Şeker Adam’ın vizyona girmesi korku türü için önemli bir hamle olmuştu. Freddy Krueger veya Jason Voorhees gibi efsanelerle korku türüne hayran bırakılan seyirci bu kez karşısında ilk kez siyah Amerikalı erkek görmüştü.

Ayin Şeklinde Şiddet

Korku sineması, insanların gerçek dünyadaki korkularından yola çıkarak ideolojik bir yaklaşım ortaya koymakta. Hayaletler, zombiler, vampirler, şeytanlar, kurt adamlar, oyuncaklar gibi Şeker Adam da bu korkuların görsel karşılığı gibidir. Korku tür sinemasının ideolojik yapıların en kullanışlı araçlarından biri haline geldiğini görmekteyiz. Özellikle son yıllarda ırka dair (siyahlarla ilgili), sınıfa (işçi sınıfı) dair değerlerin korku türü içerisinde doğru temsillerle değer ürettikleri yadsınamaz. Şeker Adam filminin sinema tarihi açısından bir önemi var. 1992’de Şeker Adam’ın vizyona girmesi korku türü için önemli bir hamle olmuştu. Freddy Krueger, Michael Myers veya Jason Voorhees gibi efsanelerle korku türüne hayran bırakılan seyirci bu kez karşısında ilk kez siyah Amerikalı erkek görmüştü. Bu sebeple bu filmin devamının çekilmesi için Kapan (Get Out) filmi ile hafızamıza kazınan Jordan Peele’in bu projede yer almaması düşünülemezdi.

ŞEHİR EFSANELERİ

Siyah ressam Robitaille, resmini yaptığı beyaz kadına âşık olur ve bu yüzden beyazlar onu linç eder, elini keser ve kesilen yere kanca sokarlar, ardından onu canlı canlı yakarlar. İşte Robitaille ilk Şeker Adam’dır. Bu filmden sonra ise Şeker Adam’ın aslında yüzü olmayan bir ruh olduğu, beyaz şiddetinin alegorik bir temsili olduğu ve hikâyenin daha ideolojik, akıllı bir seriye dönüşeceğini görmekteyiz. Clive Barker’ın kısa hikâyesine dayanan 92 yapımı ilk film şehir efsaneleri ile ilgili tez yazan Helen Lyle’ın, Şikago’daki Cabrini-Green konutlarına dayanan bir efsaneyle ilgilenmesi sonucu Şeker Adam efsanesi ile tanışmasıyla başlar. Efsaneye göre Cabrini Green’de Şeker Adam’ın adını aynanın önünde “Şeker Adam, Şeker Adam, Şeker Adam, Şeker Adam, ............” beş kez söyleyince, kendisi kanca eliyle birlikte ortaya çıkmakta ve insanları öldürmekte. Anlayacağınız, diğer pek çok hikâye gibi aslında Şeker Adam’ın laneti de şehir toplumunun korkularının bilinçsiz yansımaları olan modern efsanelerden.

ayin-seklinde-siddet-915239-1.

TRAVMA VE KORKU

Bugün bu filmi izledikten sonra 92 filminin kendi içinde barındırdığı sorunları daha iyi görmek mümkün. Beyaz şiddeti ile acımasızca öldürülen siyahın neden siyah toplulukta dehşet saçtığı ve ana karakterin neden beyaz kadın olduğu üzerine sinema tarihi ve toplum açısından düşünmek lazım. Amerika’nın siyah erkekleri canavarlaştırarak resmetmesine karşı, işin aslının öyle olmadığı filmin hikâyesine eklenen yeniliklerle gösterilmiş. Mesela, Şeker Adam’ın çocuklara verdiği şeker paketlerinin içinden jilet çıkması, iftira ve önyargı ile netleştirilmiş.

Bu yeniliklerle, ilkinden otuz sene sonra Şeker Adam efsanesi, yeni jenerasyona, siyah toplumun daha güncel ve var olan sorunlarıyla harmanlanarak tekrardan başlatılmış. Kısacası, sosyal sorunlara, beyaz şiddetine, kentsel dönüşüm, modern sanat camiasına değinen film bu sayede, bugüne hitap eden bir anlatım yakalamış.

ALEGORİ VE KORKU

Şeker Adam efsanesinin en önemli ayaklarından bir tanesi Şikago’nun Cabrini Green semti ile adeta vücut bulan kentsel dönüşüm sorunu. Şikago’nun kuzeyinde yer alan bu semtte 50’li yıllarda başlayan konut projesinin evrimleşerek 70’lerde suç, şiddet ve uyuşturucunun kol gezdiği siyah gettoların adeta bir simgesi haline gelmiş olması ve bunun hikâyeye dâhil edilmiş olan ırksal eşitsizlik uyumu, Şeker Adam filmine özgün bir hal vermiş. Filmde ayrıca Şikago’nun modern sanat sahnesi de kendine yer bulmuş. Sanatın efsanelerle ilişkisi üzerinden sembolik bir hikâye de ortaya çıkmış. Filmin makyaj efektleri oldukça başarılıydı. Ana karakter Anthony’nin bir arı sokması ile başlayan görseldeki iğrenç değişimde kullanılan makyaj sayesinde o sahneleri izlerken gözlerimi perdeden kaçırdım diyebilirim. Ses tasarımı ve ses kurgusunun, korku dolu anları yükseklere taşıyarak kulak doldurduğunu da eklemeliyim. Bu filmin özelinde az da olsa değinmeye çalıştığım tüm bu tartışma başlıkları dışında bana bu efsane ile ilgili merak uyandıran şey, insanların neden ısrarla ayna karşısında “Şeker Adam” ismini
beş kez tekrarlamak istedikleri olmuştur. Ayin şeklinde şiddete davetiye diyebileceğim bu eylem aslında tartışılması en keyifli başlıklardan biri olabilir. Serileşeceğine emin olduğum filmin ikincisinde belki bunu konuşuruz biraz da.