Geçen yıl Moda, Kayıkhane’deki konser haberini alınca ne kadar sevinmiştim. 1980 ve 90’ların ‘kült’ grubu Mozaik (isterseniz ’emsalsiz’ de diyebilirsiniz) yeniden bir araya gelmişti. Hem de otuz beş yıl sonra aynı kadroyla. 1987’ye kadar her konserlerini farklı bir tema çevresinde tasarlar, konserden önce izleyicilere program dergileri halinde dağıtırlardı. Konser repertuvarının ruhunu yansıtan, Mozaik sevenlerin itinayla […]

Geçen yıl Moda, Kayıkhane’deki konser haberini alınca ne kadar sevinmiştim. 1980 ve 90’ların ‘kült’ grubu Mozaik (isterseniz ’emsalsiz’ de diyebilirsiniz) yeniden bir araya gelmişti. Hem de otuz beş yıl sonra aynı kadroyla. 1987’ye kadar her konserlerini farklı bir tema çevresinde tasarlar, konserden önce izleyicilere program dergileri halinde dağıtırlardı. Konser repertuvarının ruhunu yansıtan, Mozaik sevenlerin itinayla sakladığı dergiler…

Kayıkhane konserinde önce sahnede yedi kişi vardı. Beni konsere davet eden sevgili arkadaşım Ayşe Tütüncü sayılarının 11 kişiye kadar çıkacağını söyledi. Ezel Akay, “Sonra da yorulan gidecek, 1-2 kişi kalacağız” dedi gülerek. Ama Ezel enerjiyle öyle dolup taşıyordu ki, gel de inan! Hepsi aynı enerjiyle dolu aslında, onca yılı geride bıraktıklarına inanmak zor. Kurucu üyelerden, sadece İngiltere’de yaşayan Bülent Somay yoktu kadroda ve sahnede. Oysa şahsen ben son âna kadar belki bir sürpriz yapar diye beklemiştim. O konserde sahnede eşsiz sesi ve mandoliniyle yer alan Sumru Ağıryürüyen de bu seferkinde olmayacak. Demek ki gruptan en yakın üç arkadaşımdan ikisi konserde olmayacak: Bülent ile Sumru. Neyse ki Ayşe orada. Külliyat çıktığında eskileri tatlı tatlı anlatan Ayşe:

“Galiba 1998 yılıydı, bir öğle vakti İstiklal Caddesi’nde yürürken neredeyse hiddetle üzerime gelerek bana parmağını sallayan ve ‘Bize Mozaikimizi geri verin!’ diye bağırıp giden gençten bir adam vardı… Yine bir kafede karşı masadan epey müddet baktıktan sonra yanıma yaklaşıp Mozaik’ten söz açan birisi daha vardı… İstanbul’da Nardis Kulüp’te çaldığım bir akşam da aynısı olmuştu, 1995’ten beri her yıl böyle rastlaşmalar oluyordu. 1995 yılında bize yazılan son mektupta ‘…bir başka anda yine sizleri bulabilirsem çok sevinirim. Biçimi ne olursa olsun var olduğunuzu bilmek çok güzel, hatta umut verici!”’ diyordu bir sevenimiz. KÜLLİYAT’ın tamamlanıp ortaya çıkması bütün bu paylaşılanlar için, sizler ve bizim için, hem de bundan sonrası için şarttı… Bu nedenle şu anda çok mutluyuz.”

Unutamadığımız bir kült gruptular. 1980 ve 90’lı yıllara ışık saçmışlardı. 1983’teki ilk konserin ardından, 1995’e kadar kaset olarak dört albüm çıkardılar: Ölümden Önce Bir Hayat Vardır, Ardından, Çook Alametler Belirdi ve Plastik Aşk. 2014’te ise bu kasetleri dijital ortama aktardılar. Albümler, ADA Müzik’ten tek bir CD-Set’i içinde piyasaya çıktı. Setin hediyesi de, 5. ve 6. CD’lerdi: Yayımlanmamış Besteler ve Yayımlanmamış Yorumlar. Herhalde hayranlarından bunca zaman uzak kalışlarını affettirmek için bir özür. Aldık kabullendik.

Son konserlerini 1992’de Rumelihisar’da vermişler: ‘Bahar Ayini’. Doğrusu insan inanmakta güçlük çekiyor.

Bir de, bu yılın ocak ayı sonundaki Bursa konseri var. Konserin gelirinin Bursa Atatürk Anadolu Lisesi’ne verileceği ilan edilmişti. Grup üyelerinden Ezel Akay ile Gökçe Gürçay’ın Bursalı olmaları da heyecanı büsbütün yükseltti.