Biraz  saçmalık iyidir

Benim kısa süren kitap maceramda “Dost Canlısı Koca Dev” adını koyduğum BFG-Big Friendly Giant, sonunda sayfalardan perdeye zıpladı. BFG’nin kaçırdığı küçük Sophie’yi genç bir oyuncu oynuyor. Koskoca Dev ise, gene Spielberg’in “Bridge of Spies / Casuslar Köprüsü” filmi ile bu yıl En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscar’ı alan, tiyatro kökenli Mark Rylance.

Çok sevdiğim Roald Dahl’ın filmlerinden hiçbirinin kitap kadar iyi olduğuna rastlamadım. Ya da kitabın ruhunu yakalayabildiğine... Onun için belki de en iyisi yazardan söz etmek.

Büyükler için yazdığı hikâyelerdeki derin korkutuculuk biraz hainlik ima eden cinstendir ama, Dahl tek bir sıfatla tarif edilmeyecek kadar karmaşık bir adamdı. Zaten o hikâyeler de, bir okundu mu akıldan çıkmayacak, harikulade hikâyelerdir. Ne var ki, Dahl’ın asıl dehası çocuk kitaplarında gizli. “Arada biraz saçmalık, en bilge adamların bile hoşuna gider,” demişti. Öyle olsa gerek, çünkü Çikolata Fabrikası’nın Charlie’si, Willy Wonka, Dev bir Şeftali ile kaderi birleşen James, küçücük Mathilda, Dost Canlısı Koca Dev, Cadılar Cadısı; küçüklerin de, kitabı küçükken okumuş büyüklerin de, hatta büyükken okumuş büyüklerin de aklından hiç çıkmayacak karakterler.

Çelişkilerle dolu bir adamdı: otoriteyi sarsmaya bayılan bir muhafazakâr, insanlardan kaçan ama sıkıntılarda iyimserlik bulan biri, hiç utanmadan kendi reklâmını yaparken, yardıma değer bulduğu işlere para vermekten keyif alan bir hayırsever. Savaş kahramanıydı, iyi şeylerin zevkini çıkarmasını bilirdi. Sayısız trajedi yaşamış muhabbetli bir aile babasıydı. Bela çıkarmayı sevdiği de söylenebilir. Ama her şeyin ötesinde, sosyal kurumları ve yetişkinleri küçük görürdü. Kitaplarında, zorba büyüklerin ezdiği mazlum çocuklar hep zafere erişmiştir.

Roald Dahl olağanüstü bir hayat sürdü. 1916’da Galler’deki Llandaff’ta doğmuştu, 1990’da İngiltere’de, Oxford’da öldü. Özel okullara girdi, hayli kırbaç yeyip eziyet çektiği söylenir. Bu okulların hikâyesini, sinemaya da uyarlanmış “Danny, the Champion of the World”den öğrenebilirsiniz. İkinci Dünya Savaşı çıkınca Nairobi’de Kraliyet Hava Kuvvetleri’ne girdi, Irak’ta eğitim gördü, Hurricane savaş uçaklarını uçurdu. Çocukluğunu “Boy”da, savaş uçuşlarını da “Going Solo”da anlattı. Savaş döneminin ürünü ise, ilk kitabı “Gremlins” oldu.

Savaş sırasında İngiltere’nin savlarını kabul ettirmek için Amerika’da bir tür casusluk yaptığı söylenebilir. Nüfuz sahibi kadınların gönlüne girerek ülkesine hizmet ediyordu. Otuz yıl evli kaldığı, güzel, meşhur Hollywood aktrisi Patricia Neal de bunlardan biri olsa gerek. Uzun boylu, yakışıklı bir savaş pilotuna kim dayanır?

Çok kitap yazdı ama, onun asıl adını duyuran “Charlie and the Chocolate Factory”dir (1964). Bir de, “James and the Giant Peach”, elbette (1961) - Meşum olana duyduğu merakı ise, “The BFG” (1982), “The Witches” (1983) ve “Mathilda”da (1988) yansıtır ki, sihirle, fanteziyle örülü, birinci sınıf çocuk kitaplarıdır.

Hatırlanması gereken bir şey de, bir sevilen yazar anketinde Dahl’ın, Rowling’i geride bırakmış olması. Yazarın adına kurulan müze ve hikâye merkezinin açılışına gelen kızı Tessa, durumu şöyle özetlemişti: “Harry Potter’ın ardından nereye gideceksiniz? Elbette Roald Dahl’a”. Öte yandan, Dahl hayatta üç şeyden nefret ederdi: sakal, nutuk, müze. Açılışta hepsi varmış. Eh, her şey istediğimiz gibi olmuyor işte.