2012 yılında 4+4+4 sistemi getirildiğinde tüm kadın kuruluşları ve basın iktidarı uyarmış, bu sistemin hem kız hem erkek çocukları için eğitimin devamına sekte vuracağına dikkat çekmiştir. Ve bugün geldiğimiz nokta: “4+4+4’ün Beklenen Sonucu: Kızlar eve oğlanlar sanayiye”

Çocuk gözlerdeki pırıltı özenle ‘matlaştırılır’

“Erasmus bir çocuktaki öfke saçan gözlerin şiddeti gösterdiğini, bir şeye/yere kilitlenmiş gözlerin kibrin alameti olduğunu, oradan oraya gezinen ve bir yere odaklanmayan gözlerin aptallığı gösterdiğini ... yazıyordu. Gözler içerideki özelin dışarı bakmasını sağlayan pencerelerdi ve medeniliğin kuralları bu pencerelere ulaşamıyor ve bunları denetleyemiyordu. Bu pencereler matlaştırılmalıydı.”

Kız ya da erkek, tüm çocuklar bu “matlaştırma” düzeneğinden paylarını alırlar. Kurulu ve egemen düzenin istediği insan türüne uygun olarak, yavaş yavaş, itina ve özenle, bu matlaştırma derece derece gerçekleştirilir. Sistem, özellikle de bir erk projesi olarak yetiştirdiği erkeklerin, bu erki kendisine karşı kullanmamaları için de ayrıca özel kontrol sistemleri geliştirir. Özellikle Modernizmle birlikte; eğitimle başlayarak, bir erkeğin hayatının her anını düzenlemiş, onu meşgul edip bağlayacak bir düzen kurmuştur. Kadınlar içinse böyle bir düzene gerek görülmemiştir; zaten düzenin sahibi erkekler, düzen adına onları kontrol edecektir.


“Düzen ve kesinliğin gözetleyici-eğitici-disipline edici fabrikaları kendi aralarında anlaşarak erkek ömrünün bütün evrelerini denetliyorlardı. Denetlemedikleri tek evre, ömrün –belirsizlik olarak yaşanabilecek olan şeylerin ‘toplumsal bir sorun’ olarak görülmediği- başlangıç ve sonundaki kısa dönemlerdi. Nüfusun öteki yarısı ‘kadınlar’ ise tıpkı bir patron görevi görmesi düşünülen erkek ‘aile reisleri’ nin denetimine verilecekti.”

Kurulu düzeni, en çok belirsizlik, boşluk rahatsız eder. Tabiat her boşluğu hemen doldurur. İnsan tabiatının da neyi ne zaman neyle dolduracağına güven duyulmadığından, günün hangi saatinde nerede ne yapacağı belli olmayan aylak adam düzen için bir tehlike olarak görülür. Kızlar okuldan alındı ise hemen evlenmesi beklenir. Aman ha, namusuna halel gelmeden bir başka erkeğin idaresine verilir. Çoluk çocuğa karıştıktan sonra da; çocuklar ve hatta torunlar büyüyene, sonra da bakım isteyen kendi anne-babası ölene kadar hep doludur. Ve bunları tüm gün çalışıyorsa da yapacaktır. Sonra da zaten kendisi de ölür. Kendi çocuğu yoksa bile ailede mutlaka bakılması gereken birileri vardır. Bu ‘aylak’ olma hali, kadınlar için asla söz konusu bile olamayacaktır.

‘Adam’ın aylak olmaması için; eğitim, askerlik, ve neredeyse ölüm yaşına kadar emeklilik hayali ile geçen çalışma yılları ile, zararsız görülen çocukluk ve yaşlılık dışındaki her dönemi kontrol altına alınmıştır. Çocukluk ve yaşlılığında ise istediği kadar boş ve aylak kalabilir. Bu arada, sistem aylak adamı sevmez ama bir şekilde başarmış ve iyi de karizma yapmışsa, adamın aylağı da bazı ortamlarda farklı bir şekilde makbuldür aslında. Başında halesi ile gayet cool ve beğenilesi ‘ıssız ıssız’ dolaşır kendi habitatında.

Öte yandan, daha önceleri ‘aylak’ olma hakkı tanınan çocuk ve yaşlıların da özgürlükleri için tehlike çanları çalmaktadır. Çocukların da; medya ve iletişim kanallarının çokluğu nedeni ile erken uyandıklarından olsa gerek, bir an önce yoldan çıkmadan kontrol altına alınma yaşı da gittikçe düşmektedir. Kırsal bölgeler dışında oynayacak sokak da kalmamıştır. Sokakta oynama ve koşturma şansı olmayıp sokak eğitiminden-sosyalleşmesinden yoksun çocuk, tek çare olarak çocuk yuvaları, kreşler gibi kontrollü bir çevrede çocukluk günlerini geçirmekte, ancak kontrollü bir şekilde oynayabilmekte, düşemediği için kalkmayı da öğrenemeden büyümektedir. Çok küçük yaşlarda bir oda dolusu çocukla, bencilliğini yaşayamadan paylaşmayı, dudaklarını sarkıtıp, gözleri dolarak da olsa öğrenmektedir. Ya da bencilliğini doyasıya yaşayamadığı için, paylaşmayı da öğrenemeyip ‘öğren-miş’ gibi yapmakta, iki yüzlü bir iyilik maskesi altında, diğerlerinin aldığı pasta diliminin büyüklüğünü, diğerlerinin oyuncaklarını kontrol ederek geçireceği bir ömre hazırlanmaktadır.

Yaşlılar ise özellikle de yokluk ve yoksunluk içindeyse, başka bir yazının hatta kitabın konusu olacak kadar karışık ve hüzün doludur.

