Daha Nisan’ın 19’u, 3 Mayıs da nereden çıktı demeyin.

Daha Nisan’ın 19’u, 3 Mayıs da nereden çıktı demeyin. Öncesinde 1 Mayıs, sonrasında 6 Mayıs, 3 Mayıs’ı ne yapalım hiç demeyin. 3 Mayıs Dünya Basım Özgürlüğü Günü ve dünyanın gazetecilik örgütleri bu 3 Mayıs’ta Türkiyeli meslektaşları ile dayanışmak için burada olacaklar.

Yurtdışında soru soranlara “Türkiye’ye Fransızsınız” demek, “Cezaevlerinde 26 gazeteci var hiçbiri gazetecilikten dolayı tutuklanmış değil” demek kolay. Şimdi, 3 Mayıs’ta, İstanbul’da, dünyanın en önemli gazetecilik örgütlerinin de katılımıyla “Gazetecilere Özgürlük Kongresi” düzenleniyor. Sayın Başbakan da davetlimizdir, buyursun gelsin. Basından sorumlu Başbakan Yardımcısı da davetlimizdir, buyursun. Ne kadar etkilisi, ne kadar yetkilisi, bakanı varsa iktidarın, buyursunlar!

Aylardır cezaevindeki gazeteciler ve her an cezaevine girebilecekler için çeşitli etkinliklerle bir kampanya yürüten Gazeteciler Özgürlük Platformu’nu (GÖP) dinlesinler.

Orada, onların huzunda, bir kez daha tekrar edelim: “31 Mart 2011 itibarıyla, cezaevlerinde 61’i tutuklu 7’si hükümlü olmak üzere toplam 68 basın emekçisi bulunuyor. Son tutuklamalarla, cezaevlerindeki kadın gazeteci sayısı da 10’a yükseldi. Cezaevlerindeki basın emekçisi sayısı, 2009 yılının Ocak-Nisan döneminde 29, Mayıs-Ağustos döneminde 35, Eylül-Aralık döneminde 44, 31 Aralık 2010 itibarıyla 58, 28 Şubat 2011 itibarıyla ise 61’di. 31 Mart 2011 itibarıyla, bir süre tutuklu kaldıktan ya da gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan, ancak haklarında hapis cezası istemiyle açılan davalar devam eden 32 basın emekçisi bulunmaktadır. Ayrıca yargılandıkları davalarda, haklarında para ya da hapis cezası verilmiş olmakla birlikte mahkeme kararı temyiz edildiği için kesinleşmeyen veya cezasının infazı 5 yıl süreyle ertelenmiş olan 52 gazeteci daha vardır. Özetle 150’den fazla gazeteci cezaevine girme tehdidi altındadır. Bütün bunların dışında çok sayıda gazeteci ve medya kuruluşu hakkında hapis veya para cezası talebiyle açılmış 2000’den fazla dava mahkemelerde görülmektedir. Gazeteciler hakkında açılmış 4000’den fazla soruşturma devam etmektedir.”

Ne zamandır bunları söyleyip duruyoruz. Türkiye ezberledi yukarıdaki rakamları. Ne Türkiyesi, dünya ezberledi. Ancak, iktidar duymamakta, bildiğini okumakta ısrarlı.

Önce Ankara’da G-9 Gazeteciler Platformu’nu oluşturan 11 meslek örgütü gündeme getirdi konuyu. Sonra, İstanbul’dan Türkiye’nin en önemli meslek örgütleri de katıldı ve Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP) oluşturuldu. Şimdi, GÖP’e katılan meslek örgütlerinin sayısı 100’e yaklaşmış durumda. Adıyaman’dan Giresun’a, Kars’tan Edirne’ye, Niğde’den Samsun’a, Tokat’tan Zonguldak’a kadar Türkiye’nin her yöresinden yerel gazeteci cemiyetleri de katıldı GÖP’e.

Haydi, kimilerini solcu saydınız, dinlemediniz. Kimilerini “candaş” diye yaftaladınız, umursamadınız. Ancak, bu tabloyu dikkate almayan her iktidar hata eder. Bugün GÖP’e katılan 100’e yakın meslek örgütü, Türkiye tarihinde şimdiye kadar hiç görülmemiş bir duruma işaret ediyor: İlk kez hepsi birbirinden farklı çizgide, görüş ve düşüncede ve daha önce hiç bir araya gelmemiş bu kadar çok meslek örgütü yan yana duruyor, ortak eylemler yapıyorlar. Basın ve ifade özgürlüğü için!

Bir iktidar bu kadar geniş bir yelpazenin tehdit algılamasını ciddiye almıyorsa, söylenecek fazla bir şey yok. Bu durumun yalnızca gazeteciler ve gazetecilikle de ilgisi yok. Şu sıklıkla telaffuz edilmeye başlanan bir kavram var hani; “korku imparatorluğu”. Şimdiye kadar hiç bir araya gelmeyenlerin bir araya gelmesinin nedeni korkunun her yana hakim olmaya başlamasıdır işte.

3 Mayıs’ta, İstanbul’da, Avrupa’nın ve dünyanın önde gelen gazetecilik örgütlerinin temsilcileri; AEJ’den Javier Arribas; EFJ’den Patrick Kamenka; IPI’dan Steven Ellis; RSF’den Johann Bihr; SEEMO’dan Oliver Vujovic; WAPC’dan Chris Conybeare, Gazetecilere Özgürlük Kongresi’ne katılıp konuşacaklar.Dinleyecekler de!

Hükümeti uyarayım; gelin siz de katılın ki, sonra yurtdışında soru yanıtlamak zorunda kalmayın.