Ben kendi kafama göre yukarıdaki gibi sıraladım ama, cazseverlerin olmasa da festivalgezerlerin listelerinde sanırım ki Nick Cave ile Robert Plant cazdan da önce gelir. Biz gene de hatırlatalım: Emsalsiz Nick Cave, the Bad Seeds ile 10 Temmuz’da Küçük Çiftlik Park’ta; Led Zeppelin’in unutulmaz sesi Robert Plant ise The Sensational Space Shifters ile birlikte 17 Temmuz’da Açıkhava’da.

Benim en büyük hevesle beklediğim konserlerden biri ise, 25. İstanbul Caz Festivali’nin Açılış Konseri: 25. Yılda Nesiller Boyu Türkiye Cazı (TRT Hafif Müzik ve Caz Orkestrası & Konuk Sanatçılar). Festival bu konseri, “Türkiye caz tarihinin kilometre taşları olan solistler, besteciler ve topluluklardan oluşan bir yıldızlar geçidi” diye tanımlamış. Orkestra’nın şefi, elbette geçen yıl festivalden Yaşam Boyu Başarı Ödülü alan Kamil Özler.

Başka kim var kim yok derseniz, şaşırtıcı bir liste sunabiliriz. Ali Perret, Ateş Tezer, Ayşe Gencer, Ayşegül Yeşilnil, Ayşe Tütüncü, Deniz Dündar, Emin Fındıkoğlu, Kerem Görsev, İlham Gencer, Neşet Ruacan, Nezih Yeşilnil, Nilüfer Verdi, Okay Temiz, Önder Focan, Sibel Köse, Şenova Ülker, Tuna Ötenel, Volkan Hürsever, Yahya Dai... En büyük sürpriz, Tuna Ötenel’in de konserde yer alması. Böylece daha önce İstanbul’da sahneye çıktığında onu kaçırmış olanlar, bu sefer Tuna’yı görebilecekler, dinleyebilecekler.

Caz konserleri içinde gönlüme en fazla hitap edenleri sıralarken, Melody Gardot hayranlarının onu bir kez daha dinleyebileceğini müjdeleyelim. Kendi şarkılarıyla kendi kitlesini yaratan Gardot, Festival’e ilk kez 2009’da konuk olmuştu. İstanbul’a belki de en çok gelen yabancı cazcılardan Dave Holland ise bu sefer bir üçlü bünyesinde. Cross Currents Trio: Dave Holland, Zakir Hussain, Chris Potter. Basta Holland, tablada Hussain, saksofonlarda Potter. Elli yıllık bir meslek hayatında hep yenilikten yana olan Dave Holland kendi gruplarında genç müzisyenler de yetiştirmiştir.

Hussain dünya müziğinin başmimarı sayılır. Jazzpar Ödülü’nün sahibi Potter, Downbeat’ten “gezegenin en çok taklit edilen saksofoncusu” ünvanını almıştı. Konser, 29 Haziran’da Zorlu’nun Turkcell Sahnesi’nde.

İstanbul’a daha önce de birkaç kez gelmiş, cazseverler kadar müzikal sevenler arasında da çokça hayranı olan Kurt Elling, şüphesiz günümüzün en iyi yorumcularından biri. Üstelik İstanbul’a daha önce defalarca birlikte sahne aldığı çok usta bir trompetçiyle gelecek: Kurt Elling Beşlisi, Özel Konuk Marquis Hill ile 6 Temmuz’da UNIQ Hall’de. Ondan bir gün önce ise Açıkhava’da ilk albümü “At Least for Now”la 2015’te Mercury Ödülü sahibi olan şair, şarkıcı, besteci Benjamin Sainte-Clémentine’i dinleyeceğiz. Kendini ilk kez 2013’te Jools Holland’ın sahnesinde tanıtmıştı.

En sona iki ‘tuşlu’ üstadı kaldı. Yeni grubu R+R=NOW’a liderlik eden Robert Glasper ile triosuyla Fred Hersch. Glasper’in esin kaynağı, Miles Davis. Kendisi aynı zamanda 90’lardaki soul hareketinin önde gelen isimlerindendi. Baştanberi hep Blue Note çatısı altında kaldı. Üç Grammy’si, bir Emmy’si olan sanatçı 6 Temmuz’da UNIQ Açık Hava Sahnesi’nde.

The Fred Hersch Trio’ye gelince, nlar 11 Temmuz’da Zorlu PSM - Turkcell Platinum Sahnesi’ne çıkacaklar. Hersch, genel kanıya göre bir dâhi. Burak Sülünbaz Cazkolik’teki yazısında “Yola başladığından beri dayanak aldığı derin mirası incelediğimizde karşımıza Toots Thielemans, Stan Getz, Joe Henderson gibi ışık kaynağı isimler”in çıktığını söylüyor. Hersch’i nihayet ‘live’ olarak dinlemek bizi mutlu edecek.