Pençe Kilit operasyonunda 12 askerin yaşamını yitirmesinin ardından Meclis’te ortak bildiriyi imzalamayan CHP hedef tahtasına konuldu. Muhalefette bulunan İYİP, Saadet gibi sağ partiler ise AKP iktidarının arkasına saf tuttu. Siyaset Bilimci Örnek, ‘‘Politik farklılıkların gün yüzüne çıkmasıyla halk kimin nerede durduğunu görmeli’’ dedi. CHP Grup Başkanvekili Günaydın ise iktidarın sorumlu olduğunu ve Kürt sorununu demokratik zeminde çözebileceklerini söyledi.

AKP’nin çemberinden çıkıldı
Erdoğan’ın cenaze törenindeki sözleri tepki çekti. (Fotoğraf: AA)

Öncü DURMUŞ

14 ve 28 Mayıs seçimleri öncesi sağ partilerle kurulan ittifaklar dağılırken 6’lı Masa bileşenlerinin bir kısmı birçok gündemde iktidarın arkasına dizildi. İYİ Parti, Gelecek, Deva, Saadet Partisi başta terör, güvenlik, savaş politikaları olmak üzere çeşitli gündemlerde iktidar tarafından rahatça konsolide edildi. Son olarak 12 askerin Pençe Kilit Operasyonu’nda yaşamını yitirmesinin ardından Meclis’te AKP, MHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi tarafından ortak bildiri hazırlanırken bildiriyi ‘sorumluların ardına dizilmeyeceğiz’ diyerek imzalamayı reddeden CHP ve DEM Parti ise hedef tahtasına konuldu.

CHP’nin bu çıkışını, siyasete etkisini ve nasıl bir politika izleneceğini Siyaset Bilimci Cangül Örnek ve CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın BirGün’e anlattı.

SORUMLUSU AKP İKTİDARI

Partisinin yayımladığı bildiride imzası bulunan CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın ise yaşanan süreci ve partisinin izleyeceği politikalar hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Yayımlanan bildiri hakkında konuşan Günaydın, “Meclis’te hazırlanan bildiriye imza atmamışsak şehitlerimizin hesabının sorulmasının gereğindendir. Eğer atılmaması gereken adımlar atılmamışsa veya yanlış adımlar atılmışsa değil bizim tüm partilerin bunun sorumlularından hesap sorması gerekir. Gencecik çocuklarımızın katledilmesi AKP’nin güvenlik politikalarının bir sonucudur.” dedi.

Gökhan Günaydın
CHP Grup Başkanvekili

SİYASİ HESAP İÇİNDELER

“Biz Milli Güvenlik Bakanlığı’a Meclis’e gelin ve hepimizi bilgilendirin diye bir talepte bulunduk. Gelin meseleyi konuşalım tartışalım doğrusu yanlışı ne ise masaya yatıralım dedik. Ortak bildiriye imza atıp atmayacağımız ancak o zaman belli olurdu” diyen Günaydın şöyle konuştu:  “Burada terörü kınamaktan, ölen çocuklarımızın acısını yaşamaktan çok yerel seçimlere giden süreçte siyasi bir düzlem çıkarma çabası var.  Biz bu yüzden AKP’nin arkasına dizilmek gibi bir duruma karşı çıktık ve öyle bir durumun içerisine girmeyeceğimizi beyan ettik. Hepimizin hafızasında yer edinmiştir; Gara Katliamı sonrasında MHP de Akşener de sorumluları arıyordu. Ne oldu şimdi onlara? Ne değişti? Bugün CHP’nin AKP’den hesap sorması neden ‘terör destekçiliği’ ilanlarına neden oluyor?  Çok açık ki seçim öncesi siyasi bir kumpas süreci karşımızdaki. Ancak bizler sorumluluğumuzun farkında olarak hareket ediyoruz. Tutumumuzun gerekçesini halkımıza anlatacak, provokasyonlara izin vermeyeceğiz. Elbette sokak sokak, mahalle mahalle halkımızın da sorumluları sorgulaması için mücadele ediyoruz. Çocuklarımızı iktidarın hesaplarına alet ettirmeyeceğiz.

