Adını duydunuz, sosyal medya hesabından paylaştığı fotoğrafını gördünüz mü, bilmiyorum. Görmedinizse, o fotoğrafı bulun ve bakın! İbrahim Layık… Yaşlı gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuş. Sağ göz pınarından kopan bir gözyaşı damlası yanağından aşağı süzülüp, hemen dudağının kenarından geçerek çenesine gelmeden durmuş. O yüze ve gözlere iyi bakın. Acıyı göreceksiniz. Derin, dayanılmaz bir acı. Bakarken içiniz acıyacak. […]

İntihar

Adını duydunuz, sosyal medya hesabından paylaştığı fotoğrafını gördünüz mü, bilmiyorum. Görmedinizse, o fotoğrafı bulun ve bakın!

İbrahim Layık…

Yaşlı gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuş. Sağ göz pınarından kopan bir gözyaşı damlası yanağından aşağı süzülüp, hemen dudağının kenarından geçerek çenesine gelmeden durmuş.

O yüze ve gözlere iyi bakın. Acıyı göreceksiniz. Derin, dayanılmaz bir acı. Bakarken içiniz acıyacak.

Sonra, o fotoğrafın yanında paylaştığı mesajı okuyun: “Kürt olduğumuzdan dolayı hep dışlandık, belki bu yaptığım şeyle değişir. Ne mutlu Kürt ve Türküm diyebilene… Hakkınızı helal edin.”

Şimdi, bunu okuduktan sonra, daha çok acımadıysa içiniz, boş verin, gerisini okumasanız da olur!

Kürt sorunu… Var mı, yok mu, nedir?

Çok şey söylendi bunlara dair ve belki daha çoğu da söylen(e)medi. Bir büyük cevabı da bu soruların, İbrahim’in o gözyaşı damlasının asılı kaldığı yüzünde işte… Görebilirseniz!

İstanbul Havalimanı’nda güvenlik görevlisi olan İbrahim, bu notu paylaştıktan sonra, intihar etti. Gecenin ilerleyen bir saatinde, havalimanında bir süre yapayalnız dolaştıktan sonra.

Öyle çok intihar haberi verir ki medya… Ve öyle detaylı anlatır ki intiharın hikayesini… İletişim ve Etik dersimin önemli konularından biridir: Öğrencilerime sürekli şunu söylerim intihar haberlerine ilişkin; 1) Zorunlu değilse bu haberi verme, 2) Vermek zorundaysan detay verme, 3) Asla özendirici bir dille verme ve 4) Yol, yöntem öğretecek şekilde verme.

Peki, kendi halinde yaşayıp giden, sıradan bir insanın intiharını vermek zorunlu mudur? Sıradan bir insanın intiharı haber değeri taşır mı? “Taşır” derim, bu soruyu sorduktan sonra, “İntihar edenin kimliği değil ama intihar nedeni kamuyu ilgilendiren bir toplumsal sorunsa…”

Çok sayıda ve epey detaylı intihar haberleri veren medyamız, İbrahim’in intiharına pek ilgi göstermedi. Sadece birkaç gazete ve haber sitesi… Oysa, İbrahim’in intihar nedeni, hepimizi ilgilendiriyor. “Hakkınızı helal edin” dedikten hemen önce yazdıklarına bakın. Ya da sadece fotoğrafına, gözlerine bakın… Anlarsınız!

Sevdiğiyle evlenemediği için mi intihar etti İbrahim? Bunları geçin ve yüzüne, yazdıklarına bakın!

İmamoğlu’nun Yıldırım’la tartıştığı tartışılan programda, her ikisinin de HDP seçmenine dair söylediklerini; “Biz hizmet verdiklerimizin etnik kimliğine bakmıyoruz”, son derece yetersiz bulmuştum. İlla da İmamoğlu açısından…

Hele de içeriden; “İstanbul’un güzel insanları… Birilerine karşıtlık, düşmanlık yapmak için değil; toplumsal kutuplaşmayı daha da derinleştirmek için değil; kin, intikam, nefret için değil; kişisel çıkar kavgaları için değil; çocuklarımızın aydınlık yarınları için kullanın oyunuzu.” diye seslenerek İmamoğlu’na destek isteyen bir Demirtaş varken…

Neyse ki, TRT’de HDP’yle ilişki konusunda sorulan hep o malum imalı soruya, duysa İbrahim’in de mutlu olacağı bir yanıt verdi İmamoğlu: “Sn. Demirtaş’ın açıklamalarını okudum, içeriği çok güzel. Kardeşlikten, barıştan, huzurdan bahsediyor. Açıklamalarının sonunda verdiği destek de güzel.”

Neyse ki, İmamoğlu, medyanın çoğunun görmezden geldiği bir mesaj ileterek aramızdan ayrılan İbrahim’i gördü ve onun için bir taziye mesajı yayınladı: “Sana söz; ayrıştıranlar değil birleştirenler kazanacak. Bu ülkenin 82 milyon vatandaşı bir ve kardeştir. İbrahim Laik’e Allah’tan rahmet, tüm yakınları ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.”

Kürt sorunu + HDP + PKK + Terör; hepsi bir diyenler… İbrahim’in ağlamaktan kızarmış gözlerine bakın ve insanlardan oy isterken sorunun o en derin, en az görünen boyutuna dair bir kez daha düşünün!