Susurluk Raporu’nda geçtiğimiz günlerde yaşamını yitiren Mehmet Eymür’ün de adı geçiyordu. Eymür’ün cenazesinde, raporun meşhurlarından Çakıcı ve Peker’in de çelengi vardı. Bunca yıllık hukukları var tabii…

Bunca yıllık hukuk
Eymür’ün cenazesine gönderilen çelenkler dikkat çekmişti. (Fotoğraf: DHA)

“Devlet sustuğu için de meydan çetelere terk edilmektedir.”

Bu değerlendirme, Kutlu Savaş’a ait. Meşhur Susurluk Raporu'ndan.

Kutlu Savaş raporda, işin sonunu da çok güzel anlatıyor: “Her şeyden haberdar olan MİT'e, 150 bin kişilik ve asayişten sorumlu polise rağmen, etrafına 15-20 kişi toplamış kabadayılara yaptıklarının hesabını sormak mümkün olamamıştır. Kurumlar kendilerini inkâr ederek, sonunda bir kamyona çarpmışlardır.”

Bunlar, raporun "Milli İstihbarat Teşkilatı" başlıklı bölümde yazıyor. Aynı bölümde Mehmet Eymür’den de bahsediliyor.

81 yaşında hayatını kaybeden Eymür’ün Pazar günkü cenazesinde, hem raporun hem memleketin meşhurlarından Alaattin Çakıcı ve Sedat Peker’in de çelengi vardı. Bunca yıllık hukukları var tabii…

Madem tozlu dosyaları açtık, raporda Sedat Peker’le ilgili ilginç bir değerlendirme de var: “Sedat Peker, Veli Küçük’ü pek çok kere arıyor. Telefon ayrıntı faturalarının toplamının ise, bu kişilerin legal gelirlerini aştığı görülecektir.”

Raporda sadece Sedat Peker ve Abdullah Çatlı’nın MİT görüşmeleri yok, tape’lerde, yeraltı dünyasının ünlüleri neredeyse resmi geçitte…

‘ÜLKE İÇİN HÜZÜN VERİCİ’

Susurluk Raporunda, “kaza”nın, Teşkilât’ın üst yönetimini ciddi olarak incittiği, Teşkilât mensuplarını da üzdüğü ifade ediliyor: “Ancak kamuoyunda bu yönde oluşan kanaatin de MİT tarafından ciddiye alınmadığı görülmektedir. Çünkü bu kanaatin oluşma sebebi yine MİT'tir.”

Kanaat dediği, MİT’in çete elemanlarıyla ilişkisiyle ilgili.

Kutlu Savaş, bu kanaate dair kanıtlarını da ortaya koyuyor:

“Mehmet Eymür'ün Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'la karşılıklı bilgilendirme için sayısız görüşmeler yaptıkları bilinmektedir. (Kaldı ki Yeşil’in yine meşhur MİT raporunda adı, işkence ve infaz suçlarıyla ilgili geçiyor…)

Mehmet Eymür ve grubu Mehmet Ali Yaprak'ın kaçırılışında araçta parmak izi bulunan (Drej Ali grubundan) Müfit Sement'in kurtarılması için Yaprak grubuyla görüşmekte hatta Müfit Sement MİT'te Eymür'ün telefonuyla Yaprak'ın yetkili adamıyla müzakere ve pazarlık yürütmektedir. Görüşmenin detayı ülke için hüzün vericidir. Yaprak çetesinin yetkilisi, ‘mütecaviz ve tehditkâr bir edayla, Eymür'e söz verdiklerini, polis vs’nin işi olamayacağını, kendilerinin sözlerini tutacakları, kendi bölgelerinde sadece kendilerinin hakim olduğunu’ belirtir bir tarzda konuşmaktadır.”

Savaş, bu ilişkilere dair değerlendirmesini de ekliyor: “MİT yetkilileri bu rezalete katlanmakta, Yaprak'ın telefonlarını dinleyen polis ise ses çıkarmamakla bu devlet ayıbının içinde yer almaktadır... MİT gibi saygın bir kuruluşun saygın olmayan kişileri de kullanmasını anlamak elbette mümkündür. Ancak samimiyet ve işbirliğine varan yakınlığın izahı gerekir.”

O beklenen izah halen gelmedi. Gelse de sayılan tüm eylemler hukuken zamanaşımına yolladı.

Geriye sadece Kutlu Savaş’ın bahsettiği ‘hüzün’ kaldı. Ya da ‘devlet ayıbı’…