15 Ağustos’ta Afganistan İçişleri Bakanlığı, Taliban’ın başkent Kabil’e her yönden girmeye başladığını açıkladı.

Tüm Afgan halkı kâbusları olan Taliban yönetimine terk edildi.

Eşit koşullarda, toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılıktan ve erkek şiddetinden uzakta bir yaşam kurma hedefinde olan bireyler olarak Afganistan’ı İslam Emirliği’ne çeviren Taliban’ın yeniden yönetimde olmasının özellikle Afgan kadınları, kız çocukları ve LGBTİ+’lar için ne anlama geldiğini çok iyi biliyoruz.

Taliban’ın inançta ortaklaşacak ve tanınacak bir yönetim değil, kadın ve insan hakları düşmanı bir suç örgütü olduğunu da çok iyi biliyoruz.

Şeriat ile yönetilmeye ve şeriatın iktidara gelme çabasına karşıyız. Toplumların özgürlük, eşitlik ve barış içinde yaşamaları için laikliğin vazgeçilmez önemde olduğunu biliyoruz, o sebeple Taliban zihniyeti ile mücadele etmemiz gerektiğinin de bilincindeyiz.

Çünkü bırakın kadınların karar mekanizmalarında ve yönetimlerde yer almasını, Taliban rejiminde kadınlar okumayacak, kız çocukları 13 yaşından itibaren devletin kontrolünde olacak, kadınlar ücretli çalışmayla ilgili sert kısıtlamalara maruz kalacak, çocuklar küçük yaşta zorla evlendirilecek, kadınlar tek başına yolculuk yapamayacak, yüksek sesle gülmeyecek, bağırmayacak, 12 sınıftan itibaren erkek öğrencilerle birlikte kadın öğretmenler olmayacak ve kadınlar burka giyecek. Mesele sadece burka değil, yakın gelecekte maruz kalınacak çok daha ağır koşullardan bahsediyoruz.

Tablo böyleyken ve fakat bazı devletler değişen ulusal çıkarlarına göre davranıp Taliban’ın zihniyetini makbul ilan ederken, dünyanın dört bir yanından aktivistler ise Kabil ve çevresinde sıkışıp kalan kadınlar, kız çocukları ve LGBTİ+’lar için çabalamakta.

Peki, herkes bu çabada mı? Ne yazık ki hayır. Örneğin bu topraklarda ‘Taliban çok değişti’ deneceği, Taliban zihniyetinin övüleceği hiç aklınıza gelir miydi? Şaşırmayı özlediğimiz tuhaf zamanlardan geçiyoruz ya, işte bu da oldu.

TALİBAN'A ÖVGÜ DERNEĞİ

‘Taliban’ın inancıyla ters yanımız yok’ diyen Cumhurbaşkanı’nın beyanı ertesi Cumhuriyet Kadınları Derneği’nden de bir açıklama geldi.

15 Şubat 1997’de gerçekleştirilen ‘Şeriata Karşı Kadın Yürüyüşü’nden hız alarak kurulan Cumhuriyet Kadınları Derneği, 21 Ağustos 2021’de Taliban’ı selamladı. Dernek Afganistan’da ileriki süreçlerde Taliban’ın demokrasi, insan hakları ve kadın hakları konusunda saygılı bir yönetim biçimini benimseyeceğine inandığını açıkladı. “Şeriatla yönetilecek bile olsa, Afgan halkı laikliğe dünden daha yakındır” gibi tarihe geçecek karanlık bir cümle kurabilen, Taliban’ı Afganistan için meşru bir seçenek olarak görebilen, Taliban’dan çağdaşlaşma, kadın-erkek eşitliği geleceğini iddia edebilen dernek, akıllara ziyan güzellemeleri ile canavarı beslemiş ve şeriat ile yönetilmeye karşı tarafını net bir şekilde belirlemiş oldu. Tabii bundan sonra kadınların, kız çocuklarının ve LGBTİ +’ların maruz kalacağı hak ihlalleri için de pay sahibi olacaklarını da…

Çünkü ortada su götürmez bir gerçek var. Tüm İslamcı örgütler kadınlar, kız çocukları ve LGBTİ +’lar için aynı hayatı tahayyül ediyor ve de maalesef hayata geçiriyor.

BBC’nin haberine göre, Taliban’ın Şeriat Yasası eşcinselliği kesinlikle yasaklıyor ve ölümle cezalandırılıyor. Geçtiğimiz günlerde Afganistanlı yönetmen Sahraa Karimi Taliban’a karşı dayanışma çağrısında bulunarak: “Dünya bize sırtını dönmemeli. Afgan kadınlarının, çocuklarının, sanatçılarının ve sinemacılarının sesi olmanıza, yardımınıza ihtiyacımız var.” dedi.

Acıdır ki, kadınlar, kız çocukları ve lgbti+lar bir hafta içinde hayatlarının gözlerinin önünden kaybolmasını izliyor ve “Bizim için bir gelecek yok” diyorlar.

Bu tüyler ürperten duruma sessiz kalmayan Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) , Taliban’ın Afganistan’da yönetimi ele geçirmesi üzerine kaygılarını anlatan basın açıklaması yayımladı. ABD’den Kanada’ya, Hindistan’dan İran’a, Brezilya’dan Almanya’ya, Türkiye’den Afganistan’a 300’u aşkın feminist, aktivist ve gazetecinin katıldığı acil dayanışma toplantısı gerçekleştirdi. Bu toplantıdan çıkan mesaj, “Taliban’ı tanımıyoruz, tanıyanı da tanımıyoruz” oldu. Platformun 18 Ağustos günü yayınladığı “Afganistan’ın Taliban yönetimine terk edilmesini, Taliban yöntemleri kadar acımasız buluyoruz!” başlıklı basın açıklamasından* sonra Cumhuriyet Kadınları Derneği’nden Taliban’ı tanıdıklarını ve selamladıklarını ifade ettikleri, EŞİK’i kınayan ve de hedefe alan açıklama geldi.

Bununla da bitmedi EŞİK, Ulusal Kanal ve Aydınlık gazetesi tarafından hala daha süren saldırılara ve iftiralara maruz kalıyor.

Tüm bu olanlara tanıklık ederken belki de bininci kez Mahir Çayan ne kadar haklıymış Aynılar aynı yere, ayrılar ayrı yere derken diyor insan.

Ezcümle, saldıranlar beyhude uğraşa dursun, EŞİK tüm kadınları böl - yönet politikalarına inat emperyal güçler arasında seçim yapma mecburiyeti hissetmeden, kendi çıkarları için dünyayı cehenneme çeviren emperyal güçlerin hepsine birden karşı çıkmaya, özgürlük, eşitlik ve laiklik mücadelesine katılım için çağırmaya devam ediyor.

Afganistan bu günlerde bir geçiş sürecinde, bu sürecin nasıl ve ne yönde ilerleyeceği en çok kadınların, kız çocuklarının ve LGBTİ +’ların hayatlarını etkileyecek. Dünyanın dört bir yanından yaratıcı, etkin ve etkili mücadelelerin ortaya çıkması gerekiyor. Çünkü kadınların, kız çocuklarının ve LGBTİ +’ların hayatlarının Taliban’a teslim edilmesi adeta soluksuz kalmak gibi.

*https://esikplatform.net/afganistanin-taliban-yonetimine-terk-edilmesini-taliban-yontemleri-kadar-acimasiz-buluyoruz/