Aksiyon dolu  Extraction evreni
Fotoğraf: Netflix

Popüler Hollywood filmlerine köktenci yaklaşan eleştirmenlerin, ana akım Hollywood tür sinemasının, seyirciyi gerçek problemlerinden koparmak üzerine kurulu büyük bir pazar oluşturmuş olmasına burun kıvırmalarının zaman aşımına uğraması gerek. Mitsel anlatının bugünün popüler sanatı içinde en rahat hareket ettiği dallardan biri Hollywood aksiyon sineması bana kalırsa. Klasik Hollywood aksiyon sinemasının son yirmi yılını düşündüğümde, bildiğiniz üzere benim için birinci sırada “John Wick” serisi gelir ve hemen ardından vazgeçilmezim olan “Fast & Furious”. Üçüncü sıra ise açıkçası sürekli hep boş ve değişiyor. Ancak sanırım “Extraction” serisinin ikinci filminden sonra, yavaştan bu sıraya bu filmi oturtabilirim. Bunun sebebini düşündüğümde bulduğum cevap, anlatı modellemelerinde yatıyor. Aksiyon filmleri, üç bölümlü modelden çok evreli modele kadar çeşitlilik gösteriyor. Sinemanın gurusu diyebileceğimiz, sinema ve senaryo üzerine düşünen veya üreten herkesin okuması gereken eserler üretmiş isim olan Syd Field’in paradigmalarına göre film “başlangıç, orta ve sonuç” olarak üç aktan (suje ve obje arasında gerçekleşen bilinç etkinliği) oluşuyor. Yazarların danışmanı olmuş olan mühim isim Robert McKee ise ayrıntılı bir şekilde beş parçalı model sunuyor. “Extraction” serisine baktığımızda ve onu tüm modellemeler açısından değerlendirdiğimizde ise; kahramanın sunumu, ihtiyaçlarının gelişimi, karar alması, harekete geçmesi, ilk savaş/çatışma, dönüşü olmayan ana varış, olayların zirve noktası ve olayın sonuçlanması ile bu sonuçlanma sonrası durum olarak sıralayabileceğimiz, Linda Seger’in sekiz parçalı modeline uygun durduğunu görebiliriz.

AKSİYON OYUNCULUĞU

Filmin başlangıcında kahramanın bir maceraya davet edilmesi ve ilk aşamada kahramanın bu daveti reddetmesi bölümünün “Extraction” serisinde yer almaması açıkçası benim için büyük bir artı. Filmin çok hızlı bir şekilde dostu, düşmanı, amacı ve planı anlatarak aksiyona giriş yapması da büyük artı. Aksiyon sahnelerinin kahramana ölümsüzlük biçtiği, abartıya kaçan ama güzel sahneler ise bu filmde hiç sırıtmıyor. Gökdelenin tepesinde tek eliyle demire tutunan birisinin, demiri tutan elinin ortasına kurşun yemesi ve bunun ona sivrisinek ısırığı kadar etki etmemesi gibi. Bu bence çok eğlenceli! Bazı aksiyon filmlerini rezil edebilecek bu saçma durumun Extraction’da iyi sonuç vermesinin birincil sebebi bana kalırsa oyuncu. Tür sinemalarının hepsinde olduğu gibi aksiyon filmlerinde de ana karakterin yani yıldız karakterin yüzü önem taşır. Ayrı ve belli kuralları olan bir oyunculuk gerektiren rollerdir bunlar. Gerçekten kopuk saçma anları o saçmalık evreninde eğlenceli bir şekilde seyirciye yutturabilmek hiç de öyle kolay bir meziyet değildir. Bunun dışında aksiyon filmlerindeki kahramanların yakın plan yüz ifadeleri, seyircinin ona kolay ulaşabilmesini sağlamak açısından da belli bir tavır ortaya koyuyor. Bu iki unsur açısından Extraction’ın kahramanı olan Tyler Rake’i canlandıran Chris Hemsworth’a baktığımızda oyuncunun ve serinin her iki filminin yönetmeni olan Sam Hargrave’in yapılması gereken tüm doğruları birlikte uyguladıklarını söyleyebiliriz. Çok kısa bir süre içerisinde hatta daha net olayım, filmin ilk 20 dakikası içerisinde seyircinin, ana kahramanın her duygusuna razı olması, her kararına hızla kabul göstermesi aksiyon filmlerindeki önemli malzemelerden biri. Filmin bunu da gayet iyi zamanladığını ve uyguladığını söylemeliyim.

KAHRAMANIMIZ RAKE

Netflix’in izlenme rekorları kıran bu aksiyon filminin ilkinde, Avustralya ordusunun özel askeri birliği SASR’da (Special Air Service Regiment) görev yaparken paralı asker olan Tyler Rake'in hapishanede yatmakta olan uluslararası bir suç baronunun kaçırılan oğlunu kurtarmasını izlemiştik. Devam filmi “Extraction 2” de Rake’i bu kez bir başka ölümcül görevde izliyoruz. Bu seferki hikâyemizde kahramanımız Rake, Gürcistanlı bir gangsterin rehin alınmış ailesini tutuldukları hapishaneden kurtarmak zorunda kalıyor. Sahnelerin eylemleri doğru sıralaması ve eylemlerin de nedensellik gözetilerek birbirilerini takip etmesinin, Extraction evreninin aksiyon matematiğini güçlendirmeye devam ettiğini görüyoruz. Belli bir stilin oturduğu, dövüş sahnelerinin ve dublörlü zor sahnelerin seviyesinin her defasında el yükselttiğine de şahit oluyoruz. Kendi evrenindeki eylemlerin, olaylara, olayların karakter davranışlarına akarak dramatik bir yapı oluşturması ile devamlılık kurgusunun tutarlılık yaratması filmi aksiyon sineması içerisinde daha da üst sıralara taşıyor. Extraction evreninin devam ettirileceği aşikâr ve ikinci filmin finali yeni karakter açılımı mesajı vererek merak uyandırıcı bir gizemle sonlandı. Bu yeni karakterin yani Idris Alba’nın patronunun kim olduğunu hep birlikte göreceğiz.