TMMOB’ye bağlı odalara üye 600 bini aşkın mühendis, mimar ve şehir plancısının geride kalan çalışma dönemlerini değerlendirdiği, önümüzdeki dönemde yürütülecek faaliyetleri tartıştığı ve oda kurullarını belirlediği Genel Kurullar sürecinin içindeyiz.

TMMOB’ye bağlı 24 odamızın illerde bulunan şube ve temsilciliklerinde başlayan bu süreç, Oda genel kurullarımızın tamamlanmasının ardından mayıs ayı sonunda gerçekleştireceğimiz TMMOB 47. Genel Kurulu ile tamamlanacak.

Genel kurul süreçleri TMMOB örgütlülüğünün demokratik geleneğinin olduğu kadar, örgütsel ve fikri yenilenmesinin de güvencesidir. Birliğimizin mesleki-politik yönelimlerinin belirleneceği genel kurullarımızın TMMOB’nin tarihsel birikimine ve demokratik değerlerine yakışır biçimde tamamlanacağına inanıyorum.

SALGIN VE KRİZ

Geride bıraktığımız çalışma dönemi, Covid-19 pandemisinin gölgesi altında geçirdik. Salgını, çalışma dönemimiz boyunca Oda faaliyetlerimizi ve günlük hayatlarımızı köklü biçimde değiştirdi.

Pandemi döneminin zorlu koşullarına rağmen Oda ve Birlik Kurullarında görev alan arkadaşlarımızın ve elbette çalışanlarımızın fedakarlıkları ve yaratıcılıkları sayesinde mesleki ve toplumsal sorumluluklarımızı aksatmadan yürüttük, üyelerimizin tüm ihtiyaçlarını eksiksiz biçimde karşıladık.
Geçtiğimiz çalışma dönemine damgasını vuran sadece salgın değildi. İki yıl boyunca her geçen gün daha da derinleşen ekonomik kriz de hayatımıza en az salgın kadar büyük bir darbe vurdu.

Yıllardır uygulanan neoliberal politikalar nedeniyle üretimden uzaklaştırılarak tümüyle dış kaynaklı sıcak para akışlarına bağımlı hale getirilen, özelleştirmeler yoluyla kamusal kaynakları tüketilerek kırılganlaştırılan, yandaş sermaye kesimlerine dağıtılan rant odaklı projeler nedeniyle büyük bir kaynak israfı yaşayan ekonomimiz birbiri ardına derin çöküşler yaşadı.

Başta gıda ürünleri, akaryakıt, doğalgaz, elektrik gibi temel tüketim maddeleri olmak üzere iğneden ipliğe tüm ürünlerde yaşanan fahiş fiyat artışları gündelik hayatlarımızı tehdit eder boyutlara ulaştı.

TOPLUMU SAVUNUYORUZ

Çalışma dönemimiz, tek adam rejiminin yıkım politikalarına karşı ülkemizi, mesleğimizi ve meslektaşlarımızı savunmakla geçti. Yaşadığımız tüm baskılara rağmen demokrasiye, özgürlüklere, bağımsızlığa, laikliğe ve toplumculuğa olan bağlılığımızdan asla taviz vermedik. Ülkemizi kasıp kavuran salgın ve kriz koşullarında üyelerimizin ekonomik, demokratik ve mesleki çıkarlarının geliştirilmesi için mücadele verdik. Mesleki gelişmelerin toplumsal çıkarlar için kullanılması doğrultusunda da büyük gayret gösterdik.

Bu dönem boyunca açtığımız davalar ve yürüttüğümüz hukuki mücadele ile şehirlerimizin, kıyılarımızın, madenlerimizin, tarihi eserlerimizin, kültürel mirasımızın yağmalanmasına karşı önemli davalar kazandık.

Rant projelerine ve sömürge madenciliğine karşı doğadan ortak geleceğimizden yana tavır koyduk. Kanal İstanbul, Akkuyu-Sinop Nükleer Santral Projeleri, Atatürk Orman Çiftliği, İkizdere, Saros Körfezi, Kazdağları gibi önemli davaların toplumsal tarafı olduk. Gezi Parkı’nın, Gezi Davası’nda yargılanan arkadaşlarımızın ve Gezi’de yarattığımız ortak değerlerin savunucusu olduk.

Ülkemizin dört bir yanında yaşanan deprem, sel, heyelan ve yangın gibi doğal felaketlerde halkımızın derdine ortak olduk, yaralarımızı birlikte sardık.Üyelerimizin haklarını koruma ve teknik yönetmeliklerin mesleki ilkelere uygunluğu noktasında önemli kazanımlar elde ettik.

Tüm yaptıklarımızla TMMOB’nin eşitlikten, özgürlükten, demokrasiden, barıştan, laiklikten ve barıştan yana toplumcu mücadele çizgisini yaşatmanın, yarınlara taşıyabilmenin kıvancıyla doluyuz.

TMMOB örgütlülüğü olarak, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da dinci gericiliğe karşı aydınlanma değerlerini ve laikliği, savaşa karşı barışı, neoliberal yağma politikalarına karşı kamucu değerleri, sömürü düzenine karşı eşitliği, baskılara karşı özgürlüğü savunmaya devam edeceğiz.
İyi ki TMMOB var!

İyi ki, bu ülkede, TMMOB çatısı altında örgütlenmiş, onurlu, namuslu, vicdanlı mühendis, mimar ve şehir plancıları var!