Kadın voleybolcular Çin’i 3-0 yenince; “Benim neye sevineceğimi İslam belirler, inancıma ters bir şeye sevinmem” diyen İ. Şenocak, milliler İtalya’ya 3-1 yenilince sevindi mi bilmiyorum. Ülkeyi temsil eden milli sporcuların elde ettikleri sonuçlara sevinmek veya üzülmek bizi “toplum” yapan şeylerden biridir, bunu biliyorum.

Cumhuriyet”in gerçekleştirmeye çalıştıklarının başında “tasada, kıvançta ve sevinçte ortaklaşan” bir insan topluluğu, bir ulus, bir toplum yaratmak da vardı. İslamcılar, on yıllardır cumhuriyeti, “milletin değerlerine” karşı çıkarak “toplum” olmamızı engellemekle suçladılar.

Necmi Erdoğan, “Türkiye bir toplum mu?” sorusuna yanıt ararken; “Toplum basitçe ‘bir arada duran’ veya aynı topraklarda yaşamak ‘zorunda kalan’ insanlar topluluğunun adı değil de, bir dizi insani kurucu bağ ile birbirine bağlanmış olan insanların varoluş biçimi demek ise, ‘Türkiye toplumu’ denen şeyin tutunumunu sağlayan böyle ‘pozitif’ normlar var mı?” diye de sormuştu.

Aldıkları sonuçlar bir yana, kadın voleybolcularımız ve onlara tepki gösteren Şenocakgiller tam da bu soruların yeniden sorulmasına ve bu sorulara dair yanıtın netleşmesine katkı sağladılar.

“İslam’ın kızı! Sen oyun alanlarının değil, imanın, iffetin, ahlakın, hayanın, edebin sultanısın; sen ‘burnunu göstermekten utanan’ anaların evladısın. Ekranlara ve sakallı ağabeylerinin popüler kültürün kurbanlarına ‘sultan’ demesine aldanmayasın! Umudumuz da duamız da sensin!” diyen ve bunu da kendi “ifade özgürlüğü” olarak savunan Şenocak yalnız değil!

Onun bu tivitine karşı yükselen tepkileri, bu memleketin geleceği ve yaşam tarzlarının garantisi konusunda iyimserlik vesilesi sayanların yaklaşımında bir haklılık payı görebiliriz. Ama bir rehavet gerekçesi değil!

Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Derneği Başkanı, bu alandaki araştırmalarıyla öne çıkan sosyologlardan Prof. Dr. Yıldız Ecevit de tepkilerin büyüklüğüne işaret edip; “Ben AKP iktidarın başından beri, son birkaç yıla kadar iyimserdim. Son yıllarda da kadın hareketinin direnci, mücadelesi bu iyimserliğimi besledi. Ancak, başta eğitim olmak üzere cumhuriyetin o kadar çok kurumunu hedef aldılar ve dönüştürdüler ki endişelenmemek elde değil. Laiklik konusundaki duyarlılıkta en küçük bir gevşemeye yer olamaz”, diyor.

Evet, Şenocak’a tepki çığ gibiydi; ancak onun yalnız olmadığı belirterek, sözlerini “Müslüman’ın duygularına tercümanlık” olarak görenler de var. Ve sözlerinin içeriğine tümüyle katılıp zamanlamasını yanlış bulanlar… “İhsan şenocak sevdiğimiz saydığımız bir hocamızdır. Ama Reisin tebriğinden hemen sonra bu eleştiriyi yapması bi aymazlıktır. Bu kızlar ilk defamı maç yapıyorlar, ilk defamı turnuvaya katılıyorlar, Reisimi beklemiş.”

Müslüman kızlara hitap” ve ifade özgürlüğü olarak sunan Şenocak’ın Cüneyt Özdemir’e anlattığı “İslamiyet hayatın her alanına hâkimdir. Ya hep ya hiç” yaklaşımının sonuçları dünyanın deneyimiyle sabit!

Bu anlayışın iktidara gelip devleti ele geçirdiğinde neler olduğu ortada. İşte Erdoğan’ın “Türkiye’nin, Taliban’ın inancıyla ters bir yanı yok” dediği Afganistan! Ülkenin ünlü komedyeni Nazar Muhammed, Taliban tarafından gözaltına alındığı aracın içinde tokatlandıktan sonra, bir ağaca bağlanıp boğazı kesilerek katledildi.

Olimpiyat oyunları ve kadın voleybolcularımız sayesinde bir kez daha gördük ki, “toplum” olmamız önündeki en büyük engellerden biri kadınları “burnunu göstermekten utanan” bir yere hapsetmek isteyen yobazlık.

Bir kez daha gördük ki, laiklik olmadan ve içselleştirilmeden asla “toplum” da olamayacağız.