Benzerlerine fazlasıyla tanık olduğumuz dolambaçlı yollarla, hukuku eğip bükerek, kamuoyunun anlamayacağı, dikkatinden kaçırabileceği yöntemlerle Sinpaş projesi bir şekilde tamamlattırılmak isteniyor.

Sinpaş’ın ruhsatı niye iptal edilmedi
Fotoğraf: BirGün

Sinpaş GYO’nun, Marmaris’te inşa ettiği Kızılbük projesi her yönüyle ibretlik bir vaka. Borsadaki tartışmalı halka arzla başlayıp doğal bir koruma alanının tahribatına uzanan süreç, çevre ve kent başta olmak üzere, anayasal olanlar da dahil, pek çok hakkın katledildiği bir seri cinayet gibi. Dolayısıyla o çirkin otele baktıkça sadece çevresel bir yıkımı değil, aynı zamanda toplumsal bir yıkımı da görüyoruz. Ama buna rağmen tüm yetkili kurumlar Sinpaş’ın başlattığı tahribatı tamamlaması için ellerinden geleni yapıyorlar. Üstelik mahkemenin tahribatı hukuken tespit etmesine rağmen.

Bu çabanın son örneği, inşaatın yapı ruhsatları konusunda yaşanıyor. Belediye de mahkeme de yasayı kendine göre yorumlayıp kamu çıkarını aleni bir şekilde özel çıkara kurban ediyor. Nasıl mı?

Muğla Çevre Platformu (MUÇEP), çevre gönüllüleri ve Marmaris Kent Konseyi üyeleri uzun süredir Sinpaş’a karşı hukuksal mücadele yürütüyor. Temel dayanakları, koruma altındaki milli Park alanının tahrip edildiği ve projenin niteliği itibarıyla Muğla Valiliği’nin verdiği “ÇED gerekli değildir” kararının doğru olmadığıydı. Nitekim mahkemenin atadığı bilirkişi heyeti, davacıların iddialarının büyük bölümünün doğru olduğunu tespit etti. Ağustos ayında da Muğla İdare Mahkemesi, valiliğin verdiği ÇED kararını iptal etti.

Peki, sonrasında ne olması gerekiyordu, gerçekte ne oldu?

Mahkeme kararı ile beraber iptal edilen “ÇED gerekli değildir” kararına bağlı işlemlerin tamamının derhal durdurulup iptal edilmesi bekleniyordu. Sinpaş da yeni ÇED başvurusu yaptığını Borsa İstanbul’a bildirdi. Marmaris Belediyesi ise inşaat alanına giderek bir zabıt tutup, mahkeme kararı gereği inşaat faaliyetlerini durdurduğunu açıkladı. Kamuoyunda da tepki çeken projeye dair buraya kadar yargı kararının gereği yerine getirildi. Lakin benzerlerine fazlasıyla tanık olduğumuz dolambaçlı yollarla, hukuku eğip bükerek, kamuoyunun anlamayacağı, dikkatinden kaçırabileceği yöntemlerle Sinpaş projesi de bir şekilde tamamlattırılmak isteniyor.

sinpas-in-ruhsati-niye-iptal-edilmedi-1073776-1.

MAHKEME DE BELEDİYE DE ISLIK ÇALIYOR

MUÇEP avukatları, ÇED kararının iptali sonrasında 15 Ağustos’ta Muğla 3. İdare Mahkemesi’ne “belediyenin verdiği yapı ruhsatlarının iptal edilmesi” talebiyle başvurdu. Mahkemenin başvuruya dair verdiği ara karara bakalım önce:

“ÇED gerekli değildir kararı iptal edildiğinden, ÇED gerekli değildir kararına dayanak yapılarak verilen ruhsatların iptal edilip edilmediğinin, inşaat faaliyetlerinin durdurulup durdurulmadığının bildirilmesine…”

Mahkeme, belediyeye “Yaptığın işlemleri, kararını bana bildir” diyor. Devamında yürütmeyi durdurma konusunda karar verebilmek için sunduğu, garip cümlelerden oluşan şu gerekçeyi ise hukukçuların yorumuna bırakalım:

“Olayın niteliğine ve davanın durumuna göre yürütmenin durdurulması isteminin, ara kararı gereği yerine getirildikten ya da ara kararına cevap verme süresinin geçmesinden sonra incelenmesine, ara karar gereğinin süresi içinde yerine getirilmesinin mecburi olduğunun ve süresi içinde yerine getirilmediği taktirde bu durumun ilgililerinin idari, cezai ve hukuki sorumluluğunun doğurabileceği hususunun davalı idareye duyurulmasına…”

Yani mahkeme, yapı ruhsatlarının yürütmesi konusunda karar vermek için topu belediyeye atıyor. Belediye ne yapıyor?

