Artık hepimiz inceden inceye fakirlik yaşamaya başladık. Nasıl mı? Tereyağı ya da beyaz peynir alırken… Alırken de demeyelim. Alamazken çoğu zaman. Memlekette peynir lüks oldu. Az önce Söğütlüçeşme metrobüs durağındaki tuhaf geçişin oradaki abiden bir simit, bir de ayran aldım. Simit 5 lira, ayran da 7,5 lira olmuş. 12,5 lira verdim, fakirliğimi ve bir öğünümü simit kemirerek geçiştirdim. Eskiden Moda’da oturuyordum. Moda’da burun kısmında. Çay bahçelerinin olduğu, insanların deli gibi selfi çektirdiği selfi türbesinin oralarda. Şimdi oralardaki kiraları bile düşünmek istemiyorum. İyice çıldırmış gitmiş bir ülke olduk. Üsküdar’dan Moda’ya taksiyle gitmek 12 lira tutardı. Neyse ya bir zamanlar dolar da 2 lira filandı. Şimdi maymuna döndük. Ülkenin pasaportu dünyadaki en vasıfsız pasaportlardan biri oldu. Yurtdışına çıkmak zaten büyük bir hayat. Ancak bizden daha sefil ülkelere gidebiliriz artık. Hele Avrupa, Amerika filan tamamen yalan. Coğrafya hapistir gibi bir şey oldu. Zaten AB ülkeleri artık bize vize vermekten de vazgeçti. Genelde başvurular reddediliyor. Hatta Meksika bile “Bizden vize alıp Amerika’ya kaçıyorsunuz gardaş” diyerek vize vermiyor çoğu zaman. Artık bizden daha sefil ülkelere yolculuklar mümkün belki de. Yurt içinde bile bir yere gitmek anlamsız bir çaba haline geldi.

***

Neyse bunları bırakalım, yeni nesil zaten hiçbir yeri göremeyecek. Sadece Instagram’dan görebileceğiz bazı yerleri bundan böyle. Ülke ise kendi içine çökmüş bir yıldız gibi, ay sonunu değil ayın ikinci gününü bile getirmek mümkün değil. Bütün bu güzelliklerin yanı sıra ülkemiz yurtdışı mafya çetelerinin tercih ettiği bir cazibe merkezi haline geldi. Kırmızı bültenle arananından, Avustralya mafyasına kadar tüm mafyalara kapılarımız ve limanlarımız açık.

Hadi bunu da geçtim, geçtiğimiz günlerde alkollü içkilere yine fantastik bir zam yağmuru yağdı. 28 liraya alınan vasıfsız kutu bira 38 liraya şahlandı. Ekonomimizin temmuz ayında şahlanacağı gibi şahlandı. Peki gençler bu durumda ne yapacak? Hafta sonu bir iki gün dışarı çıkmak, arkadaşlarıyla buluşup eğlenmek, konsere gitmek isteyen gençler ne yapacak? Ülkemizin hayat tarzına müdahale şekline soktuğu alkol politikası sayesinde gençler yerlerde sürünüyor. Bunca zamana kadar görülmemiş yüksek madde kullanımında bu çılgın fiyatların hiç mi suçu yok? Allah kolaylık versin herkese. Dünya bambaşka yönlerde ilerlemeye çalışırken ülke giderek zamanda ve medeniyette geriye gidiyor.

***

Devlet büyüklerimiz yine LGBTİ olaylarına takmış. Tek dertleri kimin kimi sevdiği. Sadece parayı ve gücü sevenler tabii ki başka türlü bir sevgiye yabancı kalıyor, geri kafalı bir şekilde. Hukuk deseniz zaten iyice serseme dönmüş durumda. Anayasa diye bir şey var ama kimse takmıyor. Takmayanlara da bir şey olmuyor işin ilginç tarafı. Toptan bir belirsizlik ve umutsuzluğun içinde bir de muhalefetin iki elini bir araya getirip düzgün bir söylem çıkaramaması da insanı üzdükçe üzüyor.

“Erken seçim yok, seçim tarihinde güncelleme var” diyen bıyıklılar etrafta dolaşmaya başladı bütün bu saçmalıkların yanında. Umutsuzluk en kötü şey gerçekten de. Geleceğe dair, yarına dair, bir saat sonrasına dair bile bazen hiçbir umudumuz kalmıyor ama hâlâ hayattayız. Can çıkmayınca huy çıkmıyor neyse ki. Hayattayız, yarın da hayattayız.