Liberal yapımlar, taraftarını kolay lokma görüp artık bariz propaganda yaptıkları hissi vermeye başladı. Biraz daha entelektüel işlerle gerçekleri anlattıklarına ikna etmeliler ki eleştirdikleri yapılardan ve kişilerden farkları olabilsin

The Loudest Voice: Bu da liberal propaganda

Fikirlerine katılmadığım bir grup veya insan hakkında izlediğim dizi ve filmlerde hemen şu soruları sorarım; Adil ve dengeli davranılmış mı? Yüzeysel mi yoksa meselenin içyüzünü anlatabiliyor mu? The Loudest Voice ismi en gürültülü, en bağıran ses anlamına geliyor, buradaki ima da diziye konu edilen Fox News ve onun kurucusu, eski CEO’su Roger Ailes. Ancak yapımı bahsettiğim sorular eşliğinde izledim ve asıl bağıranın dizi olduğuna karar verdim.

HALKI İKİYE AYIRDILAR

Fox News’u kurarak, onu Amerikan sağ kanadının güç merkezi haline getiren ve 2016’da cinsel taciz iddiasıyla istifa eden (ettirilen) Roger Ailes ile ilgili bu mini dizi oldukça sansasyon yarattı. New York Times Bestseller yazarlarından, Vanity Fair muhabiri Gabriel Sherman’ın ‘The Loudest Voice In The Room’ kitabından uyarlanan dizide Roger Ailes karakterini Russel Crow canlandırmış ve büyük ihtimalle bu senenin Emmy’si onun olacaktır. Kuruluşu olan 1996’dan itibaren Cumhuriyetçileri hâlâ etkisi altına almakta olan Fox News’un Amerika’nın en çok izlenen haber kanalı haline nasıl geldiğini, bu ilerlemenin medya, siyaset ve elitler üçgeni arasında nasıl mümkün kılındığını izliyoruz. Ve gördüğümüz şey; Murdoch destekli bir medya patronunun özellikle 11 Eylül sonrası halkı bilinçli bir şekilde ikiye ayırdıktan sonra kendileri gibi düşünen yarıyı gerçeklere kapalı bir kült topluluğu haline getirmesi ve bu sayede reytinglerde patlama yaşaması, bunu da şovmen tipli sunucularıyla kaba bir milliyetçilik sunarak yapması. Yüz bin gömlek altı olsa da bizde de Fox News kanalına en benzer yapı, A Haber ve onun aymaz sunucuları.

Aslında bu diziyi pek çok yönden beğenmiş olmama rağmen olumsuz eleştireceğim. Çünkü liberal yapımlar da taraftarını kolay lokma görüp artık bariz propaganda yaptıkları hissi vermeye başladı. Biraz daha entelektüel işlerle, gerçekleri anlattıklarına ikna etmeliler ki eleştirdikleri yapılardan ve kişilerden farkları olabilsin. Dizi, başlamak için yüzlerce seçeneği olmasına rağmen ilk sahnesinde, Roger Ailes’ı yerde ölmüş olarak yatarken göstermeyi tercih etmiş. Adeta Fox nefretçilerine ‘isterseniz hemen yaylanın’ ve liberallere ‘sizin için harika bir şov hazırladık’ demek istercesine. Ardından tercih edilen ikinci sahnede ise; siyahi kadın garson masadan tabağını alırken Roger’a ‘Happy Holiday, sir’ (İyi Tatiller) diyor ve o da ‘Merry Christmas’ (Mutlu Noeller) diyerek kinayeli bir gönderme yapıyor. Uzun yıllar Ohio eyaletinde yaşamış biri olarak bu denli karikatür bir çatışmaya hiç denk gelmedim.

CİNSEL TACİZ DAVALARI

Diziyi izledikten sonra hemen Fox News’un önemli isimlerinin diziyle ilgili yazılarını ve konuşmalarını mercek altına aldım. Roger Ailes ile kol kola çalışmış Fox News’un Genel Yayın Yönetmeni John Moody ile kanalın eski yöneticilerinden olan Ken LaCorte’un diziyi dönemin şahitleri olarak değerlendirdikleri videoları izledim. İnsanın kafası oldukça karışıyor, özellikle dizide de canlandırılan John Moody’nin kendi karakterinin yer aldığı önemli toplantı sahnesini bambaşka bir şekilde anlatınca. Bu isimleri güvenilir bulduğum için vermiyorum. Ama o anların şahitlerine de kulak vermenin doğru olacağını düşündüğüm için söylüyorum.

Roger Ailes’ı öncesinde duymamış bile olsanız eminim 2016’da hakkında açılmış olan cinsel taciz davasından haberiniz vardır. Çünkü bu davadan sonra Harvey Weinstein tacizleri gündeme geldi ve mesele #MeToo direnişine dönüştü. Dördüncü bölüm işte böyle bir kulvara geçiyor. Ve Roger Ailes’ı boyutsuz, grotesk bir canavar olarak gösteren dizi ilk sahnesini Ailes, Fox çalışanı Laurie Luhn’a oral seks yaptırırken açıyor. Ve ardından Roger Ailes hayat hikâyesinin skandalla bitmesini sağlayan Fox News’un eski sunucularından Gretchen Carlson’ın Ailes’ı cinsel taciz davasına götüren hikâyesi başlıyor. Cumhuriyetçiler kadar liberal medyaya da güvenmiyorum. Sağcıların medyasında olduğu gibi liberallerin medyasında da güç odakları ve güçlerini cinsel taciz yoluyla kullanan tacizci yöneticiler vardır. O yüzden dizinin gürültülü şekilde söylediği ‘hadi Cumhuriyetçi sapıktan nefret edelim’ benim için bir şey ifade etmedi. #MeToo hareketinin su yüzüne çıkardıklarını sadece en tanınmış isimler üzerinden düşünmemek gerek. Kişisel ve profesyonel yaşamları işyerinde cinsel tacizciler tarafından zarar gören kadınlar göz önüne alındığında dizinin taciz meselesini karton diyaloglar ve sahneler üzerinden sunması iyi olmamış.

Peki, cinsel taciz davasının açılmasıyla aynı döneme denk gelen Rupert Murdoch’un Fox News denetimini iki oğluna devretmesi ve bu ikilinin Roger Ailes’ın elinden kanalı alarak üçüncü nesil Fox’u kurmuş olmaları çok ilgi çekici değil mi? Ayrıca taciz davasının geri çekilmesi için Fox’un yani oğulların sunucu Gretchen Carlson’a 20 milyon dolar ödemiş olması? Tüm bunlar üzerinde daha çok çalışılmayı gerektiren konular. Kısacası dizi Murdochlar’ı daha cesurca işlemeliydi.