Dr. Che Guevara, Bolivya’da kendilerini yakalayan Albay’a, biraz önce infaz edilerek yere uzatılan gerilla arkadaşlarını göstererek şöyle konuşur: “Bu çocuklar, Küba’da istedikleri her şeye sahiptiler. Yine de ölmek için geldiler.’’ Dr. Che Guevara’yı, Bolivyalı bir asker olan Çavuş Mario Teran otomatik bir silahla tarayarak öldürür.

Che’nin ölümünden 40 yıl sonra, Bolivya’da, Santa Cruz’da, Küba Devleti bir hastane kurar, Dr. Che’nin anısına. O hastanenin göz polikliniğinde Che’yi vuran Çavuş Mario Teran göz ameliyatı olur. Doktorlar da Kübalıdır. Artık yaşlanmış ve görme yeteneğini kaybetmiş olan Çavuş Teran, ameliyatla birlikte tekrar sağlığına kavuşur, görmeye başlar. Dr. Che Guevara 40 yıl sonra “karanlığı” yine yenmiştir işte.

Che’den yaklaşık 50 yıl sonra, Haziran 2013’te, hukuksuzluk ve keyfiliğin kök saldığı Türkiye’de İstanbul’daki Gezi Parkı direnişi başlar ve çok kısa sürede ülke geneline yayılan isyana, Gezi-Haziran İsyanı’na dönüşür. Bu süreçte, orantısız bir şiddete karşı direnirken, yaralanan insanlara, sokaklarda kurulan revirlerde gönüllü sağlıkçılar tıbbi müdahaleler yapacaktır. Zaman içinde de bu sağlıkçılar yargılanacak ve insan hayatı kurtardıkları için cezaya çarptırılacaktır. Gezi doktorlarına dair şu saptama önemlidir; ‘’...piyasalaşan sağlık sisteminde bütünüyle bireyselleşmeye, rekabete sıkışan hekim hayatı da sokakta karşılıksız dayanışma ve paylaşımın bir parçası olarak da kendi içinde bir değişim yaşadı...’’.

İşte o değişim Kobane’de yürütülen gönüllü sağlık çalışmalarıyla devam etti ve bizler, yani barış doktorları, barış hemşireleri, barış teknikerleri ve toplamda BARIŞ SAĞLIKÇILARI olarak; bu mirasın üstünde şekillenen ve devam eden değişimi yaşayan, içselleştiren bireyler ve kurumlar olarak, halkın içinde ama halka rağmen değil, halkın sağlıkçıları olarak var olmaya, duruş sergilemeye çalışıyoruz. Bu nedenle de “ölüme karşı yaşam” ve “siyaha karşı beyaz duruş” sloganlarıyla, mahallede, sokakta, meydanlardayız.

• • •

Barış İçin Beyaz Forum Deklarasyonu.

Ben sadece giriş kısmını alabildim.

Dr. Ceyhun Atuf Kansu’nun Bir Köy Hekiminin Akşamı şiirinden “Çalıştım diyorsun kendi kendine/Çalıştım işimi sevdim işim güzel/Her şeyden önce yaşatmak istiyorum/Yaşatmak yaşamak kadar güzel” dizeleriyle başlıyor…

Tamamı, savaş ve sağlık konusunda kapsamlı ve ayrıntılı bir halk sağlığı dersi gibi.

• • •

Diyarbakırlı sağlıkçılar 24 Aralık’tan bu yana Büyükşehir Belediyesi’nin önündeler.

Çadırlarının valilikçe yasaklanması, kötü hava koşulları, sert kış şartlarına rağmen nöbete devam ediyorlar.

Her gün saat 12.00-18.30 arası forum düzenliyor…

Bir yandan savaşın sağlık üzerindeki yıkıcı etkilerini anlatıp…

Bir yandan da savaş suçlarını teşhir ediyorlar.

Ablukanın ve savaşın devam ettiği Sur İlçesi’ne girmek için ısrarla girişimlerde bulunuyorlar.

Etkinliklerini Facebook’ta “Barış için beyaz forum” sayfasından, Twitter’da “#barışiçinbeyazforum” tagi üzerinden, Periscop’ta @reziqam kişisi üzerinden paylaşıyorlar.

• • •

Hafta sonu Adana’da da tıp öğrencileri Kürt illerinde devam eden sokağa çıkma yasaklarını ve bölgede yaşayan halkın sağlık hakkının gasp edilmesini protesto etmek için eylemdeydiler.

Ellerinde beyaz bayraklar ve üzerlerinde sokağa çıkma yasağı uygulanan ilçelerin isimlerinin bulunduğu tişörtlerle tıp fakültesi hastanesine yürümeleri emniyet güçlerince sakıncalı bulundu!

İki gün boyunca Adana Tabip Odası’nda barış nöbeti tuttular.

Sağlıkçılar bugün de İstanbul’da barış çadırı kuruyorlar.

Bir arada barış içinde yaşama hakkını savunmak için…

Her gün öğle saatlerinde beyaz bayraklarıyla Çapa’nın bahçesinde olacaklar.

Sağlıkçılar barışı ve yaşamı savunuyorlar.

Herkesi davet ediyorlar.

saglikcilar-yasami-ve-barisi-savunuyor-103328-1.