Bilim insanlarının Sibirya’da 46 bin yıl önce donan bir solucanı hayata döndürmesiyle yeni sorular gündeme düştü. Araştırmacılar, ömrü birkaç hafta olan hayvanların varlıklarını bin yıllarca uzatabileceklerini söylüyor.

46 bin yıllık solucanlar diriltildi
Fotoğraf: Anastasia Shatilovich

Bilim insanları, günümüzden 46.000 yıl önce Sibirya'nın derin permafrost tabakalarında donarak hapsolmuş mikroskobik bir yuvarlak solucanı (nam-ı diğer nematodu), laboratuvar ortamında yeniden hayata döndürmeyi başardı! Bu “uyuyan güzel”, sadece hayata dönmekle kalmadı, aynı zamanda laboratuvar şartları altında hiçbir şey olmamış gibi yavrular da doğurabildi! 

Sadece bu da değil: Bilim insanları, bu solucanın genomunu dizileyerek, onun daha önceden bilinmeyen ve muhtemelen soyu tükenmiş bir nematod türü olduğunu da ortaya çıkardılar. PLOS Genetics dergisinde yayınlanan bir çalışmada ilk kez tanıtılan bu tür, “nematod” olarak bildiğimiz ve bugün dünyadaki en yaygın organizmalardan bazılarını içeren; toprakta, suda ve okyanus tabanında yaşayan bir canlı grubunun bir üyesi.  

Elbette araştırmacılar bu muhteşem başarıyı sırf “Vay be, ne de güzel dirilttik bu canlıyı!” demek için yapmadılar (gerçi sırf onun için bile yapılsa bu, gayet makul bir amaç olurdu). Bu minik, iğ biçimindeki canlıların bu kadar uzun bir süre boyunca nasıl uykuya daldığını ve ekstrem ortamlarda nasıl hayatta kaldığını incelemek için bir dolu pratik neden var: Bu tür bir çalışma, küresel sıcaklıkların artması ve hava durumlarının değişmesi nedeniyle yaşam alanlarının nasıl değiştiğine dair daha fazla bilgi sağlayabilir. Ayrıca şimdilik bilimkurgudan ibaret bir hayal olsa bile, gelecekte derin uzay görevlerine gönderilecek astronotların metabolizmalarını yavaşlatarak daha uzun süreler hayatta kalmalarını sağlamaya yarayabilir. 

Bilim insanları, bazı mikroskobik canlıların, yaşamı durdurmak ve aşırı ortamlarda hayatta kalmak için metabolizmalarını algılanamaz seviyelere düşürerek derin bir uykuya daldığını aslında uzun süredir biliyorlar. Bu sürece “kriptobiyoz” diyoruz. Ancak Panagrolaimus kolymaensis olarak adlandırılan bu yeni nematod türü, bugüne kadar tespit edilen en uzun kriptobiyoz rekorunu on binlerce yıl fark ile kırıyor. Nematodun bulunduğu donmuş toprak, yaklaşık 40 metre derinlikten çıkarılan eski bir yersincabı deliğinde keşfedildi. Bilim insanları, radyokarbon tarihleme kullanarak, yaklaşık bin yıl hata payı ile bu toprağın 46.000 yıl önce oluştuğunu belirlediler. 

Diriltmek basit 

Bu canlıları diriltmenin tarifi de aslında oldukça basit: Araştırmacıların yaptığı tek şey, donmuş toprağı ısıtırak çözmek… Tabii ki nematodları pişirmemek için bu ısıtmanın çok yavaş yapılması gerekiyor. Ama bu ısıtma işlemini doğru bir hızda yapacak olursanız, on binlerce yıldır donmuş halde bekleyen solucanlar bir süre sonra hareket etmeye, etraflarındaki bakterileri yemeye ve çoğalmaya başlıyorlar! 

Araştırmacılar, sadece örneğin yaşı ile değil, aynı zamanda ne tip bir uykuya daldığıyla da ilgileniyorlar. Deneyler, yeni nematod türünün, tıpkı bir başka mikroskobik yuvarlak solucan olan C. elegans gibi, derin donmaya geçmeden önce hafif kurulukta koşullara maruz kaldığında ekstrem donmayı ve kurumayı daha da iyi atlattığını gösterdi. Bu ön koşullandırma sırasında nematodlar, DNA'larını, hücrelerini ve proteinlerini bozulmaktan korumaya yardımcı olabilecek bir şeker olan trehaloz üretmeye başlıyorlar. İlginç bir şekilde bu trehaloz biyokimyasal yolağı, günümüzden 200-300 milyon yıl kadar önce yaşamış türlerde de karşımıza çıkıyor. Bu, evrimsel süreçte bazı kritik yolakların uzun süreler boyunca korunabileceğinin harika bir örneği! 

Araştırmacılar, bir organizmanın ne kadar süreyle hayatta kalabileceği ve yeniden dirilebileceği konusunda herhangi bir sınır olmadığını, ömürleri sadece birkaç hafta olan hayvanların bile kriptobiyoz yoluyla varlıklarını teknik olarak yüzyıllar ve hatta bin yıllar boyunca uzatabileceklerini söylüyorlar. Elbette bu durumun evrimsel biyoloji ve hatta yok oluşlar için çok kritik anlamları var ve bunlar, aktif araştırma konuları. 

Ama ne olursa olsun bu, hayatın ve yaşamın dayanıklılığının en çarpıcı örneklerinden biri - ve normalde belki dönüp de bakmayacağımız solucanlardan yüzlercesinin 46.000 yıl öncesinden günümüze kadar dayanabilmiş olması, evrenin sırlarını keşfetme yolculuğumuzda bir başka önemli adımı temsil ediyor. Bilim, hayret verici bir hızla ilerlemeye devam ediyor.