Ayla filmi ile ilgili tartışmalara inanmak zorlaşıyor. Böyle bir şey nasıl olabiliyor ve memlekette neden her olumlu olması gereken şeyde hep bir kavga ve hep bir ayrışma yaşanıyor?

Ayla: Bir Oscar avantürü

Düşünsenize, bir sanat eserini sıfırdan yaratan kişisiniz ve isminiz bu esere ait hiçbir yerde geçmiyor, siz hiçbir etkinlikten haberdar edilmiyor, hiçbir yere davet edilmiyorsunuz. İşin hukuksal boyutunu geçtim, insan olarak ne hissedersiniz?

Geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin Oscar aday adayı filmi olarak ‘Ayla’ seçildi. Pek çok kişi şaşırdı çünkü bazıları bu filmin varlığından bile haberdar değildi. Ama konumuz bu değil. Bu şaşkınlık geçmeden sosyal medyada Sınav ve Uzun Hikaye filmlerinden de tanıdığımız Ayla filminin deneyimli senaristi Yiğit Güralp sosyal medya hesabından bir paylaşımda bulundu ve kendisinin filmin tüm resmi hesaplarından engellendiğini söyledi. ‘Ayla filmi de ne ola ki’ şaşkınlığımızı atlatmadan bir kez daha şaşırdık. Ve zaten tam da bu noktada olanlara inanmak zorlaşıyor. Böyle bir şey nasıl olabilirdi ve memlekette neden her olumlu olması gereken şeyde hep bir kavga ve hep bir ayrışma yaşanıyordu.

Bu arada Yiğit Güralp Ayla’nın sadece senaristi değil, aynı zamanda hikayeyi film yapımına uygun biçimde tasarlayan, bu hikaye bir köşede dururken bunu film yapmak için yola çıkan, projelendiren kişi. Yani Ayla filmi ile en büyük gönül bağı kurmuş olan kişi tartışmasız kendisi. İşte tam da bu şaşkınlığı aşmak ve anlamak için Yiğit Güralp ile konuştum ve neler olduğunu sordum.

Anladığım kadarıyla sen çok uzun süredir hayli şey yaşadın ki sonunda, sosyal medyadan engellendiğin ekran görüntüsünü, paylaşarak sessizliğini bozdun. Kim engelledi seni?

Yapımcı engelledi. Bu hesaplar yapım firmasının kontrolündedir biliyorsunuz. Ben Ocak ayında yönetmenle durumu paylaşmıştım ilk, o da sormuş soruşturmuş “nedir bu durum, böyle saçma şey olur mu, teknik bir hata mı var” diye, öğrenmiş ki emri veren yapımcının bizzat kendisi.

Sadece yapımcı Musta Uslu mu yoksa ekipten başka insanlar da seni engelledi mi?

Beni engelleyen başka kimse yok. Ekiple de yönetmenle de bir sıkıntımız yok. Ama onlar da paylaşımlarında yapımcı ile araları bozulmasın diye benim ismimi geçirmemeye dikkat ediyorlar. Sosyal medyada ekibin hesaplarına göz atarsanız ben hiç yokmuşum gibi bir paylaşım dünyası var filmin.

Nerelerde yok ismin?

Şu an filmin resmi web sayfasında, youtube hesabında, fragmanda, hiçbir yerde ismim yok. Oldukça uzun süredir, hiçbir etkinlikten haberdar edilmiyor, hiçbir yere davet edilmiyorum. Filmin katıldığı uluslararası organizasyonları sıradan vatandaş gibi basından duyuyorum.

Anladığım kadarıyla senin dışlanmana yapımcı ön ayak oluyor ve herkesi katılmak zorunda bırakıyor, öyle mi?