Tekrar çocuklar ve gençlere gelince; ülkemizde Cumhuriyet’le birlikte kurulan; kırsaldan şehirlere-kadın-erkek, yeni kurulan düzeni sürdürme adına ‘iyi yurttaş yetiştirme’ modeli eğitim, bugün için tehlikeli bulunmuştur. ‘Okumuş’ kadın ve erkekler ‘aylak’lar kadar tehdit edici görülmüş, Köy Enstitüleri kapatılmış, daha sonra köy okulları kapatılmış, özellikle bazı bölgeler için dezavantajlı taşımalı eğitime geçilmiştir. İlkokula, ortaokula ulaşılamayan beldeler bile kontrol edilemeyen merdiven altı Kuran kursları, yurtları ile dolmuştur.

İlk paragrafta yazdığım ‘Sistem, özellikle de bir erk projesi olarak yetiştirdiği erkeklerin, bu erki kendisine karşı kullanmamaları için de ayrıca özel kontrol sistemleri geliştirmiştir.’ yaklaşımı üzere; 2012 yılında da 4+4+4 sitemine geçilmiş, düz liselerin büyük bölümü de imam hatip okuluna çevrilmiştir.
2012 yılında 4+4+4 sistemi getirildiğinde tüm kadın kuruluşları ve basın bu konuda iktidarı uyarmış, bu sistemin hem kız hem erkek çocukları için eğitimin devamına sekte vuracağına dikkat çekmiştir. 2012 yılı bazı gazete yazı başlıkları; “4+4+4: Çocuktan Gelin de Olur İşçi de”, “Bütün Kadın Örgütleri 4+4+4 e Karşı Ayaklandı” ve bunlar gibi onlarca yazı, bildiri, gösteri. Hepsi bu sistemin, çocukları eğitimden erkenden koparacağı üzerine uyarı mahiyetinde.
Devletimiz bu kadar mı öngörüsüz?

Ya da zaten istedikleri de bu muydu?

İkisi de çok üzücü ve endişe verici.

Ve bugün geldiğimiz nokta: “4+4+4’ün Beklenen Sonucu: Kızlar eve oğlanlar sanayiye”

TÜİK verilerine göre 2012 yılında 97,3 olan okullaşma oranı 2019 yılında 93,3’e kadar geriledi. 2012 yılındaki itirazlar boşa değildi. İktidar bu sonuçlardan rahatsız olmuyorsa demek ki muradına erdi.

Erkek çocuklar, parkta oynamadan, top peşinde koşmadan, kızların saçını çekmeden çocuk yaşta evin yükünü paylaşmaya, kız çocuklar eve kapanıp hayırlı kısmet beklemeye savruldu.

Ataerkil düzenle hesaplaşmaktan vazgeçmiş ya da geçirilmiş, onay görme arzuları içinde yetiştirilmiş kızlar, artık her daim güler yüzlü, kendi isteklerini, hırs ve hayatlarını olgunca arka plana atmayı ya da öyleymiş gibi yapmayı öğrenmiştir. ‘Mutsuz’ ama ‘hayırlı evlat’, ‘hayırlı eş’ olmuş, üç kuruş için sabahtan akşama kendilerinin seçmediği i��lerde çalışan yorgun, kızgın, kırgın kocalarını beklemektedir:

“Ailelerine karşı yaşadıkları sadakat ve sevgi duyguları adına, kızların kendi gelişimlerini durdurması, yetişkin ilişkilerinde aynen tekrarlanır. Kadınlar önemli duygusal ilişkilere girdiklerinde ilişkilerinin devamını korumak pahasına kişisel gelişimlerini durdururlar. Sevmek, seven kadın olmak, sevdiğini ön plana çıkarmak, önüne geçmemek, bunu sağlamak için de kendini geri plana almak demektir bir kadın için. Böylelikle uzun vadede kadınlar ailenin, ilişkinin ve sosyal sistemin devamlılığını kendi gelişmeleri pahasına sağlamış olmaktadır.”

15 yaşından sonra parlayan o çocuk gözlerin hepsi matlaşacak şekilde her şey düzenlenmiştir. Ülkemize hayırlı olsundur.

***

Pandemi de işleri kolaylaştırdı. 65 yaş üstü eve kapatıldı. Çocuk ve gençler evde kapalı online eğitime geçti. Sıradan ölümlüler maskelerini takıp salgınla baş başa çalışmaya devam etti. Sıradan olmayanlar, korumalı hayatlarına bir kat koruma daha ekleyerek gökten düşen üç elmayı da aldı yedi.
1Bauman, Z. (2001) Parçalanmış Hayat. İstanbul: Ayrıntı Yayınları. s. 78
2Bauman, Z. (2001) Parçalanmış Hayat. İstanbul: Ayrıntı Yayınları. s. 147
3Ayaz, Ö., Güngör T., Karaca S. (09.09.2012) 4+4+4: Çocuktan gelin de Olur İşçi de Evrensel.net https://www.evrensel.net/haber/35886/4-4-4-cocuktan-gelin-de-olur-isci-de (16.07.2020)
4Tamer, M. (25.02.2012) Bütün Kadın Örgütleri 4+4+4 e Karşı Ayaklandı. Milliyet https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/meral-tamer/butun-kadin-orgutleri-4-4-4-e-karsi-ayaklandi-1507653 (16.07.2020)
5Bildircin M.M. (06.07.2020) ‘4+4+4 ün Beklenen Sonucu: Kızlar eve oğlanlar sanayiye. BirGün https://www.birgun.net/haber/4-4-4-un-beklenen-sonucu-kizlar-eve-oglanlar-oto-sanayiye-307266 (16.07.2020)
6Navaro. L. (1996) Tapınağın Öbür Yüzü. İstanbul: Varlık Yayınları. s. 85