Yağmaya ve talana haberle karşı koymak

Bayram tatili nedeniyle siyaset temposunun düştüğü bir hafta yaşadık. Durgun dedikse de dokuz günlük tatilde bile herhangi bir Kuzey Avrupa ülkesine bir yıl yetecek siyasi malzemenin varlığının altını çizelim. Erdoğan ve Bahçeli’nin 15 Temmuz konuşmaları, Varank’ın Trabzon ziyareti, Nebati’nin ekonomi değerlendirmeleri, NATO gölgesinde F16 tartışmaları gibi başlıkları içeren uzun bir liste yazılabilir. Türkiye, gazete ve gazetecilere uzun tatillerde bile yeterli malzemeyi veriyor. Hele seçimlere bu kadar kısa süre kalınca ortalık durulmuyor. Son yapılan kamuoyu yoklamaları gösteriyor ki krizle birlikte AKP’nin kalesi olarak bilenen şehirlerde ciddi oy geçişleri yaşanıyor. Mehmet Emin Kurnaz’ın derlemesi fotoğrafın görülmesi açısından önemliydi.

YAĞMA DÜZENİ

Geçen haftanın ilk gününden son günün gazetesine kadar neredeyse her gün bir yağma ve talan haberi yaptık. Ya şehrin göbeğinde ya ormanda, ya bir koyda ya da denizin içinde. AKP ve onun ünlü müteahhit takımı ülkenin altının üstünün canına okumaya devam ediyor. Aycan Karadağ’ın Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy’un doğal SİT alanı üzerine yapmaya çalıştığı 5 yıldızlı otel haberi de İsmail Arı’nın İstanbul’un orta yerine dikilecek finans merkezinden yandaşların nasıl rant devşirdiklerine dair haberi de yağma ve talan düzenine işaret ediyor.

Yine bu hafta manşete çıkan diğer önemli bir başlık da orman yangınları oldu. Hava araçlarının yetersizliği karadan müdahalede eleman eksikliği ve yöneticilerin deneyimsizliği dışında başka bir konu daha var. Datça’da yaşanan yangının enerji trafosu kaynaklı olması. Enerjide özelleştirme ile birlikte yeterli yatırım ve denetimin olmamasının zararları orman yangınlarıyla iyice görünür oldu. Bu bölgelerin kamu arazisi olması, denetim ve bakımda yetki karmaşası önümüzdeki günlerin de tartışma başlığı olacak. Bu konuda yaptığımız haberler de oldukça ses getirdi. Üstelik tüm bunları Nurcan Gökdemir’in enerji şirketlerine verilen teşvik ve destek haberiyle birlikte okuyunca hem yıkımın boyutunu hem de nedenini anlamak mümkün.

ÜLKE SUÇ CENNETİ

Türkiye geçiş ülkesi haline geldi. Sadece insanların değil, başta uyuşturucu olmak üzere her türlü kriminal vakanın uğrak yeri, nefeslendiği, güç topladığı coğrafya hale getirildi. Dünyanın tüm suç örgütü elebaşılarının mutlaka ama mutlaka Türkiye’de çekilmiş bir fotoğrafı var. Hem de çok ünlü simalarla. Özellikle yaşanan uyuşturucu trafiği sadece suç örgütlerinin ülkeyi mesken tutması sonucunu doğurmadı. Aynı zamanda uyuşturucu kullanımının ve ona bağlı ölümlerin artmasına neden oldu. Hem Nurcan Gökdemir’in Emniyet raporlarından faydalanarak yaptığı haber, hem de Timur Soykan’ın bugün kaleme aldığı yazı meselenin ülke için geldiği noktayı gösteriyor. Bu haberlerimizle de rutin gündemin dışına çıkarak fark yarattığımızı düşünüyoruz.

yagmaya-ve-talana-haberle-karsi-koymak-1041156-1.

KYK BORCU VE MUHALEFET

Gazetemizde yıllardır en çok işlediğimiz konulardan biri hiç kuşku yok ki üniversite öğrencilerinin KYK borçları. Genç işsizlikle birlikte büyüyen ekonomik kriz meseleyi toplumsal sorun haline getirdi. Yüzbinlerce genç icra kıskacında çaresizce bekliyor. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu olaya gazetelerde haber olması dışında bir boyut kazandırdı. Gençlere seslenerek, “Borçlarınızı ödemeyin, iktidara geliyoruz ve faizleri sileceğiz” dedi. Bu çıkıştan sonra bugüne kadar durumu sessizce izleyen AKP kabinesi harekete geçti. Bugün yapılacak kabine toplantısında muhtemelen bu konu gündeme gelecek. KYK borçları Kılıçdaroğlu’nun bu çıkışı ve sonrasındaki tartışmayla önümüzdeki haftanın en çok konuşulacak başlıklarından biri olmaya aday.

Bizim için geçen haftanın en iyi haberlerinden biri hiç kuşku yok ki iki deneyimli gazeteci Sibel Bahçetepe ve Kayhan Ayhan'ın aramıza katılması oldu. Mutlu olduk, hoş geldiniz. Tam bunun keyfini sürecekken yazarımız Bahadır Özgür ve çalışma arkadaşlarımız Umut Serdaroğlu ile Umut Can Fırtına Covid’e yakalandı. Hayat bu... “Hoş geldiniz” ve “Geçmiş olsun” aynı haftaya denk geldi.