AKP ve 4,5’tan ‘5G’si

Ekonomilerde üretim, yatırım, birikim kararları gibi teknoloji seçimi de rejimin kurucuları tarafından belirlenir. AKP ile geçen 13 yılı aşkın bir süredir bu kararlar manzumesinin bir sonucu olarak Türkiye, imar ve inşaat rantlarını öne çıkaran, spekülatif kârlara öncelik veren ve tüm bu kararların bir sonucu olarak dışa bağımlı, ucuz-güvencesiz emek gücüne dayanan ve düşük-orta düzeyli teknoloji bandına sıkışmış bir ekonomik yapıyı ortaya koyuyor. Bu yapıya eğitim alanında hayata geçirdiği gerici adımları da eklersek, ileri-yüksek teknolojileri barındıran gerçekçi yatırımların ülkeyi neden tercih etmediği anlaşılabilir.

İleri teknolojilerin üretimine, AR-GE temelli geliştirilmesine dayanan bir ihracat temelinde büyüme hedefinin AKP’nin hayatımıza girişi itibariyle rafa kalkmasıyla birlikte iç tüketimin borçlanma ve itelemeye dayalı pompalanması, büyümenin en önemli kaynaklarından biri haline geldi. Kapitalizmin merkez ülkelerinde yenilenmiş teknolojilerin transferiyle yenilenen ürünler, bu pompalamanın bir parçası oldular.

Teknoloji… Kim İçin?
Teknolojinin üretim düzeyi ve kullanımı, belli bir ideoloji altında şekillenmiş iktisadi, siyasi ve toplumsal düzenden bağımsız okunamaz. Hatırlanıldığı üzere tarih, filmlere bile konu olan ileri düzey Nazi teknolojisi gibi deneyimleri içinde barındırır. Bilimsel üretimi toplumsal yarar odağından çıkartan stratejilerle birlikte savaş-silah-savunma teknolojilerinin tüm insanlık açısından yıkıcı etkilerinin yanı sıra, iktisadi olarak teknolojinin iktidarlar eliyle emekçi sınıfları sistemin tüketim depolarına dönüştürme işlevi de vardır.

Vasat teknoloji, acımasız tüketim ve AKP
Son olarak devletin kasasına oluk oluk para akıtacak olan 4,5G ihalesi örneğinden AKP’nin yenilenmiş teknolojiyi nasıl kullandığı açık seçik ortada. Saray’ın 5G telaşına yetişilemese de 4,5G düğmesine basıldı.

BTK tarafından dün yapılan ihalenin sonucu bu yazıya yetişemese de, şartname satışından BTK’nın kasasına 250 bin liranın, devletin kasasına ise %18 KDV gelirleri ile birlikte 2,7milyar avroya yakın bir gelirin girdiği bu “bereketli” satış sadece bu gelirle sınırlı değil elbet.

Ülkenin genel ekonomik yapısına özgü de bir paradoks olarak Türkiye OECD ülkeleri arasında bilişim yatırımları ve rekabet gücü en düşük ülkeler arasında yer alıyor. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin üretiminde bir hedeften bile yoksun olan Türkiye, bunun aksine bu alanda muazzam kâr yazıyor. Nasıl mı? Tükettirerek, borçlandırarak, özendirerek.

BTK raporuna göre 2015 birinci çeyreğinde 367 dakika olan ortalama aylık mobil kullanım süresi ile Türkiye, Avrupa ülkelerine kıyasla en fazla mobil telefonla görüşme yapan ülke. Sektördeki Türk Telekom ve mobil işletmecilerin yıllık net satış gelirleri 2010 yılına kıyasla %24 büyümüş ve 26,3 milyar lirayı bulmuş. 1998 yılında Japonya’nın duyurduğu, 2002’de ABD’de; 2003’ten itibaren Avrupa’da kullanılmaya başlanan ve Türkiye’ye 2009 yılında ulaşan 3G teknolojisi, 2014 yılında 51 milyon kişi tarafından kullanılırken 2015 1. çeyrekte 59 milyon kişi tarafından kullanılıyor. 2008 yılında 6 milyon civarında olan genişbant internet abonesi, 2015 yılı birinci çeyrek sonu itibarıyla 42,9 milyona ulaşmış gözüküyor. Bunun yanında 2014 yılı Ocak-Haziran döneminde %33 olan 1500 lira ve üzerindeki cep telefonu oranı, bu yılın aynı döneminde %40’a yükselmiş.

Gerek cihazıyla gerekse de hattıyla sektör, AKP için büyük bir gelir kaynağı. Bu gelirin ana kaynağı da vergiler. 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na göre bu yıl Özel İletişim Vergisi (ÖİV) adı altında 4,7 milyar TL devlete ödeme yapacağız. Bunun yanına daha yüksek oranda ödediğimiz KDV’yi de ekleyin.

•••

Evet, yaşamın her anında internete erişmek, eşe dosta ulaşmak, hele ki yandaş medyanın korkulu rüyası haline gelmiş sosyal medyadan haber almak hem kolaylık, hem ihtiyaç. Ne var ki canı istediğinde bu iletişimi kapatmaktan çekinmeyen bir iktidarın, sanki özgürce kullanmamıza izin verecekmiş gibi teknoloji pazarlaması yapması da hakikaten trajikomik. Hele ki açma kapama düğmesini eline aldığı bu ürün için kasasına şimdiden oluk oluk para girmişken, hele ki bizden koparacağı fahiş vergilerin şimdiden muhasebesine düşmüşken.