Atatürk kurnazlıklar diyarında

The Walt Disney Company’nin 2019’da kurduğu dijital yayın platformu Disney Plus, geçen yılın haziran ayında birçok ünlü isimle anlaşarak Türkiye pazarına sansasyonel bir giriş yaptı. Platform başarıyı, çok izlenen ve takip edilen oyuncuları bünyesine katarak yakalayacağını düşündü. Ancak büyük bütçelerle çekilen yerli diziler beklenen etkiyi yaratamadı. Yapımlar izleyicide karşılık bulamadığı gibi sığ senaryoları, mantık hataları ve yetersiz oyunculuk performansları gibi nedenlerle eleştirmenlerden de kırık notlar aldı. Sadece şöhrete yatırım yapıp ötesini düşünmeme taktiği duvara tosladı. Türkiye gibi bu konularda yüksek standardı olmayan bir ülkede bile formül tutmadı.

Disney’in problemi sadece Türkiye pazarıyla ilgili değil, şirket genel bir krizin içinde. Çünkü içerikleri beğenilmiyor ve zarar ediyor. Disney, 2022 Ekim-Aralık döneminde 1.1 milyar dolar, Ocak-Mart 2023'te ise 659 milyon dolar zarar açıkladı. Şirket, bugüne kadar çok iyi kârlar elde ettiği film yapımcılığında da irtifa kaybetti. ABD basınında çıkan haberlere göre Disney, son 8 filminden 900 milyon dolar zarara uğradı. 2005’te Disney’in CEO’su olan ve 2021’de bu görevden ayrılan Bob Iger, şirketi toparlaması için 2022’nin sonunda yeniden CEO’luk koltuğuna oturdu.

Disney, Bob Iger’in yerli yapımlardan ziyade küresel işlere önem verecekleri yönündeki açıklamasına paralel olarak strateji değişikliğine gitti. Kısa süre önce alınan kararla, bazı ülkelerde çoğunluğu yerli olan içerikler Disney Plus’ın kütüphanesinden silindi. Türkiye’de Şahan Gökbakar’ın ‘Recep İvedik’, Gülse Birsel’in ‘Yılbaşı Gecesi’, Ata Demirer’in ‘Bursa Bülbülü’ filmlerinin yanı sıra ‘Ben Gri’ ve ‘Dünyayla Benim Aramda’ gibi diziler de platformdan kaldırıldı. Platform, küresel çapta (çoğunluğu Hindistan’da) son üç ayda yaklaşık 12 milyon aboneyle vedalaştı.

***

Atatürk dizisine kadarki süreç kabaca bu şekilde. Bundan önceki kararları şirketin iç meselesi olarak görülürken Atatürk dizisine yönelik tasarruf, doğal olarak bir anda gündemi belirledi. Disney Plus, Cumhuriyet’in 100’üncü yılında, 29 Ekim 2023’te tüm dünyada eşzamanlı olarak gösterime gireceğini duyurduğu Atatürk dizisini yayınlamaktan vazgeçti. Gelen tepkiler üzerine dizinin ilk önce FOX TV’de iki bölüm şeklinde yayınlanacağı, sonra sinemalarda gösterime gireceği açıklandı.

Şirketin son hamlesiyle yeni bir fiyaskoya imza attığına şüphe yok. Bu hem saygısızlık hem de daha önceden yayınlanacağı duyurulan yapımlar için platforma yıllık abone olan kullanıcılara ticari bir kazık. Şirket bu açıdan boykot da dahil sert eleştirileri hak ediyor. Fakat konu, Türkiye siyasetine evlere şenlik bir şekilde ve pek çok tartışma başlığı gibi bağlamından koparılarak yansıdı.