26 Eylül günü sunduğu dilekçe ile “ÇED gerekli değildir” kararının iptal edilmesi üzerine inşaat faaliyetinin durdurulduğu ama yapı ruhsatlarının iptal edilmediğini bildiriyor. Belediyenin dilekçesinde “Neden ruhsatlar iptal edilmedi?” sorusunun yanıtı yer almıyor. Bu sorunun yanıtını, Marmaris Belediye Meclisi’ne sunulan bir soru önergesine verilen yanıtta buluyoruz. O yanıt da şöyle:

“Yapı ruhsatı inşaat faaliyetine başlanacak herhangi bir yapıya düzenlenecek izin belgesi iken, ÇED ise yapılacak inşaat faaliyetinin çevre üzerindeki etkisinin belirlenip izlenmesi ve kontrol edilmesidir. Yapı ruhsatı aşamasında, belirlenen projelerde ÇED raporunun aranması yasal bir zorunluluk olmakla birlikte, ÇED raporunun başkanlığımıza sunulmasından sonra düzenlenen yapı ruhsatlarının, ÇED raporunun mahkeme kararı ile iptal edilmesinin akabinde hükümsüz duruma geleceğine ilişkin herhangi bir yasal düzenleme bulunmamaktadır.”

Hem mahkemenin ara kararını hem de belediyenin gerekçesini neresinden tutsanız elinizde kalıyor aslında. Belediyeye bu açıklaması üzerinden bazı sorular soralım:

ÇED kararı gereken inşaat faaliyetlerinde yapı ruhsatının verilip verilmemesinin de bu karara bağlı olduğunu belediye de söylüyor. Öyleyse ÇED kararı yargı eliyle ortadan kaldırılmışken, hukuken geçersiz bir ÇED’e dayanılarak düzenlenmiş idari işlemler de geçersiz olmaz mı?

Sinpaş, mahkeme kararına uyup yeni bir ÇED tanıtım dosyası hazırlayarak başvuru yaptığını açıkladı. Bu durumda çevreye verebileceği zararlar tespit edilmeden, buna dair düzenlemeler, tedbirler alınmadan başlanmış bir inşaat için verilmiş ruhsatlar ile ÇED istenilen yeni durumdaki ruhsatlar aynı olur mu?

Belediye, açıklamasında “ÇED raporunun başkanlığımıza sunulmasından sonra düzenlenen yapı ruhsatları…” diye bir cümle kullanmış. Oysa 29 Temmuz 2022 günü Resmi Gazete’de yayımlanan ÇED Yönetmeliği’nin Genel Hükümler bölümünün 6. maddesinin 3. fıkrasında şöyle deniliyor:

“Bu Yönetmeliğe tabi projeler için ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu’ kararı veya ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir’ kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili teşvik, onay, izin, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez, proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez. Ancak bu durum söz konusu teşvik, onay, izin ve ruhsat süreçlerine başvurulmasına engel teşkil etmez.”

Yani belediyenin dediği gibi ÇED ile alakalı karar verilmeden yapı ruhsatı izinleri resmen verilemiyor. Fakat gayet anlaşılır şekilde yazıldığı gibi ruhsat başvurusu ve süreci ÇED kararı çıkmadan da başlayabiliyor. Belediye bu açık hükmü nasıl olur da “başkanlığımıza ÇED dosyası geldiği anda ruhsat izni verilir” şeklinde yorumluyor?

Belediye “ÇED kararı iptal edilirse, ruhsatın da iptal edileceğine dair herhangi bir hüküm yok” diyor. Bu durumda iptal edilmesinin karşısında da bir hüküm yok demek değil mi? Belediye niye kamu yararı yerine şirketin yararına gözeten bir idari tasarrufta bulunuyor? Üstelik mahkeme bile belediyeye “ruhsatı iptal ettiysen bana bildir” diyor ki, ona göre belki de kararını değiştirecek.

Her şey bir yana, sadece son sorudaki durum bile tepeden aşağıya kamu kurumlarının, görevlilerinin kamusal çıkar/özel çıkar arasında nasıl tercih yaptıklarını özetliyor. Sinpaş meselesinde de şimdiye kadar, “Bizim değil bakanlığın kararı… yargı böyle uygun gördü… izinler bizden önce verilmiş” türü bahanelere sığınan belediyenin eline hukuki bir fırsat geçmişti; o da tuttu, bunu Sinpaş lehine kullandı. İşin özeti budur.