Bahçeli ilginç bir kişilik. Birbirine tezat gibi görünen açıklamalar yapabiliyor. Başlangıçta yapılan konuşma hata gibi görünse de vurgulara bakınca meselenin kendine has bir matematiği olduğu anlaşılıyor.

Yüzde 50’nin anlamı Bahçeli’nin isyanı

Devlet Bahçeli’nin partisinin grup toplantısında yaptığı konuşma üç önemli başlık altında toplanabilir.

1. 50+1 sistemin mihveridir.

2. İttifakta yer alsak da muhalefet partisiyiz.

3. Günahıyla sevabıyla AKP iktidarının yaptıklarına ortağız.


Konuşma dinlendikten sonra Bahçeli’nin aynı anda hem muhalefet hem de iktidarda olduğunu söylediği anlaşılabilir ve çelişki aranabilir. Ama gerçek hiç de öyle değil. Bahçeli aynı anda hem kendi tabanına, hem Erdoğan’a hem de genel kamuoyuna mesaj vermeye çalışıyor. Kendi tabanına “Sokakta karşınıza çıkan eleştirilerin tamamını göğüslemek zorunda değilsiniz. Unutmayın siz de muhalefet partisiniz” diyor. Sokağa çıkma konusunda partililerin tereddütlerini gidermeye çalışıyor. İllere gitme talimatı veren ve yaklaşık 40 ilin dolaşıldığını anlatan Bahçeli, bu ziyaretlere dair birkaç saniyelik de olsa bir video paylaşamadı. Anlaşılan o ki vatandaşın derdi ve anlattıkları Bahçeli’nin gündemine çok yakın değil.

Erdoğan’a MHP cephesinden yüzde 50’lik baraj konusunda sert bir uyarı yapıldığı söylenebilir. İttifakın geleceğini daha da ileri giderek rejimin esas unsurlarından biri olarak görmesi çok önemli. Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanlığı seçilmesi için gerekli olan barajı yüzde 50’nin altına düşürmeye yeltenmesi bile fiilen bittiği anlamına gelir.

Üçüncü başlıktaki mesaj ittifakın devam edeceğine dair en geniş kamuoyuna verildi. Ama burada verilen mesajın önemi diğer iki başlığın hayat bulmasına bağlı. “Sorun yok” mesajının altında büyük bir krizin olduğu çok açık.

YÜZDE 50 BARAJI KATOLİK NİKAHI

Her şeyden önce Bahçeli için baraj en önemli nikah maddesi. Hatta bu ittifakta MHP’yi anlamlı kılan yegane şey. 5 ya da 10 puan fark etmez Erdoğan’a seçim kazandıracak bir rakama sahip olması gerekiyor. MHP bu sayede hem politika belirlemede hem de kamuda kadrolaşma noktasında gücünden çok daha fazlasını kazandı. Bu durumdan rahatsız olan çok sayıda AKP’linin olduğu ve neredeyse her toplantının konularından biri olduğu biliniyor. Yüzde 50+1’e dair rahatsızlık ve ardından değiştirme hamlesinin arkasında yatan temel motivasyon artık bu rakama ulaşmanın hayal olmasıdır. Erdoğan seçilmesi için en yüksek oyu almasının yeterli olacağı bir değişiklik peşinde. Tabii bu durumda da MHP ile kopmaz denilen bağ anlamsız kalacaktır.

Ankara’da konuşulan ve birincisine göre daha zayıf kalan ikinci bir senaryo daha var. O da seçim sistemindeki değişiklik esas olarak AKP’nin MHP’den kopmak için, ayrılık için gerekçe hazırlama girişimi olarak tarif ediliyor. Bu kurguyu besleyen yaklaşım Erdoğan’ın, aslında siyaseten yeni manevra peşinde olduğu ama MHP’nin ayak bağı olduğuna yönelik. Erdoğan’ın niyeti olsa bile artık böyle bir manevra yapma kabiliyetinin olmadığı gerçeği ile yüzleşmeyen bir değerlendirme olduğunu söyleyebiliriz.

Ama şu bölüm eklenmeli: MHP’nin istemediği bir değişikliğin hayat bulması mümkün değil. Çünkü TBMM’de yapılacak bir değişiklik için ya MHP’nin ya da muhalefet partilerinin desteğine ihtiyacı var. Bu da mümkün değil. Seçime çok az bir zaman kala hiçbir muhalefet partisi böyle bir teklife “Evet” demez. O zaman tüm bu gürültü ne anlama geliyor?

Ekonomik buhran içinde bu başlık geriye düşse de önümüzdeki günlerde ittifaklar düğümünü çözecek maddelerden biri olduğu çok açık.