Anayasa Mahkemesi (AYM) geçen hafta anne-baba rızası olmadan çocuğa zorunlu aşı yaptırılmasını Anayasa’ya aykırı bularak ihlal kararı vermiş.
AYM yetkilileri, zorunlu aşı konusunda yasal düzenleme yapılmadıkça rıza dışı aşılama yapılamayacağını belirtmişler.

Aynı yetkililer, ihlal kararının Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin, Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Medeni Kanunu’na dayanarak, “Çocuğun üstün yararı” gerekçesiyle “Devlet, geçerli bir delil gösterilmedikçe, anne-baba rızası aramaksızın çocuğa zorunlu aşı yaptırabilir” şeklindeki yeni ve zorunlu aşıya vize veren içtihadı ile çelişmediğini de bildirmişler.

Türk Tabipleri Birliği ile Halk Sağlığı Uzmanları Derneği, Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği, Türkiye Milli Pediatri Derneği yaptıkları açıklamada konuyu gayet iyi ortaya koydular, http://www.ttb.org.tr/index.php/Haberler/asi-5733.html adresinden erişip mutlaka okuyun, derim de...

Gerekçeli karar henüz ortada olmadığı için ne olduğunu tam bilemesek de durum vahim görünüyor.

• • •

Bu zorunlu aşı meselesi sağlık hukuku açısından eskiden beri tartışmalı bir konudur.

Bir yanda, gerçekten de, çocuk olsun, yetişkin olsun, bir bireye kendisinin ya da ebeveynlerinin izni olmadan aşı yapmak bireysel özgürlüklere aykırı görünür.

Öte yandan, aşılanmayan birey, çocuk, sadece kendi sağlığını değil, toplumdaki diğer bireylerin, çocukların sağlığını da fevkalade tehlikeye sokar.

Böyle bakınca da bir toplum içinde yaşayan herkesin aşılanması zorunlu görünür, ki ben de öyle düşünürüm.

Gene de bu tartışma anlamlıdır ve sürüp gitmesinde bir zarar yoktur.

Ancak bugün ortada daha farklı bir durum var.

• • •

AYM’nin, iptal kararını, ortada zorunlu aşıyla ilgili yasal bir düzenleme olmamasına dayandırdığı anlaşılıyor.
Yani?..

Eğer hükümet konuyla ilgili bir yasa çıkarırsa sorun çözülüverir görünüyor.

Peki Hükümet böyle bir yasayı çıkarır mı?..

İşte mesele bu.

Yok, hayır, AKP’nin ve de özellikle Sağlık Bakanlığı yöneticilerinin aşı karşıtı olduğunu söylemek istemiyorum.

Ama İslamcılar arasında aşılarda domuz ürünü olduğu, aşıların otizm yaptığı, zaten koruyuculuğunun az olduğu gibi inanışların yaygın olduğu hiç yabana atılmamalı.

Sağlık Bakanlığı’nın prematüre bebekler için hayati öneme sahip Süt Bankası Projesi’ni İslamcıların muhalefeti nedeniyle hayata geçiremediği de unutulmamalı.

• • •

Ve bir hatırlatma.

Tarih 3 Kasım 2009.

Türkiye’de domuz gribi salgını var. Sağlık Bakanlığı aşılamaya başlamış. Ancak toplumda aşıya karşı tereddütler mevcut.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ endişeleri gidermek için kameraların karşısında aşı yaptırıyor…

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da yaptıracağını söylüyor.

Aynı gün öğleden sonra AKP’nin grup toplantısında konuşan Erdoğan kendisinin aşı yaptırmayacağını söylüyor. Sağlık Bakanı’nı da “Cumhurbaşkanı

Gül’ün ve benim adımı vermişsin. Hemen düzelt!” diyerek kameraların önünde “fırçalıyor”.

“Sağlık Bakanı’mla aynı düşünmüyorum. Vatandaşım kendi isteğine bağlı olarak böyle bir yolu tercih ederse eyvallah. Ama etmiyorsa illa yaptırmalısınız diye bir kampanyanın sürdürülmesi yanlıştır. Cebren bu iş olmaz.”

İşte Tayyip Erdoğan’ın aşıya yaklaşımı!..

• • •

Eğer AKP bu konuda tereddütlü davranıp yasal bir düzenleme yapmazsa…

Ya da çıkaracağı yasa aşıların zorunlu olmasıyla ilgili tartışmaları tamamen ortadan kaldırmazsa…

Boğmacadan, difteriden, çocuk felcinden ölecek çocuklar geliyor gözümün önüne…

Durum hakikaten vahim.

Kısacası…

AYM ateşe benzin döktü.

Not: İki genç hekim, iki güzel insan, Dr. Erenç Yasemin Dokudan ve Dr. Sercan Yüksel Gezi İsyanı’nda Dolmabahçe Camii’ne sığınan yaralıları tedavi ettikleri için Çağlayan Adliyesi’nde hapis cezası almışlardı. Yarın da İstanbul Tabip Odası’nın Cağaloğlu’ndaki binasında TTB Hekimlik Cesaret ve Onur Ödülü alacaklar. Vaktiniz olur, yolunuz düşerse saat 18.30’da uğrayın, derim. Onurlandırırsınız.