Haberler yine çok ama gerçekten çok iyi…

Diyarbakır Dicle Üniversitesi Almanca Bölümü öğretim üyesi, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a 100 kıtalık “Sana Ömrümden Ömür Vermek İsterim” isimli şiir yazdı… (Her kıtada 4 satır olsa, 400 satır. Helal olsun)

Yazdığı 100 kıtalık şiiri Erdoğan’a okumak istediğini söyleyen Demir, “16 bin kıtaya yakın şiirlerim var, bunlardan 100 kıtasını özellikle çok sevdiğim, hatta ömrümden ömür vermek istediğim asrın siyasetçisi Recep Tayyip Erdoğan’a yazdım. (16 bin kıta şiiri yazması da zaman alır, okuması da)

Ben ona olan sevgimi kelimelerle kesinlikle anlatamam. Ben çok duygusal bir insanım, bu memleketime kim bir çivi çakmış ise, onun zikrine ve fikrine bakmadan canı gönülden tebrik ederim.” dedi. (Üzerine zaten özellikle de beğenileceğiniz düşündüğü 100 kıta şiiri var öğretim üyesinin)

Öğretim üyesi, “Yaşarken, ölmeden önce 100 kıta yazdığım şiirin tamamını bizzat elim ile takdim etmek ve onu kucaklayarak muhabbet etmek istiyorum” ifadesini kullandı… (Mail atsın bence. 100 kıta şiir dinlemek şimdi işi başından aşkın, memleket meseleleriyle uğraşan bir noktadaki insan için biraz zaman kaybı gibi olabilir.)

Neyse bir de başka bir üniversiteye geçelim.

Boğaziçi Üniversitesi’ne 2016 yılından beridir kullanılan bir yöntemin daha da gelişmişi kullanılarak havadan rektör olarak atanan Melih Bulu’ya karşı başlayan sitem dalgası devam ediyor.. Üniversiteliler çok sitemli. Üniversiteliler kendilerini kötü hissediyor, üniversiteliler haklı olarak üniversiteliler ama mevzu da ilk kez bu kadar tepelerine denk geldi. Üniversiteli gençliğini mi yaşasın, böyle işlerle mi günlerini geçirsin?

Peki üniversiteleri kim neden kışkırtmak istiyor? Üniversiteler karıştırılarak ne hedefleniyor? Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zakir Avşar İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Yalçın Yılmaz A Haber canlı yayınında değerlendirmelerde bulundu…

Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zakir Avşar, “Bu son derece mahsurlu bir şeydir. Üniversiteleri yönetilemez hale getirmek içindir. Sokaklara çıkılmaz hale getirmek içindir. Başka bir amaç burada yoktur. Burada Boğaziçi Rektörü bir şekilde bahane edilmektedir” dedi…

Hangi bir şekilde acaba? Rektörden bağımsız tepeden yerleştirme sistemine öğrenciler karşı çıkıyor. Ne yani? Gençler hiçbir şeye karşı çıkamaz mı? Düzeltilmeyecek yanlış yok mudur? Hatasız uygulama olmamış mıdır hayatımızda bir kez bile. Bir yanlışlık yok mudur? Bunca insanın yanlış dediğine inatla yooo gayet kanunda yazıyor demek mi mantıklı ve doğru olan tavırdır? Artık bunu da bilemiyoruz herhalde. O kadar akıl geliştirmemiz yok herhalde. Her şeyi tek kişi bilecek, ama başka kişiler hiçbir şey bilemeyecek, söyleyemeyecek mi?

Diyelim ki restorana gittiniz –ısrarla restoran açan birini bulmanız lazım. Şu 24 kez ceza yiyen dönerci olabilir mesela- hesap geldi ama yemediğiniz şeyler de var. Hatta iki tane üç çeyrek kokoreç, bir gavurdağı, bir meyve tabağı (havai fişekli), bir tane Mercedes A180 Sport model 17 jant gelmiş gibi görünüyor ama siz sadece 3 tombik döner, iki tane de limon gömmüşsünüz. Şimdi “Abi bu hesapta bi yanlış olabilir mi?” demek, yanlış mıdır? Dönerci abi sonra “Lan olum, insanı hasta etmeyin zaten Korana beni deli etti, alayınıza turşu şuyu tırrekler!” diyerek gençleri güzel bi dövse, döner bıçağıyla kesse orasını burasını. Abi iyi mi yapmış olacak?

Peki gerçekten yenmemiş, hatta sipariş bile edilmemiş kokoreçlerin parasını neden biz ödüyoruz?