2016 yılının ilk üç ayını kapsayan ilk çeyrek büyümesi açıklandı; yüzde 4,8’lik bir büyüme kuşkusuz AKP ve çevresine iyi bir malzeme olarak bir müddet gündemi oyalayacak gibi gözüküyor.

İlk üç ayda oluşan yüzde 4,8’lik büyümenin kaynağını her zamanki gibi iç talep genişlemesi oluşturuyor. 2015’in ilk çeyreğine göre değerlendirildiğinde GSYH içindeki payını 1 puan daha artırarak yüzde 70,7’lik bir payı oluşturan hane halkı tüketimi yüzde 6,9’luk bir büyüme hızı yakalamış. Bu oranın geçtiğimiz yılın aynı döneminde yüzde 4,3 olması, bu kalemde önemli bir genişlemeyi ifade ediyor. Daha şişkin bir genişleme ise kamu harcamalarında dikkatleri çekiyor. 2015’in ilk çeyreğinde kamu harcamaları büyüme hızı yüzde 2,8 iken 2016 ilk çeyreğinde yüzde 10,9’luk bir büyümeye sıçramış.
Detayları önemli, zira iki dönem karşılaştırmasında vatandaş sağlık harcamasını yüzde 26 artırırken, gıda harcamalarını yüzde 6 artırabilmiş. Eğitime harcamalar yüzde 15 artarken, su, elektrik, gaz harcamalarını kapsayan konut kalemindeki artış yüzde 11 olarak gerçekleşmiş.

Vatandaş eğitime, sağlığa harcamaları ciddi bir oranda artırırken, peki yüzde 11’lik artış yaşayan kamu harcamalarının kaynağını ne oluşturuyor sorusunun üzerinde durulmalı. Nitekim AKP’nin kamu hizmetlerini ticarileştirip halkın omuzlarına yıktıktan sonra topladığı yüklü vergilerle nereye bu kadar harcama yaptığı önemli. 2014 1. çeyrekten 2015 1. çeyreğe kamu mal ve hizmet harcamalarındaki artış yüzde 3,4 iken 2015’ten 2016’ya bu artış yüzde 17’ye fırlamış. Üzerindeki denetleme ve inceleme yetkisi AKP tarafından fiilen kaldırılmış olan kamu harcamalarını düşünürken aklımıza 17 Aralık’ta ortaya çıkanlar gelmiyor değil. Saray’ın milyon liralarla telaffuz edilen aylık masrafları, Erdoğan’ın kişisel işleri ve kişisel ziyaretleri, bunun yanında ‘savunma ve güvenlik’ harcamaları gibi kalemler, 1. çeyrek rakamlarına etki eden 1 Kasım seçim harcamalarıyla birlikte düşünüldüğünde bu büyümenin tartışmasız AKP ve çevresini beslediği, kaynağını siyasi ve ekonomik çıkar döngüsünden aldığı açıktır. Asgari ücrete kaşıkla verdiği zammı eğitim ve sağlık gibi kalemler eşliğinde kepçeyle geri aldığının da ayrıca altı çizilmelidir.

Diğer bir yandan sermaye çevrelerinin de içeri ve dışarı ballandıra ballandıra anlattıkları bu büyüme, sergilediği verilerle aslında kendilerinin de zarara girdiklerini resmediyor. Üretim ve yatırım tarafında güvertenin su aldığı ortada. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış rakamlarla sanayideki yıllık değişim (yüzde 5,3) hala 2014 yılındaki yüzde 6,5’luk seviyesinin altında seyretmekte. Tarım ise 2014 ve 2015 birinci çeyrek temposunun 1 puan altında tökezlemeye devam ediyor.

Velhasıl AKP yine tek ‘büyüme’, yani özünde şişkinlik öyküsünü inşaat ve turizm hariç hizmetler kaleminde yazmış görünüyor. Gayrimenkul faaliyetleri geçen yıla göre 1 puan artış yaşarken inşaat 9,3 puanlık bir artışa imza atmış. Turizmde ise çöküş hızlanmakta. Turizmin 2013 yılındaki yüzde 13’lere ulaşan büyüme temposu şimdi yerini yüzde 1’lik daralmaya bırakmış gözüküyor. Tüm bunların yanında net ihracatın da büyümeye 0,9 puanlık negatif katkı yapması, işlerin hiç de iyiye gitmediğini, söz konusu bu büyümenin inşaat, arazi rantları ve kamu harcaması odaklı şişkinleşmeden ve yozlaşmadan ibaret olduğunu bizlere bir kez daha gösteriyor.

Verili rakamlar elimizdeyken gelecekte bizleri benzer nitelikte ama daha yıkıcı sonuçların beklediğini de söylemek ayrıca mümkün.

Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli’nin birkaç gün önce ipuçlarını verdiği yeni bir ‘paket’ gündemde. Canikli’nin ‘yatırım ortamını iyileştirilmesine olumlu katkı yapması amacıyla’ diye kamuoyuna sunduğu bu yeni paket, altyapı ihalelerine katılım maliyetini azaltacak, arazilere emlak vergisi muafiyeti sağlayacak, adına Turkuaz Kart denilen yabancılara Türkiye’de süresiz çalışma imkanı tanıyacak, Arap sermayesini ülkeye çekmek adına faizsiz (faizsiz dediklerine bakmayın aslında faizli) finans sistemini teşvik edecek bir dizi düzenlemeler içeriyor. Tam da AKP’nin aslına uygun bir ekonomi stratejisi dahilinde olan bu paket, kentleri, doğayı kendine sermaye edinip üzerinden siyasi ve ekonomik çıkar sağlamaya dönük tasarımın gelecekte daha da kuvvetlendirilmesi amacıyla şimdilik AKP’nin masasında bekliyor.