Google Play Store
App Store

Hassan’ın yurtdışına çıktığı anlaşıldıktan ve Göçer öldükten sonra çıkan yakalama kararı, Erdoğan fanatizmiyle yanıp tutuşan kitlelere “Elimizden geleni yapıyoruz” mazereti sunsa da gören gözler için skandalın boyutu son derece açık.

Adaletin bir motokurye cinayetiyle sınavı

Tarih 30 Kasım 2023, Perşembe. Saat 13.00 suları. Kuryelik yaparak ailesinin geçimini sağlayan 38 yaşındaki Yunus Emre Göçer, kendisine teslim edilen paketi, bildirilen adrese götürmekle meşgul. Onun için her zamankinden farklı bir gün değil. İstanbul, Bakırköy yolunda, Aksaray istikametindeki Kennedy Caddesi’nde motosikleti ile seyir halinde ilerleyen motokurye Göçer, en sağ şeritte yavaşlıyor ve yolun kenarındaki boşluğa yaklaşıyor. Fakat kendisini 10-15 metre geriden takip eden Mohamed Hassan Sheikh Mohamud (artık her ne olduysa) önündeki motorlu araç yavaşlamasına rağmen frene basmıyor ve 50-60 km hızla Yunus Emre Göçer’in motosikletine çarpıyor. Belli ki, o esnada dikkati yolda değil, zira Mohamed Hassan’ın kullandığı BMW marka otomobil ancak kuryeye arkadan çarptıktan sonra yavaşlıyor ve duruyor. Öncesinde frene dahi basılmıyor. Belki telefonla meşgul olduğu için motosikletin yavaşladığını görmüyor, kim bilir belki de bir husumet nedeniyle bilerek yavaşlamıyor, bu detayları bilmiyoruz. Ama yavaşlamadığını biliyoruz.

Kurye Yunus Emre Göçer olay yerinde bilincini kaybediyor, kanlar içinde Samatya Devlet Hastanesi’ne kaldırılıyor. Hastanede entübe ediliyor ve yoğun bakıma alınıyor. Hatta o kadar ki, Yunus Emre’nin arkadaşları hastaneye, onun öldüğünü zannederek gidiyorlar. Yaşadığını öğrenince sevinseler de doktorlar çok umutlanmamalarını, hayati tehlikenin çok yüksek olduğunu söyleyince endişeli bekleyişleri sürüyor. Bu esnada Göçer’in bilinci kapalı, konuşamıyor.

Yunus Emre Göçer, hastanede canıyla cebelleşirken, Mohammed Hassan, olay yerine intikal eden polislerin eskortluğunda, yine siyah BMW’siyle, Aksaray Şehit Vedat Ulusoy Polis Merkezi Amirliği’ne saat 14.00 sularında gidiyor. Burada polislere ifade veriyor. Yunus Emre Göçer’in kullandığı motosikletle bir anda önüne kırdığını, kendisinin frene bastığını, çarpmamak için manevra yaptığını ama yine de kazaya engel olamadığını anlatıyor. Hatta Yunus Emre’nin kask takmadığını da ekliyor. Olayın görgü tanığı olmadığı için sadece bu ifadeye dayanılarak bir tutanak tutuluyor ve savcılığa gönderiliyor.

Fakat ortada kazanın öznesi olan ölüm döşeğinde bir yaralı da var. Hastanedeki polise Göçer’in ifadesinın alınması söyleniyor. Ama Göçer’in bilinci kapalı. Doktorlar “İfade veremez tutanağı” hazırlayarak Göçer’in bilincinin kapalı olduğunu kayıt altına alıyor.

Peki kamera kaydı yok mu? O da isteniyor. Aynı gün, yani 30 Kasım’da Fatih İlçe Emniyet Müdürlüğü’nden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na yazılan dilekçeyle söz konusu güzergahı gören kameraların 12.30-13.20 arasındaki kayıtları isteniyor.

Henüz 15.00 saatlerindeyiz. Olaya ilişkin tek ifade, Mohammad Hassan’ın yani şüphelinin kendi ifadesi. Ölüm döşeğindeki yaralının ifadesi bilinci kapalı olduğu için alınamıyor. Kamera kayıtları da İBB’de, o kayıtların gelmesini bekliyoruz.

Fakat, her ne oluyorsa oluyor, Savcılık, Mohammad Hassan’ın karakoldan salıverilmesi talimatı veriyor. Bu talimatın dayanağı da yine şüphelinin kendi ifadesi. Başka bir ifadeyle, şüpheli Hassan bir kişinin ölümüne neden oluyor ve kendi ifadesine dayanılarak salıveriliyor. Hem de savcılığa bile götürülmeden, karakoldan… Tutuklamayı bırakın, Hassan’a ne bir gözaltı işlemi uygulanıyor, ne de yurtdışına çıkış yasağı gibi bir tedbir kararı alınıyor. Bir motosiklete arkadan çarpan Mohammed Hassan, yaralının entübe ve bilinci kapalı olduğu bilinmesine rağmen yarım saat ifade veriyor, belki bir çay içiyor ve elini kolunu sallaya sallaya karakoldan salıveriliyor.

