Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Otuz Beş Yaş Şiiri”ndeki ‘Dante’yi nasıl yorumladığımı hatırlamıyorum. Küçük olduğum için Dante Alighieri olduğunu anlamadım herhalde. Ama “dantel” sanmadığımdan da eminim: “Yaş otuz beş yolun yarısı eder/Dante gibi ortasındayız ömrün”. Demek ki insan ömrü 70 yıllık bir meseleymiş.

Ancak Dante’nin şaheseri “İlahi Komedya”nın ömrünün o kadarcık olmadığını aradan 700 yıl geçtikten sonra da biliyoruz. Çünkü iki şairin, Dante Alighieri ile Vergilius’ın tabiri caizse el ele verip önce yerin altını, Cehennemi ziyaretleri, sonra da Araf’a gidişleri o gün bugündür herkesin hayatına girmiş; bilemediniz, dokunup geçmiştir. “Peki ya Dante’nin büyük aşkı Beatrice?” diyeceksiniz. Sorulur mu? Beatrice, Cennet’in rehberi.

Floransa’da doğan Dante’nin 1321 Eylülü’nde Ravenna’da sürgünde ölüşünün 700’üncü ölüm yıldönümünü anmak için yapılan etkinliklerin sayısı, pandemi nedeniyle mecburen yapılan iptallere rağmen özellikle ‘anavatan’ İtalya’da hayli yüksek. "Dünya’da Dante 700" anma programı sergi, konser, canlı performans, podkast ve uygulamalar dahil, 500'den fazla etkinliği kapsıyor.

Burada da geçen Perşembe İstanbul İtalyan Kültür Merkezi’nde “Karanlık Ormandan Cennete. Dante Alighieri’nin İlahi Komedyası’na 33 dilde bir yolculuk” adlı kitabın tanıtımı yapıldı. Bu diller arasında Türkçe, Swahili, Arnavutça, Norveççe, Arapça, Galce de var. İtalyan Kültür ayrıca İlahi Komedyanın İtalyan ve Türkçe iki dilli versiyonunu yayınlıyor.

Kutlamalar arasında “İlahi Komedya”nın yeni çevirileri de var. Ben ‘Tercüme Bürosu’ çevirisiyle çıkan “İlahi Komedya”yı görmedim. İlk okuduğum da, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 1960 yıllardaki çevirisi oldu. Gene M.E.B.’den çıkan Dr. Feridun Timur çevirisini (ki, üç cilt olarak Altın Kitaplar’dan da çıkmış) ve Nurseren Yurtman’ın Kültür Bakanlığı Yayıncılık’a ait 1996 tarihli çevirisini görmedim. Ama Rekin Teksoy’un üç cilt olarak Oğlak’dan çıkan ve hem takdir hem kıskançlıkla defalarca alıntıladığım, çoğu yazıda bana kaynaklık eden çevirisini yakinen biliyorum.

Bu yılın sevindirici olayları ise Ayçin Kantoğlu’nun Everest’ten, Sevin Elpida Kara’nın da Alfa’dan çıkan çevirileri. Yorumlar açısından daha zengin oldukları söyleniyor. Ayça hanımınki de şiirsel yönden tatmin ediciymiş. İlk fırsatta birer tane edineceğim (Online siparişle üç-dört günde halloluyor). Bu arada, Rekin hocamınki ve iki yeni çeviri hariç, diğerlerinin duyurularında baskı tarihleri bir yana, çevirmenlerin adı bile yok. Bunu ihmal edenlerin başlarına (hem de kaçınılmaz bir görev olarak) bu zorlukta ve uzunlukta bir çeviri gelmesini dilerim. Baskı parası alamasalar daha da iyi olur.

Bugünlük son “İlahi Komedya” (komedya, “iyi biten” anlamına geliyor) haberimiz, Cehennem, Araf ve Cennet’i gezen Dante’nin şiirinin önce Uluslararası Uzay İstasyonu’na gidip, oradan da uzaya gönderilecek olması.

Eğer bu gezegende olup da, cümle uzay okumadan Dante’nin kitabının aşinası olmak isterseniz, hararetle tavsiye ederiz. Çevirmen ya da baskı seçmek bize düşmez. Meslektaşlar arasında kişisel seçim yapmak etik görünmüyor. Gezinize Cehennem ile başlayacaksınız. Giriş bölümünde “Kötülük de iyilik de yapmadan yaşamış olanların ruhları” var. Sonra da sınır olarak Akheron nehri. Hemen arkasından da İlk Daire olan ve “Hıristiyanlıktan önce yaşayıp vaftizden yoksun kalmış” ruhlara mesken olmuş Limbus geliyor. Sonra da Asıl Cehennem: Asıl Cehennem: İkinci daire ve Şehvet düşkünleri. Kolay gelsin! Fevkalade renkli, canlı ve meşhur adlarla lebalep dolu bir bölümdür. Bence, “İlahi Komedya”nın okuyanı en fazla etkileyen bölümü.

Dante Aleghieri ve “İlahi Komedya”sına gene döneriz. Ne de olsa koskoca bir altı ayımız var. Özellikle de Türkçe’ye ilk polisiyesini çevirdiğim Dorothy L. Sayers’den ve onun İngilizce’ye çevirdiği “Divine Comedy”den söz etmek isterim. Sayers da Ursula K. LeGuin gibi çeviriye büyük emek vermiş yazarlardan…