Sosyal güvenlik ve sağlık.

İnsanın en temel ihtiyaçları.

Sosyal Güvenlik Kurumu, SGK.

Altmış beş milyon yurttaşa sosyal güvenlik hizmeti veren…

Yetmiş yedi buçuk milyon vatandaşın sağlık harcamalarını finanse eden…

Etmesi gereken…

Türkiye Cumhuriyeti’nin genel bütçeden sonra en büyük bütçeli kurumu.

Geçen yılki bütçesi iki yüz dört katrilyon.

•••

SGK Genel Kurulu.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın başkanlığında…

Bakan tarafından belirlenecek iki öğretim üyesi…

Başkan, genel müdürler ve daire başkanları…

Sayıştay Başkanlığı, Türkiye İş Kurumu, Hazine Müsteşarlığı, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, YÖK ve sekiz bakanlıktan birer…

İşçi, kamu görevlileri, işveren sendikaları konfederasyonlarından dokuzar…

Tarımda ve tarım dışında kendi nam ve hesabına çalışanların en üst meslek kuruluşlarından dokuzar…

Emekli kuruluşlarından dokuz…

Kamu kurumu niteliğindeki en üst meslek kuruluşlarından birer temsilci.

Böylesine büyük, böylesine önemli, böylesine herkesin yaşamını ilgilendiren bir kurumun üç yılda bir gerçekleşen Genel Kurulu toplanınca…

Ne beklersiniz?..

SSK Genel Kurullarında öyle olurdu, mesela…

İktidar ve muhalefet partileri liderlerinin filan katılacağı…

Sosyal tarafların memleketin sosyal güvenlik ve sağlık finansmanı meselelerini tartışacağı…

Basının yüksek derecede ilgi, âlâkasına mazhar…

Kanlı, canlı, heyecanlı bir toplantı mı?..

•••

Geçen Perşembe SGK’nın 4. Olağan Genel Kurulu toplandı.

Önce SGK filmi…

Sonra Başkan Vekili Cevdet Ceylan’ın…

Ardından çiçeği burnunda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu’nun konuşması.

Peşinden TİSK, Türk-İş, Hak-İş, DİSK yöneticileri.

Bakan bey bütün konuşmaları dinlemeyi çok arzu ediyordu ama…

Aynı gün, aynı saatlerde Başbakan Davutoğlu 64. Hükümet eylem programını açıklıyordu…

(Hep öyle olur, nedense.)

Ayrılması gerekiyordu…

On dakika ara.

•••

Dönüşte salonun yarısı boşalmış, tabii.

Konuşan da çıkıp gidiyor, zaten…

TTB adına bana sıra geldiğinde, salonda, bitse de yemeğe gitsek modunda yirmi, yirmi beş kişi ancak kalmıştı.

Sussan olmuyor, söylesen nafile.

İş kazaları, meslek hastalıkları, primini ödeyemediği için sağlık hizmeti alamayanlar, özel hastanelerde SGK’lılardan parmak izi alınması, ilave ücret, bıçak parası…

Ağzıma ne geldiyse söyledim bir şeyler.

Son olarak TÜRMOB.

Ve nihayet, yemek arası.

•••

DİSK, KESK, TMMOB, bizim cenahın eleştirilerini tahmin edersiniz de…

Diğerlerinin söyledikleri...

Antidepresan ilaç gibiydi!..

Bu memlekette Soma, Erdemir, Esenyurt, Torunlar filan olmamıştı…

Emeklilikte yaşa takılan filan da yoktu…

Emekli maaşları da açlık sınırının altında değildi!..

Aman da, bu sosyal güvenlik reformu ne kadar iyi olmuş…

Yaman da, Hükümetimiz ne kadar iyi çalışıyor…

Saman da, kuyruklar kalkmış…

Tamam da, bir de şu ilave ücretler olmasa!..

Bakan Bey de ne kadar iyi olmuştu…

Yalnız konuşurken salondan yeterince kuvvetli alkış kopmamıştı…

Hani ya alkış!..

Şaka yapmıyorum…

Aynen böyle.

•••

Öğleden sonraki oturum başlar başlamaz karar önergesi…

Sabahki mevzular uzun uzun konuşulmuştu zaten…

Faaliyet raporu özetlense yeterdi.

Başkan Vekili’nden üç beş cümle.

Bu arada, dokuz yılda altı başkan eskiten Kurumun Genel Kurulu başkansız yapılıyor.

Ve şimdi SGK Yönetim Kurulu seçimleri!..

Seçim dedikleri de, tam evlere şenlik.

Türk-İş, Memur-Sen, TİSK, TESK, TZOB, Türkiye Emekliler Derneği’nin önceden belirlediği üyeler Yönetim Kurulu üyeliklerine tensip buyuruldular…

Pardon, altmış beş milyon SGK’lı vatandaş adına seçildiler!..

Sabahtan beri zaten zorlanıyordum, daha fazlasına dayanamadım, çıktım.

Bir daha da gelmem SGK’ya.

Not: Hastanelere gittiğinizde sizden alınan parmak izleri; eşinizin, çocuklarınızın, yedi göbek sülalenizin hastalık teşhisleri, kullandığınız ilaçlar filan, bilgisayara kaydediliyor ya…

Sonra ne oluyor, diye merak ediyorsanız…

Bu hafta sonu Cerrahpaşa’daki Kişisel Sağlık Verileri Ulusal Kongresi’ne uğrayın, derim.