Bu güne kadar bizden çok şey çalındı. Hayatlarımız, eşimiz, dostumuz, hızlı trende hayatını kaybetmiş evlatlarımız, yer altında güzel bir şekilde can veren işçilerimiz, eğitim hakkımız, sokaklarımız, meydanlarımız, hatta bazı heykellerimiz, ormanlarımız, medeniyetimiz, geleceğimiz… Ama en güzeli artık sonlara doğru gelmeye başladı. Giderayak artık adminler gençlerin çalınacak son kalesini de vurdu. Gençlerin hayallerini çaldılar sağ olsunlar.

Beka meka derken hopppppacııık, gitti gelecek hayallerimiz. Bir araba, bir ev alma hayali belki. Belki yurt dışında görmediği yerleri görme hayali, tanımadığı hayvanlarla, bitkilerle tanışma hayali. Artık adını siz koyun. Her şeye düşman, her şeyden rahatsız bir toplum ürettiler ince ince dokuyarak. Yani şimdi planlı olsalar bu kadar kötüsünü yapamazlardı, o da ayrı başarı. Liyakat filan yok bu ekipte. Gel diyorsun geliyor, git diyorsun gidiyor. Ol diyorsun oluyor…

***


Ülkede her şey bitmiş malum tayfanın ikinci kaptanı “Her şeye rağmen üretin” diyor. Atmak kolay, atana bir yaptırım da yok ülkede zaten. Yalan söylemek de sıkıntılı değil, öyleyse bas gaza şoför bas gaza… Gaz dedim de eskiden bir çocuk şarkısı vardı, “Orada bir köy var uzakta, gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüzdür” diyen… Şimdi şarkının olmayana ergi kısmını bir kenara bırakacağım ama artık o şarkı bana hep şu şekilde geliyor: “Orada bir yol var uzakta, gitmesek de geçmesek de o yol bizim yolumuzdur. Orada bir köprü var uzakta, o köprü bizim köprümüzdür. Geçmesek de bilmesek de o köprü bizim köprümüzdür”… Niye çünkü geçiş garantisi diye şaçma sapan, gerçeklikle alakası olmayan bir musibeti sardılar bu halkın başına. Eşe dosta yol yaptır, sonra da “Buradan normalde en kalabalık gününde 15 bin kişi geçiyor ama senin pamuk gönlün için sana günde 45 bin kişi geçiş garantisi vereyim mi. Hem de döviz üzerinden Avro üzerinden” diye diye, görmediğimiz gitmediğimiz, üzerinden geçmediğimiz yolları, köprüleri, kimsenin inmediği hava alanlarını güzelce vatandaşa yapıştırdılar. Artık vergilerimiz yolda konvoylarda birbirlerini solluyor, sokakta düğün halaylarında drift atıyor. Fakirler ise zenginlerin güzel arabalarına, lüks teknelerine bakıp imreniyor. Bu düzen nereye kadar devam edecek belli. Son bir yıl kaldı. Artık ya kıyamet gelecek, ya toprak ortadan ikiye ayrılacak ya da bu illet bu toprakları terk edecek.

***

Çekirge sürüsünün terk ettiği tarlalar gibi önce bir yağmur bekleyeceğiz herhalde. Topraklarımızı canlandıracak, denizlerimi tekrardan maviye döndürecek gücümüz var. Ülke olmak kolay değil. Cildinde yaralar olan bir hasta gibi önce yediklerimize dikkat edeceğiz, sonrasında da ağır ağır iyileşeceğiz.

Peki gençlerin çalınan hayalleri ne olacak? Gidenler gidecek, kalanlar geride kalacak. Yeni hayaller üreteceğiz, yeni ağaçlar yeşerteceğiz. Tabii yanan ağaçların yerine yenisini ekince orman oluşmuyor. Cehaleti medeniyetle silip atacağız tozlu camlarımızdan. Sonra da gazete kâğıtlarıyla kalan nemi buharı sileriz. Olur bu iş. İnşallah.