89’uncu Oscar Ödülleri gecesinde skandal yaşandı. ‘En iyi film’ önce La La Land olarak anons edildi, ardından ise ödülü Moonlight’ın kazandığı açıklandı. Gecede Oscar hatta sinema ödülleri tarihine geçecek ilginç anlar yaşandı

Oscar Ödülleri 2017: Kimmiş kimmiş?

Yıllardan beri ödül törenlerini yazarım. Sadece Oscar’ın hemen öncesinde değil, bütün belli başlı ödül törenlerinin ertesinde. Zaten yılın yarısından çoğu “ödül mevsimi” adıyla anılıyor. Haliyle insana da bıkkınlık veriyor. Gazetelerin, dergilerin sinema yazarlarının tahminlerinin ardı arkası kesilmiyor.

Ancak, bir aday daha sezonun başlangıcında garanti gözüyle bakılır hale gelirse, zamanla gerileme ihtimali de yüksek oluyor. Örneğin, Casey Affleck En İyi Erkek Oyuncu dalında yavaş yavaş geriye düşmeye başlamıştı sanki. Oyuncuların ve oyuncu birliği SAG’ın çok sevdiği Denzel Washington “Fences” ise ilerliyordu. Olmadı ama, Affleck, biraz “Manchester by the Sea”deki halini andırarak sahneye çıktığında, kendisine örnek olduğunu söylediğini Washington’ın gözleri yaşarmıştı. Ödüllü aktörün üç yaş büyük ve pek şöhretli ağabeyi gözlerinde yaşlarla kardeşine sarıldı. Ayrıca küçük Affleck’in de hakkını yememek gerek. Gus Van Sant’ın “Gerry”sinde (Matt Damon’la birlikte) oynamış, hem de iyi oynamış birinden söz ediyoruz.

“Fences”daki rolüyle gene ‘garanti’ sayılan Viola Davis ise, akıllıca bir kararla En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında aday gösterilmesinin faydasını gördü. Son dönemde gişesi yükselen “Hidden Figures/Gizli Sayılar”ın aynı daldaki adayı Oscarlı Octavia Spencer (The Help) bile onun uykusunu kaçırmadı. Viola Davis aynı zamanda çok da duygulu bir konuşma yaptı.
Baştan favori “La La Land” ise, gene son dönemde tartışılmaya başlanmıştı. Öbür filmlerin hikâyeleri daha ciddiydi, daha insaniydi, vs. Damienne Chazel’in yönettiği film ise sadece müzikaldi, ayrıca müziği de öyle aman aman bir müzik değildi, hatta çalıntıydı gibilerden yazılar çıkmaya başlamıştı orada burada. Ama filmi sevenler de ayağını sıkı basıyordu. Ne var ki, “Moonlight/Ayışığı’nın da yıldızı parlamaya başlamıştı. Zaten törenin ilk ödülü En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında’ydı. Mahershala Ali bu dalda ödül alan ilk Müslüman oyuncu oldu. Ama bu sefer “Ben Müslümanım” demedi. Ne yazık ki, moda bölümü ile Kırmızı Halı’yı başarıyla uyuyarak atlattığım için, onun ödül alışını göremedim. Sonra sabah 8 buçuğa kadar gözümüzü ayırmadan izledik.

İyi de oldu. Çünkü bu yılki, 89 uncu Oscar töreni, diğerlerine kıyasla aklı başında bir törendi. Politik olmaya politikti ama öldürücü değil. Bir defa Trump törene bulaşmadı. Hatta sunucu Jimmy Kimmel bir ara, “Hayret ediyorum, Trump’ın iki saattir sesi çıkmıyor. Acaba arasam mı? Merak ettim” gibilerden bir şey söyledi ama cevap alamadı. Ne var ki, Kimmel bunun dışında Trump’ı sık sık andı. Diğer ‘adam’ı ise, epeyce bir süredir aralarında ‘sahte’ bir kavga olan Matt Damon’dı. Fırsat bulunca birbirleriyle uğraştılar.

Trump’ın salonda fiilen bulunmayışı zaten hiç kimse tarafından unutulmamıştı. Oscar ödül sahibi (Separation) ve bu yıl da Yabancı Dilde En İyi Film adayı (The Salesman / Satıcı) Asghar Farhadi, Trump’ın yedi ülkelik yasağı nedeniyle törene ve A.B.D.’ye gelmedi. Bu daldaki diğer adaylar bu konuda ortak bir bildiri yayınladı. Farhadi’nin yerine mesajı nakleden kişi, “Ülkemin ve diğer altı ülkenin insanlarının A.B.D.’ye girmesini engelleyen insanlık dışı karar nedeniyle, onlara saygısızlık etmemek için gelmedim” dediğini duyurdu. Ödül veren Geal Garcia Bernal ise, bir Meksikalı, Güney Amerikalı, göçmen ve insan olarak Trump’ın planladığı duvarı protesto etti.

Eğlenceli şeyler de vardı. Tavandan iki kez şeker, bir keresinde de doughnut yağdı. Şehir turunda bir müze gezisine gittiklerini sanan bir otobüs dolusu halk, kendilerini Oscar salonunda bulunca hayli şaşırdı. Yaşlı bir karı-kocaya Denzel Washington nikâh tazeledi. Herkes Meryl’in elini sıktı, öptü, yanağından öptü. Ön sıradakiler, ağızları açık, hayret içinde ve ellerinden telefonları düşmeyen beklenmedik misafirlere iyi davrandı. Nedense bende, uslu köpeklere ödül veriyorlarmış gibi bir his uyandırdılar ama herhalde benim kötü niyetimdendir. Yani biraz, “Ayy! Ne şeker!” gibi. El sıkmaya ve fotoğraf çekmeye tenezzül etmeyen mavi tişörtlü ve çantalı arkadaşa saygılarımızı sunarız.

Ama en güzeli en sondaydı. Ellinci yılı şerefine en iyi filmi ilan edecek olan Warren Beatty ile Faye Dunaway hiç görmediğimiz bir olaya neden oldu. Beatty kâğıdı Dunaway’e verdi. O da “La La Land” diye ilan etti. Tam filmin üç yapımcısı teşekkür konuşması yaparken, Kimmel ve diğer görevliler koştu, özür dilediler, aslında “Moonlight’ın kazandığını söylediler. Daha sonra görevli şirket özür dilemiş. Meğer “Moonglight” yerine üzerinde “Emma Stone” “La La Land” yazan bir not vermemişler mi?
Yönetmeni mi kim aldı? Oscar tarihinde en genç yönetmen unvanını alan Damien Chazelle. Ama En İyi Film kaosu onu kızdırmış olmalı ki, gazetecilerle konuşmadı.

Ben ayrıca Türkiye’deki ekibi de kutlamak istiyorum. Aklı başında, esprisi de, bilgisi de eksik olmayan güzel bir sunumdu.