Erdoğan ve Bahçeli’nin izlediği sert siyasal çizginin en önemli temsilcisi Soylu olarak görünüyordu. Bozdağ’ın atamasıyla siyaseti sahada uygulayacak ikili de tamamlanmış oldu. Yeni tandem artık Bozdağ-Soylu ikilisi.

Bir bakandan fazlası

Bekir Bozdağ yeniden Adalet Bakanı olarak atandı. Bu değişikliği basit bir atama olarak değerlendirmek mümkün değil. Abdülhamit Gül’ün yerine Bozdağ’ın gelmesi seçime kadar ülkenin nasıl yönetileceğine dair mesajı net vermiş oldu.

Abdülhamit Gül’ün hem Pelikancılarla (Berat Albayrak) hem de İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile problemli olduğu biliniyordu. Gül bir anlamda AKP’nin gelenekselci tabanının ve kadrolarının sesi olarak parti de duruyordu. Gücünü de daha çok buradan alıyordu. Kuşkusuz görevden alınması hem Soylu kanadında hem de Pelikancılar içinde sevinçle karşılanmıştır. Ama bu değişikliği “Onlar istedi oldu” diyerek açıklamak çok yetersiz bir yaklaşım olur. Bu atamanın arkasında Erdoğan, daha doğrusu Saray rejiminin önümüzdeki 15 aya dair yol haritası yatıyor.


SOYLU-BOZDAĞ DÖNEMİ

Bekir Bozdağ çok tartışmalı bir Adalet Bakanlığı dönemi yaşadı. 2013 yılından başlayarak aradaki sekiz aylık dönemi saymazsak kesintisiz 4 yıl Adalet Bakanlığı görevini sürdürdü. Bu dönemde bir yandan yargıda FETÖ örgütlenmesinin önünü açarken 15 Temmuz’un ardından ise başka bir görev üstlendi. Bozdağ’ın Gülen’i öven cemaati koruyup kollayan icraatları hala unutulmadı. Sadece Meclis kürsüsünde yaptığı konuşmalarla değil, tartışmalı atamalarla da ‘FETÖ sever bakan’ olarak adı anıldı. Tüm bunlara rağmen Erdoğan’ın gözünden hiç düşmedi. Elinin altında bir yerlerde bulunsun istedi.

Bozdağ’ın Cumhur İttifakı’nın küçük ortağı MHP Lideri Devlet Bahçeli ile küçük bir sürtüşmesi akıllara gelebilir. Hatırlarsanız sürtüşmenin konusu okullarda okutulan ‘Andımız’ ile ilgiliydi. Ama tek başına bu itilaftan Bahçeli’nin yeni Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ı istemeyeceği ya da ona rağmen atamasının yapıldığı sonucu çıkarmak mümkün değil. Çünkü Bahçeli için Abdülhamit Gül çok daha büyük bir sorundu. Gül’ün Adalet Bakanlığı’nı ve yargıyı mümkün olduğu kadar Bahçeli-Soylu çizgisinden uzak tutma girişimleri düşünüldüğünde bu değişikliğe memnun olduğu rahatlık söylenebilir.

Bu değişiklikle aslında seçime kadar izlenecek yolun tüm taşları da döşenmiş oldu. Erdoğan-Bahçeli ikilisinin izleyeceği siyasetin sahada uygulayıcısı Bozdağ-Soylu ikilisi olacak gibi görünüyor.

Bekir Bozdağ bir seçim hamlesi olarak sahaya sürüdü. Soylu elinde tuttuğu kolluk kuvvetleriyle önemli bir görev üstleniyor. Belediye başkanından, işçisine, gazetecisine, sanatçısına kadar kim ses çıkarırsa dosyalar havada uçuşuyor. Telefon dinlemeleri, MOBESE kayıtları arkasından geliyor. Tam burada yargının da bu sürece ayak uydurması hatta ön açıcı olması gerekiyordu. Seçime giderken Erdoğan’ın en çok ihtiyaç duyduğu şey “gereksiz hassasiyet” barındıran demeç ve uygulamalardı. Daha Erdoğan’ın ağzından laf çıkmadan bunu anlayacak ve harekete geçecek bir bakan ihtiyacı vardı, bu da bulundu. Muhalefeti yargı ve kollukla kuşatma planın en önemli adımlarından biri atılmış oldu.

Bugün için çok göze çarpmayan ama yine de üzerinde durulması gereken bir başka konu var ki o da parti içinde yaşananlar. Gül’ün temsil ettiği çevreden bazı isimlerin DEVA ve Gelecek Partisi ile de temas ettiği bilgisi kulislerde çokça konuşuluyordu. Hatta o kesimlerin MHP’yi sırttan atarak yeniden bir araya gelme düşüncesini telaffuz ettiklerine dair duyumlar bizim de kulağımıza kadar geldi. Gül’ü görevden alarak parti içinde sorun yaratabilecek tüm kesimlere de gözdağı verildi, etkisi en aza indirilmiş oldu. Erdoğan bir hamle ile iki sorunun da üzerine gitti.

Muhalefete gelince. Soylu’dan sonra uğraşacağı bir isim de kabineye eklenmiş oldu. Ama tek sorun polemik olmayacak. Yargı ile dünden çok daha farklı olarak karşı karşıya kalınacağını şimdiden söyleyebiliriz.

***

Fetö’ye övgü düzüyordu

Adalet Bakanı olarak atanan Bekir Bozdağ, geçmişte Fethullah Gülen’e övgü dolu sözler söylemişti. Gülen için "Bilge ve manevi değerlere bağlı bu ülkenin değeridir" diyen Bozdağ, tecavüzcülere af getirmek için 2016’da üzerinde çalışılan bir düzenleme ile ilgili de şu skandal sözlere imza atmıştı: “Bunlar tecavüzcü değil, bunlar cinsel istismar suçunu zorla işlemiş olan kişiler değil. Tamamen ailelerin rızasıyla yapılmış işler.”

Bozdağ döneminde yargıda birçok ihlal yaşandı. Bunlardan en kritiği 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrasında ilan edilen OHAL dönemiydi. Bozdağ’ın bakan olarak görev yaptığı o dönemde KHK’lerle binlerce kişi haksız yere görevinden uzaklaştırıldı. Bozdağ döneminde yapılan atamalar da kamuoyunda gündem olmuştu. Danıştay Başkanı Zerrin Güngör’ün kızı Gonca Hatinoğlu, Elazığ’a hâkim olarak, Bilal Erdoğan’ın yöneticisi olduğu TÜGVA yönetecesi Aykut Kağnıcı, Gebze’ye savcı olarak atandı. Kağnıcı’nın ortağı FETÖ’den ceza almıştı.