Disney’in Atatürk dizisiyle ilgili kararını, Ermeni lobisinin baskılarıyla aldığı iddia edildi. Amerika Ermeni Ulusal Komitesi Başkanı’nın Disney’in kararına övgüde bulunması da iddiaları besledi. Zaten dünya genelinde birbirine karşıtmış gibi görünen milliyetçilikler aslında birbirini büyütür. TBMM Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı Hüseyin Yayman konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Biz meclis açıldığında Disney Plus Türkiye yetkililerini çağırıp iptal gerekçelerini komisyonumuza açıklamalarını isteyeceğiz” dedi. Yayman, Disney Plus’a lisans iptali dahil, bant daraltma ve reklam yasağına kadar her türlü karşılığın verilebileceğini söyledi. RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin de fırsatı kaçırmadı, platformla ilgili inceleme başlatacaklarını duyurdu. “Türkiye Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk en önemli toplumsal değerimizdir” diyen Şahin, Ermeni lobisi iddialarının da “titizlikle araştırıldığını” kaydetti.

Tabii ülkenin popüler simaları da bu dalganın üzerinde sörf yapmayı ihmal etmedi. Yıllardır AKP iktidarının Cumhuriyet’in ilerici kazanımlarına, demokrasiye, yaşam tarzına yönelik saldırılarına sessiz kalan nice ünlü, arkalarına iktidarın onayını aldıktan sonra ne yaman Atatürkçü olduklarını klavye başında göstermek için birbiriyle yarıştı. Çünkü hedef kolay ve vurması çok konforluydu: Ermeni lobisi.

Muhalefet ise yine konuyu doğru yerden tutamadı. İktidarın Atatürk savunusunun getirdiği meşruiyet kalkanını kullanarak sansür düzenini derinleştirmeye çalıştığını kavrayamadı. Verilen tepkiler, iktidar kanadından gelen açıklamalarla örtüştü ve politik bir çatallaşma yaratmaktan uzak kaldı. Disney’e yönelik karşı kampanyanın yeni bir sansür dalgasına basamak olacağına dair bu kadar güçlü emareler varken, muhalefet yine sözde “milli duruş” adına iktidarla aynı tondan konuştu. Üstelik son yıllarda bu süreçlerden hep AKP’nin kazançlı çıktığı bilinmesine rağmen…

***

Bugün Disney’e karşı mangalda kül bırakmayan iktidara sormak lazım; devletin kanalında Ertuğrul Gazi’den Abdülhamid’e, Osman Gazi’den Barbaros Hayreddin’e, Yunus Emre’den Melikşah’a dizisi yapılmayan tarihsel figür kalmadı. Madem bu kadar çok önemsiyordunuz da neden kısacak bir süreci anlatan “Ya İstiklal Ya Ölüm” dışında kapsamlı bir Atatürk dizisi çekmediniz? Bu bir talep değil, çelişkiyi göstermesi açısından bir örnek. Cevabı da apaçık ortada. Atatürk’ü ulusal kahraman olarak görmüyorlar. Tarihsel gerçekleri çarpıtarak kendi kafalarındaki Atatürk’ü anlatan bir dizi/film yapmaya ise cesaret edemiyorlar.

Türkiye yine akıl almaz bir süreç yaşıyor. Varoluş nedeni Atatürk ve Cumhuriyet karşıtlığı olan siyasal İslam, şimdi de bir stüdyonun Atatürk dizisiyle ilgili kararı üzerinden siyasete yön veriyor. 21 yıllık iktidarında başta Atatürk’e, mücadele arkadaşlarına ve Cumhuriyet’in temel değerlerine demediğini bırakmayan, her hamlesiyle çağdaşlaşmanın altını oyan AKP iktidarı, Atatürk’ün anısına çok değer veriyormuş gibi bir anda yeri göğü inletiyor. Ülkenin ideolojisiz muhalefeti de kendi söylem ve perspektifiyle vermesi gereken tepkiyi, iktidarın kurduğu konsept üzerinden vermeye çalışıyor; kurnazca örgütlenen bu sürecin potansiyel sonuçlarını düşünemiyor.

Sadece Disney örneği bile tarihsel ömrünü tamamlamış, ülkeyi verdiği kararlarla bataklığa saplamış bir siyasi geleneğin nasıl hâlâ iktidarda kalabildiğini açıklamaya yetiyor.