BARIŞI SAVUNUYORUZ

Türkiye’nin ulusal güvenlik konusunda yanlış hamleleri kimse onaylamamızı beklemesin. Yoksul çocuklarımızın hayatını çalan düzenin deşifresini yapmaya devam edeceğiz. AKP’lilerin çocukları, AKP’li zenginlerin çocukları sefa sürerken halkın çocuklarının ölmesine göz yummayacağız.

Bugün hiç konuşulmasa da Kürt sorunu ülkenin gerçeklerinden biridir. Sorunun varlığı da iktisadi ve politik yönleri mevcuttur. CHP olarak parlamentoyu esas alarak AKP iktidarının yaptığı gibi gizli kapaklı çıkar eksenli görüşmelerin aksine şeffaf, demokratik bir düzlemde, barışın sesini yükselten bir politikayı esas alıyoruz. Türkiye sahici bir çözüme kavuşturacak çerçeveyi burada görüyor, bu çerçeveyi tüm demokratik güçlerle beraber yaratacağımızı biliyoruz.

CHP’nin Meclis’te yayımlanan bildiriye karşı kendi bildirisini yayımlamasını değerlendiren Akademisyen Cangül Örnek, uzun bir aradan sonra ilk defa AKP’nin çemberinden çıkıldığını söyledi.

Örnek, “CHP iktidarın elinden siyasi bir kozu almış oldu bu anlamda.  Çünkü bu meselenin ana temelinde gerçek bir vatanseverlik bulunmuyor. Aksine AKP iktidarı yanına aldığı ortakları ile beraber meseleyi muhalefeti sıkıştırmaya yönelik bir silaha döndürmüş durumdaydı” dedi.

Cangül Örnek
Siyaset Bilimci

BİR TARTIŞMA AÇILABİLİR

Yaşananların iktidarın savaş politikalarıyla ilişkili olduğunu dile getiren Örnek şu ifadelere yer verdi:

“CHP’nin ‘bu yaşananların kaynağı iktidarın politikaları ve hayatını kaybedenlerden siz sorumlusunuz’ demesi önemli bir gelişme. Tersinden düşünüldüğünde CHP Meclis’teki o bildiriye imza atsa da başına aynı şey gelecekti. Hatırlayalım; Daha önce AKP ile aynı tutumda davranan CHP döneminde de Kemal Kılıçdaroğlu defalarca yuhalandı. Hatta yumruk yedi. O dönemden bugüne, iktidar eliyle düzenlenen provakasyon zincirlerinden birini yaşıyor CHP. Ancak bu da çok açık ki bu halkın tepkisi değil, iktidarın hedef göstermeleri ile ilgili. Bu sebeple çok açık bir biçimde ‘Bu çocuklar neden öldü?’, ‘Sorumluları kim?’, ‘Neden hep yoksul çocuklar ölüyor?’ sorularının sorulmalı.  CHP’nin bu soruların önünü açan tavrı meseleyi sınıfsal ve siyasi boyutlarının da önünü açabilir.  Ve bir anlamda da CHP çok uzun zamandır ilk defa tartışma açmış oldu”

AYNILAR AYNI YERE

Muhalefet cephesinde bulunan ve bildiriye imza atan diğer partilere de değinen Örnek şöyle devam etti:  “Bu gündem etrafında sağ partilerin rant devşirmeye çalışan, siyasi menfaat altında karar veren, tepkilerden kaçan kim varsa bir araya toplandı. Muhalefette bulunan partilerin politik farklılıklarının belirgin olduğu bu gündemde siyaset ittifakı adı altında örtülen farklılıklar böylece tekrar görünür de oldu bir anlamda. Bu da önemli bir farklılık çünkü kimin neyi nasıl savunduğunun belli olması bakımından önemli.  İYİ Parti, Saadet Partisi gibi partilerin politik olarak sağ cenahta duran tavrı politik bir ayrışma olduğu oranda gayet iyi. Halkın bunu görmesi gerekiyor.”

***

Rejime uygun muhalefet bileşenleri

14 Mayıs seçimlerinin ardından ‘sağ’ anlayışla yönetilen partiler ardı ardına iktidarın peşine takıldı. Gelecek Partisi’nden, İYİ Parti’ye, Saadet Partisi’nden Deva’ya kadar herkes iktidara muhalefet etmekten çok muhalefete muhalefet etmeye yöneldi. Bu partilerin Erdoğan ve AKP karşıtlığı dışında toplumsal taleplerin taşıyıcısı olmadığı ise Meclis’te aldıkları tutumlarda da görüldü.

