Başlık İstanbul Emniyet Müdürü Selami Altınok’a ait. Cuma namazını kıldıktan sonra camiden çıkan Altınok, bir engelle karşılaşmadan gayet rahat Taksim meydanına geldi, meydanı denetledi ve hepimizin içini rahatlatan açıklamasını yaptı:

Allah'a şükür herhangi bir sıkıntı, bir problem yok. Kaza, bela yok. Ne emekçilerin, ne personelimizin hiçbiri burnu kanamadan, aslında bayram olması gereken bu güzelliği bayram gibi yaşayabilme adına gayret etmek lazım.

O gayret çerçevesinde, öğleye kadar 136 kişinin gözaltına alındığını da söyledi Müdür, ama o tabii bir sıkıntı, kaza bela sayılmazdı!

Müdür Bey’in bu açıklamayı yaptığı sırada, sabahtan beri kapatılan sokaklar ve caddeler nedeniyle işyerlerine, hastanelere ulaşamayan vatandaşlar isyan ediyordu.

Bir kadın, elinde Das Kapital, “bunu okuyun” diyerek polislere yürüyor ve gözaltına alınıyordu.

Polisler taciz ediyorlar diye, gözaltına alınanların taşındığı otobüse binmek isteyen CHP milletvekili Aykut Erdoğdu otobüse alınmıyor, o hırsla “Polisler illegal” diye bağırarak otobüsün ön kapı camını yumruklayınca elinden yaralanıyordu.

Kimliği meçhul eli sopalı şahıslar yine sokak aralarında kıstırdıkları göstericileri darp ediyordu. Böyle bir saldırganın bıçak darbelerine hedef olan genç karnından yaralanıyordu.

Yüzlerce fişekten boşalan rengarenk gaz, solunan atmosferi beyaza, portakal rengine boyuyor, HDP Milletvekili Pervin Buldan’ın makam aracına doluyor, Sebahat Tuncel gazdan fenalaşıyordu.

Allah'a şükür, herhangi bir sıkıntı, problem, kaza bela yoktu!

Turistler Taksim civarındaki otellerine ulaşabilmek için bavullarını peşlerinden sürükleyerek o barikattan bu barikata dolaşarak kendilerine yol arıyorlardı.

Bir köpek, insanlara insanlık dersi verircesine elleri arkadan bağlı yere yatırılmış göstericinin başına şefkatle yaklaşıyor, polis tekmesiyle uzaklaştırılınca o da polis aracını kovalıyordu. Köpek yalnızca Türkiye’de değil, dünyanın pek çok yerinde şöhreti yakalıyordu Taksim’deki 1 Mayıs tavrıyla.

Türkiye de öyle! Milyonlarca dolar harcasa yapamayacağı bir tanıtımı yapıyor; uluslararası medya bedavaya Taksim’den haberler geçiyordu dünyaya. Üzerinde POLİS yazan demir bariyerlerden kurulmuş utanç duvarlarını görmeyen kalmıyordu.

Cumhurbaşkanı 1 Mayıs vesilesiyle Saray’a çağırdıklarına; “Her yıl 1 Mayıs’ta yaşanan ısrarı art niyetli bulduğumu belirtmek istiyorum. Taksim Meydanı, miting yapmaya uygun bir yer değil. Taksim’de miting yapmak demek tüm İstanbul’u felç etmek demek” diyordu.

O gruptan hiç kimse, “İyi de, siz değil miydiniz ‘Taksim’i biz açtık, hayat bayram oldu’ diye birkaç yıl önce hava atan” diye soramıyordu.

AKUT Nepal’de hayat kurtarmak için çırpınırken, İstanbul’da AKUT yelekli, maskeli, tahta coplu bir polis gösterici kovalıyordu.

Uçaklarla İstanbul’a taşınanlarla 25 bin polis, Taksim etrafına konuşlandırılmış 65 bin TOMA ve hava sahasının alçak uçuşlara kapatılmasıyla tam anlamıyla işgal görüntüsü yaşayan bir kent, dünyanın 1 Mayıs’ı ana meydanlarında coşkuyla kutlayan kentleri yanında kendi “özel” yerini alıyordu.

Havada plastik mermiler, havai fişlekler uçuşuyordu.

Allah’a şükür, herhangi bir sıkıntı, problem, kaza bela yoktu.! Taksim yasaklandığı için İstanbul’da hayat da felç olmamıştı!

Her şey normaldi, lakin akşam saatlerinde televizyonlar hala “hayat ne zaman normale dönecek” diye soruyordu.

Allah’a şükür, kaza bela yoktu ve İstanbul’da hayat felç olmamıştı!

İşçiler, Taksim’den vazgeçmiyor, “Bu daha başlangıç” diyordu, “Mücadeleye devam”!