Theo Angelopoulos’u sever misiniz? Yunanistan’ın bu büyük yönetmeni filmlerinin çoğunun müziğini Eleni Karaindrou’ya emanet etmişti. Son sekiz filmi de, onun imzasını taşır. Karaindrou, perşembe günkü İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası konserinin solisti. Ender Sakpınar şefliğindeki orkestra ile piyano çalacak. Diğer solistler, akordeonda Dinos Hadjiiordanou ile Human Touch Jazz trio. DenizBank konserleri böylece başarılı bir sezonu kapatmış oluyor. Film ve tiyatro müzikleri besteleyen Karaindrou, özellikle Angelopoulos’u sevenler için onun filmlerinin neredeyse yarısı sayılır.

Piyanist/besteci, Ağustos ayında da Bodrum’a gelecek ve ilk kez D-Marin Turgutreis Uluslararası Klasik Müzik Festivali’nde, gene Ender Sakpınar şefliğinde, İstanbul Sinfonietta ile çalacak. Doğuş Grubu’nun sponsoru olduğu festival da bu konserle ilk kez 17 Ağustos’ta Bodrum Kale’sine gitmiş olacak.

Film müzikleri, filmler açısından büyük önem taşır. Hatta bazı film müziklerinin, ‘fazla iyi’ olduğu, bazen filmin önüne geçtiği de söylenmiştir. Çok sevdiğim yönetmen Dani Levy, sırf bu nedenle pek çok filmine müzik yapmış arkadaşıyla yollarını ayırmıştı. Eleni Karaindrou’nun ise böyle bir sorunu yok. Gerçi evet, film müziklerinin kalitesinden yana bir endişe de yok ama, müzisyen daha çok görüntü ve hareket arasındaki ilişkiyle ilgileniyor. Müzikleri kapsamlıdır, filmi tamamlar.

Eleni Karaindrou Yunanistan’ın orta bölgesinde, Rumeli’deki ıssız Teichio dağ köyünde doğdu ve Atina’da büyüdü. Bugün bile o dağın seslerini ruhunda taşıyor: “rüzgârın, damdaki yağmurun, akar suyun müziği. Bülbülün şarkısı ve karın suskunluğu.... Hâlâ biz sırtüstü yatmış yıldızları seyrederken bütün gece mısır soyan kadınların güzel seslerini duyarım. Kilisede duyduğum Bizans melodilerini de hatırlarım.”

Küçük Eleni Atina’da “arabaları, elektriği, radyoyu ve sinema”yı keşfetti. Şansına yeni evi bir açık hava sinemasının yanındaydı. Oynayan filmleri yatakodasının penceresinden izlerdi. Hemen sinema ile bir başka yeni keşfi, piyano arasında ilişki kurdu. Sekiz yaşında hayatının büyük tutkularını bulmuştu. Peşini de bırakmadılar. Piyano başına oturduğu andan itibaren melodiler yaratırdı. Ama Hellenikon Edion’da piyano ve teori okuyarak geçen on dört yılına rağmen kendin kendini yetiştirmiş bir besteci olduğunu düşünür.

1967’de Cunta gelince küçük oğlu ile Paris’e gitti. Fransız hükümetinin bursuyla etnomüzikoloji okudu. Paris yılları o şehrin ço yoğun ve yaratıcı caz çağıyla çakıştı. Karaindrou, ülkesinin halk müziğinden esinlendiği gibi cazı da dikkatle dinledi ve esinlendi.

Sinema-tiyatro ile TV dizileri için çok sayıda beste yaptı. Daha çok Yunan yönetmenlerle çalıştığı halde, Chris Marker, Jules Dassin ve Margarethe von Trotta ile de çalıştı. Ama adı en çok Theo Angelopoulos ile anılmıştır. Yönetmen onu 1982’de Selanik Film Festivali jüri başkanıyken keşfetmiş, ödül vermiş ve çalışma teklifinde bulunmuştu. Karaindrou film projeleri üzerinde çalışmaya başlayan ilk kişidir, kurgu sırasında müziğini boyuna değiştirip düzelttiği için de, en son terk eden olur. Bazen senaryo öncesinde, kavramlar hakkında çalışmaya başladıklarını söylüyor.

Doğrusu, müthiş bir beraberlikti. Angelopoulos artık yok ama filmler ve müzikler bize hatıra. Ne mutlu ki Eleni Karaindrou’yu ülkemizde bu yaz iki kere dinleyebileceğiz.