Toplumun taleplerini kapsayamayan, seçimlerde matematik hesaplarıyla tavır geliştiren sağ anlayışların ve ülkedeki muhalefetin durumu hakkında BirGün’e konuşan Akademisyen Murat Somer, Üçüncü tarafın yaratılması önümüzdeki yerel seçimlerden daha önemli. Seçimlerde büyükşehirlerin kazanılması elbette önemli ama ondan önemlisi uzun vadede insanların duygularını yüreğini kazanmak. Kısa vadede kazanılmasa bile, doğru olan uzun vadede kazanır. Üçüncü yol yaratılırken, bunu yerel seçim cenderesinden kurtarmak gerekir ifadelerini kullandı. Somer konuya ilişkin şunları aktardı: “Üçüncü yol olarak toplumsal muhalefet alanı oluşturmak gerekiyor. Özgür Özel’in liderliğinde CHP bunu yapmaya çalışıyor. Bunu yapmak kolay değil çünkü büyük resme bakarsak, gelişmelerin arka planında ‘demokrasi – otokrasi ekseni’ olduğunu görürüz. Dolayısıyla son seçimlerden sonraki durum şu, CHP dışındaki partilerin bir tür otoriter rejim içerisinde sadık muhalefet rolüne bürünmeleri eğilimi görülüyor. Bu tür otokrat yapılarda bunlara rastlanıyor.”

Murat Somer
Akademiyen

ÜLKE ALTERNATİFSİZ

Otokrat bir sistemlerde rejime uygun muhalefet bileşenleri olabileceğini bildiren Somer, “İktidar alternatifsiz bir siyaset alanı yaratmak adına siyaseti iki tarafa çerçeveliyor. Kürt meselesi ve PKK sorunu da bunun çok iyi bir örneği. PKK’nın ortaya çıktığı seksenlerden beri çözülemeyen bir sorun bu. İktidar bir güç kullanıyor, zorla şöyle bir çerçeve açıyor; bir tarafta iktidarın otoriter devlet yapısı var ve bunun temsilcisi olarak kendisini sunuyor, diğer tarafta da PKK var diyerek taraf seçmeye zorluyor. Taraf olmayan bertaraf olur siyasetinin bir yansıması bu. Muhalefete bu anlamda bir alan bırakmıyor. Farklı perspektiften bir görüş belirtirsen terör tarafı olarak diyerek biçimlendiriyor. Türkiye alternatifsiz kalıyor” ifadelerini kullandı.

ÜÇÜNCÜ YOL ÖNEMLİ

Seçmenin bir bölümünün toplumsal muhalefete karşı direnç göstereceğin, bu yüzden CHP’nin seçmenleri yeni bir retorik ile ikna etmesi gerektiğini bildiren Somer, “Özel, bu noktada bir alternatif alan açmaya çabalıyor. Ancak bunu eşitsiz koşullarda yapıyor. Bu durum yapısal hale gelmiş durumda. Gerçekleri söyleyerek, mantık yolu ile yapamıyorsunuz, iktidar duygu siyaseti kullanarak yarattı. Kendi tabanında üçüncü bir tarafın olamayacağına inanıyor. Türkiye’deki yoğun duygu hali hoşnutsuzluk. Ekonomik sorunlar, kontrolsüz toplumsal değişim, güvenlik sorunları ve siyasi alternatifsizlik bunu sağlıyor. Hoşnutsuzlukta insanlar bir suçlu arıyor. Bu noktada iktidar, devlet ve medya gücünü kullanıyor, hedefe muhalefeti koyuyor. Bu hoşnut olmama halini iç düşmanlar söylemine dayandırarak öfkeyi başka yere yöneltiyor. Özel üçüncü yolu üretirken duygulara da hitap edebilmeli. Samimi olduğunu da hissettirebilmeli. Örneğin Kılıçdaroğlu da birçok kez teröre karşı tutumunu çok net biçimde ifade etti fakat bu insanlara geçmedi. Duygu siyaseti noktasında sözler önemini yitiriyor.”