Okul zili çaldı dün. Diyarbakır’dan, Urfa’dan kalkıp; Ordu’ya Giresun’a günde 40-45 liraya fındık toplamaya gelen mevsimlik tarım işçisi çocuklardan kaçı sınıflara girebildi bilemiyorum. Karadeniz’in dere yataklarına kurdukları derme çatma çadırlar içinde, kendileriyle birlikte hayallerini de büyüten çocuklar; öğretmen, polis, asker, doktor olabilecekler mi?

Bu soruların cevabı da fındıktadır biraz. Sadece Karadeniz’de değil, denizin çok uzağındaki kimi yerlerde de hayattır fındık. Fındık üretimi yapılan 13 il ve yoksul hayatlarını sürdürebilmeleri fındığa bağlı mevsimlik tarım işçisi Kürtler, fındığın gözünü gözlerler!

“Fındık çocukları” ile okudum ben, kimi “parasız” kimi “paralı” yatılı. Samsun’da; Ordu’dan, Giresun’dan gelen çocuklarla… Şimdi “büyük adam” oldularsa, çoğu fındığa borçludur bunu.

Daha önce bu köşeye konuk ettiğim Prof. Dr. Ramazan Aşçı da fındığın okuttuğu Karadeniz çocuklarından. “Fındık Karadenizlilerin geçmişi, bugünü ve geleceğidir. Düğünler, alışverişler, okul masrafları, diş yaptırmalar, doktora gitmeler ve ameliyatlar hep fındık zamanına bırakılır” demiş; 1970’lerde kamyon kasalarında fındık mitingleri için köylerinden Ünye’ye inişlerini anlatmıştı.

Karadeniz’in ve solun tarihinde önemli bir yeri vardır fındık mitinglerinin. Dün Ordu’da başlayan ve yarın saat 18:00’de Giresun’da Kılıçdaroğlu’nun katılacağı mitingle noktalanacak olan Fındıkta Adalet Yürüyüşü Karadeniz’in mücadele tarihinde yeni bir halka.

ÖDP Başkanlar Kurulu Üyesi Önder İşleyen, Ordu ve Giresun il örgütleriyle birlikte, herkesi yürüyüşe çağırırken “Milli olduğunu söyleyen iktidar”ın fındığı İtalyan Ferero’ya teslim ettiğini vurgulamış ve; “Bu şirket yalnızca fındığı değil toprağımızı da istiyor. Fındığın değersizleştirilmesi aynı zamanda fındık bahçelerinin elden çıkarılmasının da yolunu açıyor. Fındık bahçelerini, gıda tekelleri satın almaya çalışıyor. Bu satın alımlarla köylü topraksızlaştırılacak. Köylünün elinden çıkarmak zorunda kalacağı topraklarda gıda tekelleri üretimi de ele geçirmiş olacak. Bu gidişata baktığımda Türkiye’nin bağımsızlığına büyük bir pranga vurulduğu görülüyor” demişti.

Günlerdir Fındıkta Adalet Yürüyüşü’nün örgütlenmesi için çabalayan CHP Gn. Bşk. Yardımcısı ve Ordu Milletvekili Seyit Torun, dün yürüyüş başlamadan hemen önce; “Geçen yıl 12 liradan açılan fiyatlar 9’a düştü. Bu sene Bakan bile maliyeti 8,75 lira olarak açıklamışken, şu anda fındık 7 liradan satılıyor. Piyasa öldü, üretici perişan; çocuğunu okula, hastasını hastaneye götüremiyor. Bunlara dikkat çekmek, iktidarı uyarmak için 47 km.lik bir yürüyüş başlatıyoruz” dedi telefonda.

İşleyen, fındıkta çözümün taban fiyat uygulamasına dönüş olduğunu, taban fiyatın da maliyet + kar payı + insanca yaşam payı ile belirlenmesi gerektiğini söylemişti. Daha çok yol yürünmeli bunun için!

Fındık hayatsa, sağlıklı bir hayat için de “yürüyüş” şart! Cep telefonuyla video çekip; “O 2019 gelecek. Hani biz size oy verdik. Başkan oldunuz ya. O başkan değişir. Ben sana söyleyeyim. Hadi hayırlı işler” diyen üretici de, fındığı Samsun 19 Mayıs AKP ilçe binası önüne döken üretici de, sağlıklı bir hayata yürüyerek kavuşabileceklerini görecekler!

70’lerin fındık mitingleri yalnızca fındıkla ilgili isteklerin dillendirildiği eylemler değil, aynı zamanda “tüm yaşamı fındığa bağlı köylüyü, kasabalıyı, esnafı ve diğerlerini bir araya getiren toplumsal bir muhalefet odağı” olmuştu. Yürüyüş de öyle olmalı.
Fındık türküleriyle ne güzel yürünür şimdi. İşin nereye varacağını merak edenler; “Yine yeşerdi fındık dalları / Acep ne olacak yârin halleri” diye sorarlar şakayla karışık. Kimileri bir başka yerden “kızım sana söylüyorum” diye uyarır iktidarı: “Bahçeye gel bahçeye / Kuru fındık bulursun / Alacaksan al beni / Sonra pişman olursun.” Öfke galebe çaldığında da; “Dalda fındık tekleme / Derdime dert ekleme / Gidiyorum Ordu’dan / Gelir diye bekleme.”

10 yıl önceki bir fındık yazısında dediğim gibi; “Öyle basit bir aganigi meselesi değil, bir yaşamdır fındık.”