Şempanze yavrularının büyümesine, ilişkilerin gelişip güçlenmesine, liderlerin yükseliş ve düşüşlerine şahit olacağınız “Şempanze İmparatorluğu” belgeselini kaçırmayın. Bitkilerle kaplı bir ormanda gezmeye, uçurum kenarında hissettiğimiz bugünlerde çok ihtiyacınız var.

Aynı ama başka bir dünyanın hikâyesi
Şempanze İmparatorluğu. (Fotoğraf: IMDb)

“Şempanze İmparatorluğu” (Chimp Empire), bugüne dek bulunan en büyük şempanze topluluğunun büyüleyici dünyasını keşfe çıkan, kaçırılmaması gereken büyük mesai harcanmış bir yapım. Uganda’nın Ngogo Ormanı'nda bugüne dek bulunan, bu en büyük şempanze topluluğu, bilim insanları ve saha araştırmacıları tarafından 25 senedir titizlikle takip edilmekteydi. Ve bu ormandaki kabilenin yanı başında da, onlarla yaşayarak, şempanzelerin ileri düzeyde siyasi yapılar ve ailevi ilişkiler kurmalarını hatta aralarında ittifaklar oluşturmalarını gözlemleyen sinemacı bir ekip bulunmaktaydı. Ngogo şempanze topluluklarının hiç bitmeyen güç mücadelelerini yakından izlemek amacıyla kameralarını bölgeye yerleştiren ise “Ahtapottan Öğrendiklerim” (My Octopus Teacher) isimli şahane belgeselin yönetmeni James Reed.

YOK BİR FARKIMIZ

“Şempanze İmparatorluğu”, şempanzelerin karmaşık sosyal ağları içerisinde aile dinamiklerini idare etmelerinin yanı sıra tehlikeli alan kapma şavaşlarını da ele alıyor.

Oscar ödüllü oyuncu, kadife sesli sanatçı Mahershala Ali'nin seslendirdiği bu belgesel, Uganda’da yaşayan iki gruba ayrılmış şempanzelerin birbirleri ile hem sosyal hem hiyerarşik mücadelelerine odaklanıyor. Belgeseli izlerken, DNA’larımızın yüzde 98’den fazlasının ortak olduğu, yaşayan en yakın akrabalarımız olan şempanzelerin hayatını izlemek ile insanların hayatını izlemek arasında pek bir fark olmadığını görüyorsunuz. Kendini, aslında belgesel değilmiş de, Juilliard mezunu şempanzelerin mükemmel performanslar sergilediği, içinde acı, ihanet, trajedi, öfke, aşk olan epik bir film gibiydi. Şempanzeler arasında öyle ihanetler oluyor, öyle komplolar kuruluyordu ki adeta Succession izler gibi veyahut Şekspiryen bir hikâye izler gibi gözlerim açık kaldı. Aynı ama başka bir dünyanın hikâyesini izler gibi…

BİR ALFA OLARAK JACKSON

Her birinin ismi olan bu Ngogo şempanzelerini yakından izlerken aralarındaki savaşlar ve bu çatışmaların doğurduğu dramatik sonuçları izlemek insan türü olarak biraz daha gözümüzün açılmasını sağlayacaktır. En kibirli canlı türü olan insandan hiç farklı olmayan şempanzeler ile kurulacak duygusal bağın yanı sıra başka bir canlı türü aracılığı ile kocaman bir aynanın insana da tutulmuş olduğunu göreceksiniz. “Cennet”, “Diğerleri”, “Savaş” ve “Hesaplaşma” başlıklı dört bölüm boyunca, Ngogo şempanzelerinin merkez grubundaki alfa erkek Jackson'ın tehdit altındaki liderliğini güçlendirme çabasındayken iki çocuk annesi olan Christine’in yeni bebeğini nasıl eğittiğini görmek; Ardından Batılılar olarak adlandırılan Batı Ngogo’dan gelen rakip şempanze topluluğunun meyve aramak için tartışmalı bölgeye girmesi ile gerilimin yükselmesi; bazı şempanzeler yeni grupla ilişkiler kurarken, bir kısmının isyan planları yapmaları gibi, eşsiz şahitlikler sizleri bekliyor diyebilirim. Yıllar boyu devam eden bu düşmanlığın şiddete dönüşmesine Batılı baskıncılar sebep olur ve büyük bir yağmur fırtınası devam ederken alpha şempanze Jackson’ın yaralanmış olması sebebiyle onun hem düşmana hem de müttefiklerine karşı savunmasız kaldığını görmek ise yüreklerinizi acıtacak. O harika şempanze yavrularının büyümesine, ilişkilerin gelişip güçlenmesine, liderlerin yükseliş ve düşüşlerine şahit olacağınız bu belgeseli asla kaçırmayın. Son derece sakin akışı içerisinde seyirciye zamanın durmuş olduğu hissi verdiği, gür bitkilerle kaplı bir ormanda gezmeye, uçurum kenarında hissettiğimiz bugünlerde çok ihtiyacınız var.