***

Peki neden? İşte bu soru, Mohammed Hassan’ın Somali Cumhurbaşkanı Hasan Sheikh Mohamud’un oğlu olmasıyla daha enteresan bir boyut kazanıyor. Peki şüphelinin bu kimliği biliniyor mu? Elbette çünkü şüpheli Hassan, kazayı Somali Büyükelçiliği’ne ait bir araçla işliyor.

Kurye Yunus Emre Göçer, yoğun bakımda entübe halde olmasına rağmen salınan Hassan, olaydan 2 gün sonra, 2 Aralık’ta Türkiye’yi terk ediyor. Kaçak yollardan gittiği düşünülmesin, Hassan hakkında yurtdışına çıkış yasağı da olmadığı için tarifeli uçakla terk ediyor ülkeyi! Savcılığın elinde Hassan’ın yurtdışına çıkış kaydı bile var!

Hassan’ın yurtdışına kaçmasından 4 gün sonra 6 Aralık’ta kurye Yunus Emre Göçer, hayatını kaybediyor. Böylece taksirle yaralama suçundan başlayan tahkikat, taksirle ölüme sebebiyet verme tahkikatına dönüşüyor. Fakat Göçer’in ölümü sürpriz değil, zaten öleceği doktorlar tarafından da tahmin ediliyor. Buna rağmen bir tedbir kararı alınmıyor. Göçer’in ölümünden 1 gün sonra, 7 Aralık’ta ise bilirkişi raporu dosyaya giriyor. Kamera kayıtları izlenerek yapılan bilirkişi raporu Hassan’ın ifadeleriyle hazırlanan ilk tutanağın yalan olduğunu ortaya koyuyor. Siyah BMW’nin durabileceği mesafe olmasına rağmen yavaşlamadığı, hızını kesmeden motosiklete çarptığı raporda kayda geçiriliyor. Kaza esnasında trafik durumunun veya hava koşullarının kazanın oluşmasına sebebiyet verecek mahiyette olmadığı da vurgulanıyor.

Göçer’in ölümüne sebebiyet veren Hassan, 7 Aralık’ta yayınlanan raporda şu ifadelerle anılıyor:

“06 CD 4581 plakalı araç sürücüsü Mohamed Hassan Sheikh Mohamud’un 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Yönetmeliğinde yer alan kusurlardan Madde 56/1-c, Madde 84/d ve yönetmelik madde 107 kurallarını ihlal ettiğinden bu kazanın meydana gelmesinde ASLİ KUSURLU olduğu…”

***

Peki merhum Yunus Emre Göçer’in bir suçu var mıydı? Rapordaki ifadeler şu şekilde:

“Sürücünün (Yunus Emre Göçer’in) bu kazanın oluşumunda 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda belirtilen herhangi bir maddeyi ihlal ve kusurunun bulunmadığı değerlendirilmiştir.”

Motokurye Göçer, hiçbir suçu olmamasına rağmen hayatını kaybetti. Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu Mohammed Hassan ise asli kusurlu olmasına rağmen salıverildi.

Peki savcılık, bilirkişi raporunun ardından ne yapıyor? Trajikomik biçimde yakalama kararı çıkarıyor. Evet, Hassan yurdu terk ettikten sonra…

8 Aralık’ta İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’ne Yakalama Emri düzenlenmesini talep eden yazıyı gönderiyor. Dahası, 8 Aralık itibariyle savcılık Hassan’ın yurtdışına çıkış kaydının olduğunu da biliyor. Zira Hakimliğe yazılan yazıda şu ifadelere yer veriliyor;

“Aşağıda açık kimlik bilgisi ve atılı suçu yazılı şüpheliye ulaşılamadığı, şüphelinin yurt dışına çıkış kaydının olduğu anlaşılmakta, şüpheli hakkında 5271 sayılı CMK’nın 98/1. Maddesi uyarınca hakkında YAKALAMA EMRİ düzenlenmesine…”

Hassan’ın yurtdışına çıktığı anlaşıldıktan ve Göçer öldükten sonra çıkan yakalama kararı, Erdoğan fanatizmiyle yanıp tutuşan kitlelere “Elimizden geleni yapıyoruz” mazereti sunsa da gören gözler için skandalın boyutu son derece açık.

Göçer’in katili Hassan şimdi yurtdışında, Göçer ise geride biri otizmli iki çocuk ve bir acılı eş bıraktı. Arkadaşları ve ailesi Göçer’in yasını tutuyor.