Bu açıkça görülüyor zaten. Mesela filmin basın işlerini alan bir hanımefendi var, ya da filme danışmanlık yapan Elif Dağdeviren var, bunların da kişisel sosyal medya hesaplarında bu film ekibine katılmaktan sevinç duyduklarını söyleyen paylaşımları var, bu paylaşımlar da ekipteki tek tek her isimden söz ediyorlar ama benim adımı geçirmiyorlar.

Mobbingle karşı karşıyasın o zaman. Yapımcı neden böyle şeyler yapıyor sence?

Egosu tüm bu güzel çalışmanın önüne geçen bir karakter ile karşı karşıyayız. Her mecrada egosu yüksek olan kişinin ben olduğumu söylese de yaptıkları ego problemi yaşayan kişinin kendisi olduğunu zaten açıkça gösteriyor. Tüm bunlar olurken ben evimde oturuyorum, egosu olan insan evinde oturmaz.

Filmle ilgili yapımcı ön planda gözüküyor. Ego derken bundan bahsediyorsun sanırım?

Siz hangi filmde yapımcının her kanala çıkıp konuştuğunu gördünüz. Yönetmen çıkar, oyuncular çıkar, hadi beni de geçin koskoca Fahir Atakoğlu, ekipte pek çok kıymetli isim var. Her yerde ismi film sektöründe görülmedik biçimde en önde, en büyük ve en başta yazıyor. Birkaç gün önce filmin afişi yayınlandı, yönetmenin ismi künyenin en sonunda olur, yönetmenin ismini bile bir adım geriye itip kendi ismini finale yazmış.

ayla-bir-oscar-avanturu-352350-1.

Filme ve afişe de adını yazmayacaklar mı peki?

Tüm bunlar yapıldıktan sonra oralara yazıp yazmamaları onların sorunu. Sonuçta bu göreceli bir konu değil, yani canı isteyen yazar istemeyen yazmaz gibi bir durum söz konusu değil. Bunlar yasa ile tanımlı ve şu an bunları yapmak suç.

Yapımcı Mustafa Uslu tek bir açıklama yaptı ve senin “Kültür Bakanlığına Filmi Oscar’a Göndermeyin” diye bir yazı yazdığını söyledi. Doğru mu bu?

Kültür Bakanlığı’na filmi Oscar’a göndermeyin diye bir yazı falan yollamadım. Böyle bir niyetim olsa Kültür Bakanlığına değil konunun esas muhatabı olan Akademi’ye başvurur derdimi direkt olarak Oscar Komitesine anlatır bu işi tam da yerinde çözerdim.

Aslında böyle bir durumu Kültür Bakanlığı’na bildirmen garip de olmazdı değil mi?

Ben Kültür Bakanlığı ile iletişime geçmeden onlar benimle birkaç hafta önce iletişime geçti zaten. Bakanlığın Sinema bölümünden Sayın Sefa Yüce “haklarımla” ile ilgili bir sorun yaşayıp yaşamadığım ile ilgili bana bir mail attı, ben de olanları detaylarıyla özetleyen bir cevap yazdım.

Ne dediler cevabına?

Olanlara çok üzüldüklerini, fragmanda bile ismimin yazmamasının açıkça hak ihlali olduğunu, sırf bu yüzden filme yapılacak ödeneğin kalan son taksitinin kesilebileceğini dile getirdiler. Hayli de ciddi bir miktar.

Sen ne söyledin?

Ben de olanların yapımcı ile benim aramda olduğunu, bu olanlar yüzünden filme yapılan ödeneğin kesilip de filmin zarar görmesini istemediğimi söyledim. O paralar filmin emekçilerine de gidecek sonuçta. Egodan gözü dönmüş bir yapımcı her şeyi berbat ediyor diye onlar niçin zarar görsün ki.

Yapımcı, o bizi Oscar’a yollamayın diye şikâyet ettiğini ve engellemelerinin sebebini de buna bağlıyor ama...

Doğruyu söylemiyor. Dediğim gibi bizim bakanlık ile görüşmemiz 1 ay kadar önce, yapımcı ise beni sosyal medya hesaplarımdan 9 ay önce engelledi.

