Türlerce ağacın, bitkinin, canlının evi, yöre halkının nefesi, suyu, yaşam kaynağı, dünyanın 100 doğal ormanından biri olan Artvin’in Cerattepe’si yine “Maden” tehdidi altında. Hem de coplu sopalı tehdit!

Az değil 20 yıllık çetin bir mücadeleye tanıklık ediyor Cerattepe. 80’li yılların sonundan itibaren maden şirketlerinin iştahını kabartmaya başlayan bölge, daha o yıllarda maden rezervinin o kadar da iştah kabartıcı olmadığını bildiren mühendis raporlarına rağmen bugün hala yağma ve talan saldırılarına maruz kalmaya devam ediyor. Ekonomik gerekçelere dayandırılarak antidemokratik uygulamalarla yargı kararlarının uygulanmaması, yöre halkının itirazlarının yok sayılması ve sağlıklı, dengeli bir çevrede yaşam haklarının ellerinden alınması gibi birçok boyutu bulunan bütünlüklü bir saldırı sürecinin, bir memleket sorununun lokal örneği Cerattepe.

Kafkasör Yaylası’ndan bugün yükselen gaz bombaları hayatın mevcut politikalarla nasıl ters yüz edildiğinin küçük bir yansıması sadece. Bu kapsamda Cerattepe’de tüten duman, tüm memleketi cehenneme çeviren ateşten bağımsız değil.

Bir yaşamı nasıl elimizden aldıklarına bakalım.

Önce geçim kaynaklarını yok ediyorlar…

Bilindiği gibi Artvin’in temel geçim kaynağı fındık ve çay başta olmak üzere tarım ve hayvancılıktır. Ülkemizde tarım ve hayvancılığın dışa bağımlı hale gelmesinin bir yansıması olarak Artvin köylülerinin de geçimleri darbe aldı. Memlekette buğday, şekerpancarı, tütün, pamuk gibi ürünlerle birlikte Artvin halkının geçim kaynaklarından biri olan fındığın üretimi de geriledi. Geriledi demek yanlış olur, geriletildi. Örneğin fındığı ele alırsak… Türkiye, dünya fındık üretiminin yüzde 70’ini üretebilme gücüne sahip olmasına rağmen, ekonomi politikalarının ucuz kur-ithalat eksenine çekilmesi ve bu sayede fındık üreticilerinin küresel şirketlerle rekabete zorlanması sebebiyle bu gücünü yitirdi. Ve sonuç malum; şimdi köylünün bin bir meşakkatle topladığı fındıkların ne kadar üretileceği ve hangi fiyattan satılacağı küresel piyasaların acımasız rekabet doğasına terk edilmiş durumda.

Rakamsal olarak bakıldığında(TÜİK verileri) Artvin’in tarımda ülke gayri safi milli hasılasına katkısı 2007’deki yüzde 14’lü seviyelerinden bugün yüzde 12’lere gerilerken, Artvin’den yapılan tarım ve hayvancılık ihracatı 4 yılda yüzde 74 düşüş yaşamış. Öte yandan yine ilden yapılan maden ihracatı 8 kat artmış, yüzdeye vurursak bu artış yüzde 718! Yani farklar misliyle madencilik kollarıyla kapatılmış, üretim ve istihdam ölüm kuyularına dönüşen madencilik, inşaat sektörüne kaydırılmış.

Giderek üretimin yerini yeni rant projeleri alıyor…

Şu açık ki bugün gelinen süreçte amip gibi çoğalan çarpık-plansız altyapı projeleri, heyelanlara neden olan rant yolları, ormansızlaştırma, HES’ler ve madenler Karadeniz’in bütününde tarım ve hayvancılığı baltaladığı gibi bölge halkına da madenlerden, kirli sulardan, ölüm tehlikelerinden ibaret bir yaşam sunuyor. Göçler artıyor. Toprağıyla bağı koparılmış köylü nüfus büyük kentlere vasıfsız işgücü olmaya gitmek zorunda kalıyor. Kalanlara yer-altı cehennem makinelerini andıran madenler ve HES’ler dayatılıyor. Hala hayata geçirilmeyi bekleyen 200’e yakın HES projesi ve 4 milyon tona kadar çıkması mümkün altın yatakları olduğu biliniyor. Bu da cabası…

Ve yetti!

Önce üretimi baltaladılar, ülkeyi inşaat, maden, HES şantiyesine dönüştürdüler. Ballı ihalelerle KİT’ler satıldı, medya patronları dahil yandaş sermayeye bu şantiyeler altın tepside sunuldu. Kentler, işçi konutları, ormanlar, dereler şantiyeleşti. Doğal, kültürel, toplumsal tüm kamu varlıkları yağmalandı, talan edildi. AKP’nin yeni “iş-istihdam kapıları” bu cehennemi makineler oldu. Her yıl birden fazla ‘Soma’ yaşamak bu memlekete reva görüldü. Hak, hukuk artık birer “Ali Cengiz” oyunu. İşte Cerattepe bugün sadece yeşilini, nefesini korumak için direnmiyor, Cerrattepe bu zifiri karanlık oyunu bozmak için direniyor. Bu direniş kuşkusuz hepimize çağrıdır.