Uçan Süpürge 24’üncü yılına erişti. Seneye çeyrek asrı tamamlıyoruz demektir. Bu sefer malum nedenlerle ‘yüz yüze’ kutlayamayacak gibiyim. On beş ay evde oturmaktan kaslar gevşiyor mu ne? Onlara yürümeyi hatırlatmak gerek. Ama 25 yıl dolarken mutlaka orada olmak isterim. Azize ile Halime’ye de söz verdim. Ne de olsa, kurucu ablalardan sayılırız. Bana ilk ödülümü veren de Uçan Süpürge’dir. Emek ödülünü Jeyan Hanımla paylaşmıştık.

Halime Güner bu festivali başlatan, bugüne kadar getiren kişi. Bu yıl Azize Tan olduğu için artık keyfini çıkaracağını söylüyor. Akşam telefonda eski yılları andık. Yazının başlığını da o zaman hatırladık. Ben çok sevmiştim, önüme gelene söylüyordum. Her yıl böyle oturulur, içimize sinen sloganlar bulunurdu. Bir aile festivaliydi sanki. Yerlisi-yabancısıyla, konuk yönetmenlerle de arkadaş olmuştuk. Festival arkadaşlarını, organizasyona el verenleri andık. Ve her yıl çıkan çeşit çeşit zorluğu da. Uçan Süpürge’nin bu güne kadar gelmiş olması bile gücümüzü, yaratıcılığımızı kanıtlıyor.

***

Açılışıyla, ödül dağılımı, çevrimiçi ve yüz yüze gösterimleri ile 27 Mayıs-11 Haziran tarihleri arasında seyirci karşısına çıkacak festivalin programı ise heyecan verici. Yerimiz gördüğünüz kadar, editörüm de elbet daha ayrıntılı bilgiler verecektir. Filmleri saymak zaten mümkün değil. Gönlümü çalanları söyleyeyim en iyisi: Chloé Zhao’nun üç büyük Oscar’lı “Nomadland”i, Elizabeth Moss’lu kısmi Shirley Jackson biyografisi ”Shirley”, belgesellerin neredeyse hepsi (çok iyi bir seçki, mümkünse kaçırmayın). Bu arada, yıllar önce Hüseyin Karabey’in “Gitmek: Benim Marlon ve Brandom”unda Batı’dan Doğu’ya bir aşk/yol filminde oynayan Ayça Damgacıoğlu, bu sefer Tümay Göktepe ile çektiği “Patrida”da Balkan göçmeni babasının mecburen terk ettiği topraklara yönetmen sıfatıyla dönüyor.

Sofía Rocha’nın Arjantin’deki seks işçilerinin yollarının feminizmle kesişmesini ve hakları için verdikleri mücadeleyi anlattığı “Sokaklara/Street Out”u ve Kadınların Hafızası bölümünü de es geçmeyin. FİPRESCİ Ödülü için 12 filmin yarışacağı festivalde Azra Deniz Okyay’ın Venedik’te Geleceğin Aslanı Ödülü’nü alan ve Antalya Film Festivali’nde En İyi Film seçilen “Hayaletler”i de Uçan Süpürge’de uçacak.

festival-cok-guzel-gelsene-879743-1.

***

Yılın ödülleri pek güzel dağılmış: Onur Ödülleri oyuncu Nur Sürer (bir yılda üç tane oldu, değil mi Nur?) ve oyuncu-şarkıcı Zuhal Olcay’a, Bilge Olgaç Başarı Ödülleri oyuncu-şarkıcı Ayta Sözeri, oyuncu Demet Evgar, müzisyen Ekin Fil ile Köprüde Buluşmalar Yöneticisi Gülin Üstün’e, Genç Cadı Ödülü ise oyuncu Ahsen Eroğlu’ya veriliyor.

Biz ise dostları, eski festivallerle filmleri yâd ediyoruz. Sadece festivallerde kapısından girebildiğimiz Sheraton’ı (eski halini pek severdim), Tunalı Hilmi’yi, Kuğulu Park’ı, kıymetli kafelerimizi, ama ille de Kızılırmak Sineması’nı anıyor, anekdot naklediyoruz. Hani ben her zamanki gibi davetiyelerimi unutmuş, kapıdaki çocukları ikna edemeyince (aksi gibi tanıdığım da yoktu o anda), “Ben Sevna’nın teyzesinin kızıyım,” diye korkutup içeri girmiştim.

Ankara benim için çeşitli film festivallerinden (Ankara, Uçan Süpürge, Gezici Festival), oralarda edinilen ahbaplardan, sık sık konuk ya da görevli olanlardan (Oktay’la başlayan altyazı muhabbetleri, o sıralarda Ankara’da olan Uğur Yüksel, sinemaya gönül vermişlere senaryo ve yönetmenlik konusunda el veren Işıl Özgentürk), bize nefis yemekler pişiren ve nasihat veren Müzeyyen, elbette Güzel Cadı Aydan ve evlâd-ı manevimiz Ürün kızımız, biraz da bizler… Bir yıl Sevna Somuncuoğlu sorumlu olmuştu festivalden. Işıl’ı, Şükran Yücel’i (o da kıdemli festivalcidir) ve beni görünce arka odaya doğru “F Klavye bulun!” diye bağırmıştı. “Eski kadınlar geldi!” Eski meski, bu sayede çeyrek asrı deviriyoruz ya, Sevnacığım!