yayımlanan bir üstattı. Festival deyince de aklıma hep Cannes geliyor. Artık oradaki fotoğraflarından mı, onun ve çoğumuzun hayranı olduğu Fransız Yeni Dalgası’nı çağrıştırmasından mı bilmem. Gazeteciliğe 1975’te başlamıştım, yani Atilla’yı daha önce tanımış olmam mümkün değildi. Hayranıydım, ama çekinirdim de. Ancak sonraları tanıştık. Festivallerde, İKSV’de karşılaştık. Bir hayli beklettikten sonra nihayet beni de SİYAD’a kabul ettiler. Özellikle meslektaşı olduktan sonra saygım daha da arttı. Benim için mesleğimizin kabul görmesinde öncülük yapan kişidir. Legion d’Honneur-Palmes Academiques Nişanı dâhil pek çok ödülü, yayımlanan sinema kitapları bunun kanıtını oluştursa gerek.

426-film-birden-820475-1.

SİNEMAYA AŞKI MESLEĞİNDEN BELLİ

Sinemaya aşkı ise, zaten bu sanatı, bu mesleği tercih etmesinden belli. Galatasaray Lisesi ve Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (şimdiki M.S.Ü.) Yüksek Mimarlık bölümü mezunu olduğu halde, onca emek verdiği mimarlığı bir kenara atıp sinema eleştirmeni olmayı seçti. Sinema dışında yemek kültürü, şehircilik ve yaşam kültürü üzerine de yazıları, kitapları vardır. Yarım yüzyılı geçen (kendi deyişiyle) “yazım ömrü”nün bu son kitabına coşkuyla, “Benim için bu yıllar gerçekten de başyapıt keşfetme yıllarıdır” diye başlamış olması da gözbebeğinin sinema olduğunu bir kez daha vurguluyor. Birbiri ardınca sıralamak istediği pek çok projesi var. Biz de onları okumak, kitapları koleksiyonumuza eklemek için hevesle bekliyoruz.

Peki, Dorsay’ın hayatını değiştiren filmler hangileri? Filmstudio ile yaptığı söyleşide şöyle demiş:

“İlki Casablanca’dır. Savaşta aşk en sevdiğim temadır. İlk seyrettiğimde küçük yaşta olmama rağmen çok etkilenmiştim. Stanley Kubrick’in 2001: Bir Uzay Macerası filmini de unutamam. Hitchcock’un Vertigo filmi de başımı döndürmüştür. Yeşilçam’ın adeta bir özeti olan Üç Arkadaş filmi de beni etkilemiştir. David Fincher’ın Dövüş Kulübü filmi beni çok şaşırttı, o kadar cesur, insanı allak bullak eden bir film ki, işte modern sinema budur, dedim. Çağdaş Türk sinemasından da Kış Uykusu’ndan derinden etkilendim. Böyle bir başarı çok az görülmüştür, o yüzden Cannes’da şak diye Altın Palmiye’yi aldı, her yerde hâlâ ödüller alıyor.”

426-film-birden-820476-1.