Önceleri Sevgililer Günü’nü, insanın sevdiği insanlara (aile, öğretmen, eş-dost) tercihan kendi elleriyle hazırladığı Valentine kartlarını yolladığı ya da yine kendi yaptığı hediyeleri verdiği bir gün sanıyordum. Çok da hoşuma gidiyordu. Amerikan Boyd Neşriyat Bürosu’ndan çıkan ve bilimci George Washington, elma ağaçlarının gezgin koruyucusu Johnny Apleseed gibi kişileri tanımama neden olan yayınlar arasında “Akıllı Kate / Sensible Kate”e bayılırdım. Yaşlı bir çiftin yanına verilmiş kızıl saçları örgülü, çilli bir kızcağız. Çok anlaştığı genç bir çift vardı, bir-iki de arkadaşı. Seni seven birinin elinden çıkma bir “You Are My Valentine!” kartının ne kadar değerli olduğunu böylece anlamıştık. Ben de o sıralar Kate ile yaşıttım herhalde, en fazla 11-12.


Herhalde bunun içindir ki, yıllarla birlikte St. Valentine gününün aldığı yeni şekli bir türlü hazmedememiştim. Doğrusu bu yıl da bir şey yazmaya niyetim yoktu. Sonra Cumhuriyet Pazar’da Başak Bıçak’ın yazısını gördüm: “Sadece Aşıklar Hayatta Kalır”. Aslında tek bir film seçmemiş ama içlerinden birinin adı başlık olmuş. Doğrusu benim de içlerinde en sevdiğim üç filmden biridir. Dünyanın birbirinden çok uzak iki yerinde yaşayan iki vampirin, Adam and Eve’in asırlara varan aşkının hikâyesini anlatır.

SIRADAN AMA SIRADIŞI

Jim Jarmusch meslek hayatının başlangıcından beri bize çok sıradan ama aynı zamanda sıradışı karakterlerin hikâyelerini anlatır. Gerçi “Limits of Control/Kontrol Limitleri”nden dört yıl aradan sonra sinemaya nefis bir vampir aşkı filmiyle dönen birinden söz ediyoruz ama, sonuçta “Only Lovers Left Alive / Sadece Aşıklar Hayatta Kalır”ın baş karakterleri Adam ve Eve de (yani, Adem ile Havva) sonuçta olağan vampirler. Jarmusch 2013 yapımı unutulmaz filminin ardından da sıradan insanların âlemini yansıtan ve onun eski filmlerinin tadını taşıyan bir film (“Paterson”) yaptı. Onu da, şimdilik son filmi, gelmiş geçmiş en zengin zombi kast’ına sahip “The Dead Don’t Die / Ölüler Ölmez” izledi. Diğer rollerde de eski aşinalardan Bill Murray, Adam Driver, Tilda Swinton, Tom Waits var.

Sadece on iki filmle hayatımızı bu kadar zenginleştirmiş olması ne güzel! Onu ilk kez 1984 yapımı siyah/beyaz filmi “Stranger Than Paradise” ile tanımıştık. Sinema Günleri dönemiydi sanırım. İlk filmi olduğu söyleniyordu, nitekim Cannes Film Festivali’nde ilk filmlere verilen Altın Kamera ödülünü almıştı. Sonradan, film okulundan çıktıktan sonra çektiği 16 mm.lik, Mannheim’da ödül alan “Permanent Vacation”ın varlığından haberdar olduk. 1980’de, yönetmeni henüz yirmi yedi yaşındayken çekilmişti ve onun tarzının bütün işaretlerini taşıyordu.

Genellikle en sevilen filmlerinden “Broken Flowers” (2005) da, yönetmenine göre bir tür gezi günlüğüydü. Bill Murray’ın oynadığı ihtiyar hovarda, bir oğlu olduğunu öğrenir ve onun kimliğini saptamaya çalışır. Paterson da hep aynı güzergâhta tekrarlanan ve bitmeyen bir yolculuk haliyle dikkati çeker. Ama zaten Jarmusch yolda olmayı ve yoldaki insanları her daim kendine yakın bulmuştur.

KOLAY ŞEYLERİ SEVMİYOR

“Only Lovers Left Alive”a gelince, kahramanlarımız Adam ve Eve yüzyıllardır aşkları devam eden bir çift, biri terk edilmişe benzeyen Detroit’te yaşıyor, biri hâlâ rüyalı olan Tanca’da. Münzevi müzisyen Adam (Tom Hiddleston), başta hayranları olmak üzere bütün insanlardan kaçar. Eve ise (Tilda Swinton), bambaşka bir dünyanın, farklı bir kültürün merkezi olan Tanca’da yaşar. Taktıkları kafatasları onları birbirine bağlar. Adam’ın kolye olarak taktığı minicik bir kafatası var, Eve’inki ise bilezik. Biri siyah, biri beyaz. Ezelden ebede uzanan bir aşkın iki simgesi... John Hurt ise, Anti Statford’cu Jarmusch’un gönlüne yakın bir karakteri, Christopher Marlowe’u oynar. Kendi de aynı görüştedir zaten. Shakespeare’in eserlerini Marlowe’un yazdığını düşünür.

Jim Jarmusch 1980’den beri kameranın arkasında, toplam film sayısı ise 12. Kolay şeyleri sevmeyen adamdır. Ona göre film yapmak, daha sonra kurgu odasında film haline getireceğin malzemeyi toplamak demek. Zekâ, içgüdü ve duyguların katkısıyla... Bir de oyuncuların, elbette. Kendisini seviyoruz, hep sevdik.