Medya güne hızlı başladı dün. Peş peşe operasyon haberleri verdiler. Önce Ekim 2014’te yaşanan Kobani olayları ile ilgili verilen 82 gözaltı emri…

Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen’in, HDP Ankara eski milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in, HDP kontenjanından RTÜK Üyesi Ali Ürküt’ün gözaltına alınışı, Altan Tan’ın Diyarbakır’daki evinden Ankara’ya götürülmek üzere gözaltına alındığına dair tweet’i…

2014’ten bu yana 6 yıl geçmiş ve şimdi gözaltılar!

Sonra, “İsimsizler Hareketi” adı altında sosyal medyada “provokatif paylaşımlar” yapan 24 kişinin gözaltına alındığı operasyon…

Gözaltına alınanlardan Temel Demirer’in eşi Sibel Özbudun, “provokatif paylaşımlar”ın ne olduğunu şöyle açıkladı: “Az önce 3. Sulh Ceza Hakimliği arama emriyle evimizi basan polisler Temel Demirel’i gözaltına aldılar. Temel’in gözaltı nedeni İsimsizler Hareketi hashtag’inde cumhurbaşkanına hakaret.

Eh, dünyada ifade özgürlüğü konusundaki namımız almış yürümüş, Özbudun söylemese de, her sosyal medya paylaşımından gözaltı haberi zaten öyle anlaşılıyor!

Ve… FETÖ’nün akademisyen yapısına operasyon, basılan “gaygubet evleri” ve 71 şüphelinin yakalandığı haberi…

Daha gün ortası olmadan bunca haber her ülkede bulunacak bir “zenginlik” değil!

Hal böyle olunca, ya da ne bileyim belki de haberin “götürüsü getirisinden çok olur” diye düşünüldüğünden, “TERBİYESİZ PELOSİ!”nin üzerinde tepinmedi kanallar. “6-8 Ekim faillerine OPERASYON”, “Sosyal medya provokatörlerine ŞOK BASKIN” benzeri bağıran manşetler atmadı gazeteler.

Oysa yenilir yutulur şey değildi Nancy Pelosi’nin söylediği. BirGün’de “Pelosi’den Trump’a: Türkiye’de değilsiniz, burası bir demokrasi” başlığıyla verilen haberi okumuşsunuzdur...

Hafta başındaki “Seçimle gitmemek” yazımda da adını anmıştım. Bu Pelosi; ABD Temsilciler Meclisi Başkanı, Demokrat ve Trump’ın “belalısı”. O yazıda da anlatmıştım; ABD ciddi ciddi Trump’ın seçimi kaybetse de gitmeyebileceğini, bir tür darbeyle Beyaz Saray’daki koltuğuna yapışabileceğini, böylesi bir durumda neler yapılması gerektiğini tartışıyor.

Trump’ın seçimle gitmeme olasılığına, “kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” kıvamında yazılarla Ergin Yıldızoğlu da epeydir değiniyor.

ABD gazetelerinden birinde okuduğum analizde, Trump’ın seçimi kaybetmesi halinde gitmemekte ayak diremesi, seçim sonuçlarına itiraz ederek mahkemeye gitmesi ve yeni başkanın yönetimi devralmasının gecikmesi durumunda Pelosi’nin geçici başkan olacağı ve vereceği ilk emrin de Trump’ın tutuklanıp Trump Tower’a kapatılması olacağı yazılıyordu!

Bunların ne kadar gerçekleşebilir olduğu bir yana, Trump’ın seçimle gitmeme olasılığının konuşulmadığı tek gün yok artık ABD’nde.

Geçen günkü basın toplantısında da bunu soran muhabirlere, “Böyle bir sorunun sorulması bile üzücü” diyen Pelosi, Trump’ın “barışçıl geçiş”i reddetmesinin sürpriz olmayacağını, çünkü geçmişinde hep dünyanın değişik yerlerindeki diktatörleri methettiğini ekledi:

Kimlere hayran olduğunu biliyoruz. Putin’e hayran, Kim Jong Un’a hayran, Türkiye’de Erdoğan’a hayran. Ancak ona hatırlatırım; Sayın Başkan, Kuzey Kore’de, Türkiye’de, Rusya’da değilsiniz – ve Suudi Arabistan’da da değilsiniz. Amerika Birleşik Devletleri’ndesiniz ve o bir demokrasi…

Şimdi kalkıp ABD’nin demokrasi olup olmadığını tartışabilirsiniz, hele de onca siyah sokak ortasında polis şiddetine kurban giderken… Türkiye’nin bütün yumurtalarını seçimde kaybetme olasılığı yüksek Trump’ın sepetine doldurmasının akılcı bir politika olup olmadığını da tartışabilirsiniz…

Ama şu tartışılmaz: “Terbiyesiz Pelosi!