İstanbul Film Festivali’ni hepimiz seviyoruz. Kültür sanat alanında içi kuruyan şehrimize adeta bir pınar. Uluslararası saygınlık taşıyan bir festival organize etmenin ne kadar güç olduğunu da biliyoruz. Kaldı ki festival bu sene bin bir emekle sponsorsuz düzenlendi. Bunların dışında dikkat çekmek istediğim başka bir husus var. Bildiğiniz üzere filmlerin sonunda ‘No Animals Were Harmed’ yani […]

Sinemamızda hayvan istismarı

İstanbul Film Festivali’ni hepimiz seviyoruz. Kültür sanat alanında içi kuruyan şehrimize adeta bir pınar. Uluslararası saygınlık taşıyan bir festival organize etmenin ne kadar güç olduğunu da biliyoruz.

Kaldı ki festival bu sene bin bir emekle sponsorsuz düzenlendi. Bunların dışında dikkat çekmek istediğim başka bir husus var. Bildiğiniz üzere filmlerin sonunda ‘No Animals Were Harmed’ yani ‘Hiçbir Hayvan Zarar Görmemiştir’ kredisinin yazması gerekli, ancak Türkiye’de filmler bunu jeneriğe kafalarına göre eklemeyebiliyor veya eklese bile inandırıcılık taşımıyor çünkü kanıtı yok, çünkü denetleyeni yok. Hem sinema yazarı hem de Hayvan Hakları Federasyonu/HAYTAP’ta Filmlerdeki Hayvanları Denetleme Direktörü olarak çok film izliyorum, Türkiye’de çekilmiş sinema örneklerini ise eksiksiz takip etmeye çalışıyorum. Ve özellikle yerli festival filmlerinde yani göreceli olarak düşük bütçeyle çekilen ve festivallerde gösterime giren, yarışmalara katılan filmlerdeki hayvan kullanımını izlediğimde gözlerime inanamadığım şeylerle karşılaşmaya devam ediyorum.

Hatırlarsınız geçen sene İstanbul Film Festivali’nde yarışan ve en iyi film ödülü verilen Borç isimli filmde kullanılan kargalardan birine rolünü yapabilsin diye sakinleştirici/uyuşturucu iğneler yapılmıştı. Ve karga (otopsisi yapılmadığı için ölüm sebebinden emin olamayız) filmin çekim sürecinde hayatını kaybetmişti. İstanbul Film Festivali Başkanı Kerem Ayan ile şahsen ve HAYTAP aracılığıyla dikkate değer bir açıklama yapılması konusunda iletişime geçmiş, durumun kabullenilmesini ve filmin jeneriğine bir not eklenmesini istemiştik. Hiçbir cevap alamadık. Bu sene yani 38. İstanbul Film Festivali’nde hem Ulusal ve Uluslararası Yarışma bölümlerinde, hem de Seyfi Teoman İlk Film Ödülü için yarışan Nebula filmini izledim. Hemen ardından da filmin genç yönetmeni Tarık Aktaş ile biraz sohbet ettik. Oldukça uzun bir sahnede yerde hareketsizce yatan at ile ilgili ve bu sahnenin nasıl çekildiğiyle ilgili sorular sordum kendisine. Tahminlerim doğru çıktı ve bu sahne için ata uyuşturucu iğne yapıldığını öğrendim. Bir hayvanı filmde kullanmak için bu şekilde uyuşturamazsınız. Hele ki konusu itibarıyla insan, doğa ve canlı arasında sözü olan bir filmde bunun gerçekleşmiş olması dev etik bir hatadır. Daha da önemlisi, bu kadar ilerlemiş olan film teknolojisine rağmen filmlerde hayvanların uyuşturulması, tehlikeli sahnelerde kullanılması ve sanat filmlerinde ifade aracı olarak düşüncesizce kullanılması kabul edilemez bir durumdur. Her şey sanat için değildir, olmamalıdır.

Gelin birlikte çözelim

Şöyle bir teklifim var; örneğin Borç filmi Antalya Film Forum çıkışlı, Nebula da Köprüde Buluşmalar Film Geliştirme Atölyesi çıkışlı. Yönetmenler madem ısrarla dünya standartlarındaki hayvan haklarını görmezden geliyorlar, filmlerin ilk doğmaya başladığı bu ve benzeri platformlarda sinemada hayvan kullanımı konusunda bilgi sahibi bir danışman bulundurulsun. Bu sayede bu yanlışların önü henüz kağıt üzerinde kesilsin. Veya bu aşama geçtiyse filmlerin çekim esnasında hayvanların kullanıldığı sahneleri denetleyecek güvenilir bir çözüm olarak HAYTAP zaten gönüllü oldu. Örneğin dünyada ‘No Animals Were Harmed’ kredisi veren American Humane Association (AHA) kurduğu monitör sistemi sayesinde, seyirciye filmde izlediği hayvanların haklarının korunduğuna ve sağlığına dair güven veriyor.

HAYTAP bu görevi üstlendi ve şu ana kadar pek çok filmde hayvanların olduğu sahneleri denetledi ve filmlere ‘Hiçbir Hayvan Zarar Görmemiştir’ kredisi verdi. Yapımcılar, yönetmenler bu monitör sistemine rahatlıkla başvurabilir ve destek alabilir. Gelin bu kritik yanlışı beraber çözelim. Bu sistem Türkiye’de oturmaz demeyin, evet belki bugün oturmaz ama bundan 10 sene sonra sinema sektöründe işleyen bir hayvan hakları sistemine birlikte dönüştürebiliriz.