Burnunuz sonuna kadar felakete batmışken ucuna bakmak zor tabii. Tam da o durumdayız işte; Suriye, Libya, deprem, çığ, işsizlik, yoksulluk, özgürlük-adalet-demokrasi kıtlığı…

Bunlarla boğuşurken bağıra çağıra burnunuzun ucuna gelen felaketi konuşmak lüksmüş gibi duruyor; bizim köşeler battığımız sorunlarla dolarken; Independent, Guardian, New York Times gibi gazetelerin lüksü! Ama hiç değilse arası sıra, bunlar üzerinden de olsa, burnumuzun ucuna bakmakta da yarar var!

Tivitleriyle meşhur Donald, ABD’nin Trump’ı yani, 18 Ocak’ta; “Üzgünüm; paspaslarınızı ve kovalarınızı hazırlamanız lazım” diye seslendi, Ordu Mühendisler Sınıfı’na!

Ordu mühendislerini Trump’ın tivitine uğratan, iklim krizinin sıklaştırdığı fırtınaların tehdit ettiği New York’u bir felaketten korumak için, denizde 10 km uzunluğunda 120 milyar dolar maliyetli bir set oluşturma planıydı.

Çin’den sonra dünyada en çok sera gazı salınımına neden olan ülkenin patronu Trump, 2015 yılında Obama’nın imzaladığı Paris İklim Anlaşması’ndan da çekildi ve 2019’da bununla ilgili işlemlere resmen başlandığını BM’ye bildirdi.

Paris İklim Anlaşması’nı pek maliyetli bulan Trump, ordu mühendislerinin denize duvar planına da “200 milyar dolarlık dev bir Deniz Duvarı, New Yok etrafına onu fırtınalardan korumak için inşa edilecekmiş. Pahalı, aptalca ve çevre dostu olmayan bir fikir. İhtiyaç duyulduğu zaman da muhtemelen işe yaramayacak. Çok da korkunç görünüyor. Üzgünüm; paspaslarınızı ve kovalarınızı hazırlamanız gerekecek!” diye karşı çıktı.

New York’u bekleyen felaketi paspas ve kovayla savuşturmayı öneren Trump, bu ay Amerikan Meteoroloji Topluluğu’nun bilimsel dergisinde yayınlanacak olan ve Kuzey Denizi’ni 160 ve 480 km uzunluğunda iki devasa barajla kapatma önerisini duyduğunda ne diyecek? 500 milyar Avro gibi bir maliyeti olan bu projeyi de aptalca bulacağı kesin.

Zaten Helmholtz Okyanus Araştırmaları Merkezi (GEOMAR) araştırmacıları da önerilerini; “bir çözümden çok uyarı” olarak tanımlıyorlar: “Aslında böylesi bir barajın maliyeti ve sonuçları korkunç. Ancak, deniz seviyesi yükselmesine karşı bir şey yapmamanın sonuçlarının çok daha ağır olacağını hesaplıyoruz. … Baraj, iklim krizine karşı bir şeyler yapma çağrısı. Bir şey yapmazsak, bu sıra dışı baraj tek çözüm haline gelebilir.

Paris Anlaşması’nın hedeflerine ulaşılsa bile 2100 yılında deniz seviyesinin 2 metre, o hedeflere ulaşılmazsa 3 metre yükseleceği hesap ediliyor.

2030’da dünya sera gazı salınımı yarı yarıya azaltılamaz ve küresel ısınma 2 °C altında tutulamazsa; su baskınları, sıcak hava dalgaları, kıtlık ve kitlesel göçler bizi bekliyor olacak.

2020 Ocak ayı, dünya tarihinde kaydedilmiş en sıcak Ocak oldu. Son 5 ve son 10 yıl, dünyanın meteorolojik kayıtlarının tutulduğu 150 yılının en sıcak yılları oldular. Antartika’da Şubat ayı bilim insanlarının “inanılmaz, anormal” diye tanımladığı daha önce hiç görülmemiş sıcaklıklarla başladı.

Bilim insanlarına; kısası Fransa’da Brittany ve İngiltere’de Cornwall arasında, uzunu İskoçya ve Norveç arasında inşa edilecek iki devasa barajla, Baltık Denizi ile dünyanın diğer okyanuslarının bağlantısını, korkunç bir çevresel maliyetle kesmeyi düşündürten de bu: Londra, New York, Şanghay, Los Angeles gibi birçok büyük kentin önemli ölçüde dalgalar altında kalma ve 1.79 milyon km2 kadar karanın yok olma olasılığı!

Ya “paspas ve kova” diye boş yapacak ve Kuzey Denizi’ni ekosistemini ve içindeki hayatı yok eden bir tatlı su gölüne çevirecek devasa barajlara mecbur olacağız ya da artık burnumuzun ucundaki sorunlara da bakmaya başlayacağız!