Son yıllarda gazeteci olarak işimizi yapmaya çalışırken belki de en çok duyduğumuz cümlelerden biri yazının başlığı olan “Güzel haber yok mu?” oldu.

Bu kadar çok kötülüğü, baskıyı, yağmayı ve yolsuzluğu haberleştirerek toplumu daha çok mu umutsuzluğa sürüklüyoruz? İnanın biz de en az okurlarımız kadar bu soruyu kendimize soruyoruz. Bizim de içimiz kararmıyor değil haberlere bakınca.

Ama Türkiye bu ya da daha doğru bir tanımlamayla bu duruma getirdiler. Bu gerçekliğe gözümüzü kapayamayız. Hatta daha çok üstüne gitmeliyiz, nerede sorun varsa tüm çıplaklığı ile ortaya koymak daha da acil ve ertelenmez bir görev olarak önümüzde duruyor.

YANIT ORTADA

Bu yazının hemen yanında yer alan haber aslında sorunun yanıtı. Gökay Başcan, bir mahallenin yok edilmesi, binlerce insanın yerinden yurdundan koparılması, rantçı belediye anlayışı, hukuku tanımama gibi onlarca olumsuz başlığın yar aldığı bir haber hazırladı. Beyoğlu Belediyesi’nin Fetihtepe halkına uygun gördüğü zulüm bir kez daha sayfalarımızda yer buldu. Ama sadece onlar anlatılmadı. Haberin içinde ve ona ruhunu veren zorbalığın hikayesi değil. Orada anlatılan dayanışma, bir arada kalma ısrarı, karşılıksız sevme hikayesi oldu. Sokakta karşılaşsalar bile birbirlerini görmeyen, kılığından kıyafetinden rahatsız olanların nasıl birlikte önyargısız bir mücadele yürüttüklerinin hikayesi.

Güzel haberler bekleyenlere, güzel şeyler yok mu diyenlere öneriler. Çok açık ki daha uzun bir süre sayfalarımızın kasvetli tarafı ağır basacak. Ama umutsuzluğu büyütmeden tam aksine bu kasvete teslim olmayanların öykülerini anlatarak aşacağız bu günleri. Tıpkı Gezi tutsaklarından gelen umut dolu mektuplar gibi acının ve ayrılığın içinden süzüp bulacağız güzelliği. Biz de güzelliğin, kahkahanın, başarının ve dayanışmanın daha çok olduğu haberler için kolları sıvadık diyerek bitirelim bu faslı.

TEKZİP MESELESİ

Pazar günü manşetimizde tekzip vardı. Taşyapı İnşaat’ın yaptığı hastanelerle ilgili “2 tane yaptı 1 tane yuttu” haberimize yapılan düzeltme talebi mahkemece uygun bulunmuş. Tekzip metninden de anlaşılacağı gibi haberin içeriğine dair tek bir yalanlama yok. Zaten çoğu resmi evrak üzerinden kotarılmış bir haber. Şirkete “yandaş” denilmesi, daha önce aldığı ihalelerin hatırlatılması ve “ticari itibarinin zedelenmesi” gibi gerekçelerle mahkeme böyle bir karar imza attı. Aslında bu tekzip haberler neden bu kadar önemli, iktidarı neden bu kadar rahatsız ediyor sorusuna verilmiş bir yanıt. İktidar, yandaş iş dünyası ve yargı işbirliğinin en güzel örneği. Onlar her istediklerini yapacak, ülke insanı yoksulluk içinde yaşarken yağmaya devam edecekler ama bunlar yazılmayacak. Yazılınca itibarları zedeleniyor.

guzel-haber-yok-mu-1033719-1.

Bizim için bunların çok caydırıcı olmayacağını söylemeye bile gerek yok sanırım. Aynı gazetenin birinci sayfasında yer alan Hüseyin Şimşek imzalı “İhalelerin gözde 11’i” haberi, düzeltme metnine bizim yaptığımız düzletme olarak da okunabilir.

Buradan da 5 Temmuz günü Meclis’e gelecek “sansür yasasına” gelelim. Basına uygulanan baskıyı katmerli hale getirirken meseleyi tekil sosyal medya kullanıcısına kadar yaygınlaştıran yasa düzenlemesi Meclis Genel Kurulu’nda değişikliğe uğramadan geçecek gibi duruyor. Sanki az baskı varmış gibi katmerli hale getiriyorlar.

Önümüzdeki hafta bu düzenlemeye karşı yükselen sesleri sayfalarımıza aktarmaya devam edeceğiz. Bizim için yasaları daha çıkmadan kadük hale geldi bile. Bu satırları yazarken Taksim’de yapılmak istenen “Onur Yürüyüşü” ile ilgili haber takibi yapan arkadaşlarımız işkenceyle gözaltına alınıyordu.

Biz bu baskılara şerbetliyiz. Mesleğini tutkuyla seven ve onuruyla sürdüren bütün arkadaşlarımızla bu sürecin de üstesinden geleceğiz.