Her ne yaşanmış olursa olsun filmin eser sahiplerinden birine bunları yapmak yasalara aykırı değil mi? Konu hukuka intikal edecek mi?

Elbette edecek. Ama filmin vizyona girip gündemden düşmesini bekliyoruz. Hem böylesi etik olarak daha doğru, hem de davanın konusu yapımcının film süreci boyunca yaptığı hak ihlalleri olduğu için yapımcı hareket alanını tamamlasın, dosyada eksik konu kalmasın istiyoruz.

Kırgın olduğun isimler var mı ekipten? Ortada haksızlık var ama ekipten ses yok.

İki insana çok kırıldım. Biri film boyunca en çok mesaiyi birlikte yaptığımız her şeyimizi paylaştığımız yönetmen Can Ulkay. Diğeri de daha bu yapımcı bile ortada yokken 4 yıl önce Ayla projesinde bu yola birlikte çıktığımız İsmail Hacıoğlu. Bu meselede hiçbir şey beni üzmedi, ama bu iki ismin bana dokunmayan yılan bin yaşasın duruşları, ya da kendilerince olanlara Fransız kalma bahaneleri pek çok konuya olan itikadımı derinden sarstı.

Sektörün bu işe tepkisi ne oldu?

Siz aradınız, pek çok basın mensubu aradı, sektörden de Twitter’da konuyu paylaşan ve beni de bizzat arayan pek çok önemli isim oldu. Bunların içinde pek çok kıymetli hukukçu da var ve destek olmak istediklerini söylediler, meslek birliklerinden de ne yapabiliriz diye arayanlar oldu, başta senaryo yazarları derneği olmak üzere önümüzdeki günlerde bazı meslek birlikleri de konuyu kınayan bir yazı yayımlayacaklar.

Niye çıkıp konuşuyorsun, kol kırılır yen içinde kalır diyenler olmuyor mu?

Bana bizzat diyen olmadı ama susanlar içinde böyle düşünenler olduğunu tahmin etmek güç değil. Açıkçası ben bu; “bir çocuk taciz edildikten sonra bir köy dolusu insanın aman köyün adı çıkmasın diye susmasını” çok da namuslu bir tavır olarak bulmuyorum. Bu konuya bugüne kadar sesini çıkarmamış insanların da şapkayı önüne alıp biraz düşünmesini tavsiye ediyorum.

Tüm bu röportaj sırasında, hadi diyelim, bizler sektörün adaletsiz zihniyetine alıştık ve ses çıkarılmamasına alıştık...ama peki ya Akademi?’ diye geçti aklımdan. Sonuçta Ayla filmi Oscar yolcusu. Hepimizi temsil edecek film olarak seçildi. Tüm bu olanlar Akademi’nin kulağına giderse neler olur? Akademiye de ‘parasını ödedik kardeşim’ mi diyeceğiz? Veya ‘kusura bakmayın bizde yapımcıların çoğu sanatçı inceliğinden, insan ilişkilerinden anlamaz’ mı diyeceğiz? Unutmayın, yazar çok önemlidir ve gene unutmayın Akademi yazarın adının nerelerde, kaç punto yazılması ile ilgili bile katı kuralları olan geleneksel bir yapıdır. Mesele büyür ve bu yanlıştan dönülmezse, bu garip kavgayı Akademi’ye anlatmak imkânsızlaşır... Neden Akademi diyorum ısrarla çünkü haksızlık yapanların bizleri umursamadıkları kesin... Son derece profesyonel birisi olan Yiğit Güralp eminim ki kendisine hak ettiği ve aslında zaten hukuken sahip olduğu hak ve değer verilirse kendisi iyi niyet gösterecektir. Umarım biran önce taraflar temiz birer sayfa açar ve her şey kuralına, hukuka uygun devam eder. Hepimiz yorulduk haksızlıklardan ve kavgalardan.