* Beyefendiler, sizdeki bu kafayla koalisyona değil anca koalasyona gideriz. Herkes koala gibi oturuyor oturduğu yerde. Biraz tempo, biraz beyne kan gitsin ama.

* Partiler aklını değil, genel mantığı kullansın diyorum. Mantık, ahlak, insanlık, arkadaş buluşsanıza şu değerlerde kısa süreliğine.

* “Ya normalde şu partiye acayip kılız, bütün varlığımız onun yok olması için ama olsun, biz yine de basit ve temel insani değerlerde anlaşılabileceğini göstermek ve ülkemizi adaletsizlikten ve vakumdan kurtarmak için geçici bir süre ekipçe birbirimizi destekleyeceğiz. Sizden istediğimiz sürenin sonunda da seçim barajını indirmiş olacağız, genel seçime gideceğiz. Kimi seçerseniz seçin ama şu apaçileri bi paketleyelim” demesi lazım bunların. Onun yerine çok afedersiniz iktidar partisinden bir anayasa profesörü gibi konuşuyorlar.

* Seçim sonucuna bak. Bahçeli kazandık diyor, Demirtaş kazandık diyor, Kılıçdaroğlu da kazandık diyor. E sonra bıcırık çıkıyor “Biz kazandık vuhuu!” diyor. Hepiniz kazandınız ama böyle giderse hepinize turşu suyu.

* Demek ki politikada işler göründüğü gibi kolay olmuyormuş. Ortak değerlerde buluşmak neden zor, bunu soruyorum. Bıcırık, sen cevap verme, cezalısın. Ama diğer liderler bana bir açıklasın “Ortak değerler, yani adalet, hukuk, insan hakları, seçim barajı” gibi ufak şeyler ya. Yaşamak için çok fazla şey gerekmiyor, bunları bize verin, sonra Mersedes’e mi biniyorsunuz, altın kaplı uçağınızla mı kaçıyorsunuz, ne yaparsanız yapın. İnsanlara huzur, rahatlık verin olm.

* Bak seçimden sonra iki gün ortam nasıldı sokaklarda? İnsanlarda gerginlik azalmış, her partiden insan, insan gibi selamlaşıyordu. Deprem sonrasında da böyle tuhaf toplumsal bir durum olmuştu İstanbul’da. Herkesin korkudan kıçı atmış, birbirlerine hayretle bakıyor, normalde boğazını keseceği adama “Artçı oldu mu şimdi bi sallantı hissettim?” diye soru soruyordu…

* Ortak değer böyle bir şey işte. Herkesin istediği basit şeyler. Sokakta yürümek, durmak, oturmak, buluşmak, konuşmak, düşünmek, yazmak, söylemek, oynamak, gülmek, gülebilmek, doymak… Bu kadar mı zor? Onca yıl muhalefet profesörü olan partiler, sözüm size. Bu kadar mı zor?

* Gelin ya, yaklaşın biraz birbirinize. Hah şöyle. İlk başta selamlaşırsınız sadece. Sonra birbirinizin hal hatırını sorarsınız. Hayvan mısınız olum siz, yan yana duramıyorsunuz? Ya olacak iş değil, köpekleri, keçileri, balinaları, kedileri bile koysan iki-üç günden sonra yan yana durmayı öğreniyor. Siz ne zaman öğreneceksiniz sevgili milletvekilleri, sevgili abilerim, ablalarım. Sözüm hepinize, eğer dediklerimi onaylıyorsanız, yanınızdaki bir arkadaşını sakinleştirerek bir adım adın. Evcilleştirilmiş her vekil ülkesinin geleceği için atılmış en doğru adımdır. Yoksa vahşiliğe devam. Birbirimizi öldürelim hep birlikte. Hatta bunu siz başlatın. Meclis’te bütün partiler alsın silahlarını (ateşli silah yok) çarpışsın yiğitçe. Meclis TV de bunu canlı yayınlasın. Yüksek bütçeli bir dizi gibi kameraları filan yerleştirelim. Acun düzenlesin bu organizasyonu da. İşte o zaman tam izlenir. Sonra başlasın Hunger Games… Öldürün birbirizi, en azından stresinizi atarsınız.

* Bu iş size düşüyor. Ya birbirinizi yersiniz, ya da adam gibi uzlaşır, başınızı önünüze eğip seçmeninize de durumu anlatıp onları da ikna edersiniz. Sonrası zaten seçim. Siz de insanca bir şey yapın artık şu halka.