Başlıktaki sorunun muhatabı, zamanın İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’dı. Verilen yanıtlarla bir kez daha görüldü ki, Hayata Dönüş Operasyonu’nun resmi sorumlusu bulunamıyordu…

Operasyonla ilgili davanın görüldüğü Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 1 yılı aşkındır yaptığı çağrıları yanıtsız bırakan Tantan’ın şahsına özel bir duruşma açıldı. Bu ve diğer birçok soru da davanın müdahil avukatlarınca mahkemeye iletildi, Tantan’a sorulması için.

Gayet makul bir soru. Neden mi?

Operasyonun icra belgesinde imzası olan en yetkili kişi olduğu için.

Belge dediğim, hem mahkemece hem de Tantan tarafından operasyon planı olduğu kabul edilen belge.

Mahkeme, bu harekât emrini Tantan’a, bu “şahsına özel duruşmada” sordu: “Yargılama dosyasında mübrez, ‘gizli’ ibareli, 14 Aralık 2000 tarihli ve ‘Cezaevleri Müdahale Harekat Emri No:1’ başlıklı belge altında sizin isminiz bulunmaktadır. Bu harekat müdahale emrini siz mi hazırladınız veya hazırlattınız?”

Tantan, “Evet, anılan emir, Hayata Dönüş Operasyonlarının genel müdahale emri ve planıdır” dedi, belgenin altındaki imzanın kendisine ait olduğunu söyledi ama hemen ardından da ekledi: “Hükümet kararı icra edilmiştir. Benim tek başıma böyle bir emir düzenlemem mümkün değildir. Zaten emrin altında başka imzalar da vardır. O zaman yetkim gereği bu emre imza atmam gerekiyordu.”

Yani yetkisi olduğunu ama sorumluluğu olmadığını söyledi.

İNCELEME RAPORU DA ORTADA KALDI

Mahkeme, bahsettiği “başka imzaları” da sordu.

Dönemin Asayiş Daire Başkanı Albay Ali Aydın mahkemedeki ifadesinde, “Cezaevleri İnceleme Gezisi Sonuç Raporu’nu hazırlamam için Bülent Ecevit, Sadettin Tantan ve Hikmet Sami Türk’ün de katıldığı Milli Güvenlik Kurulu’nda (MGK) karar alınıp bana bu görev verildi” demişti.

Bu rapor da daha açlık grevleri başlamadan bir ay önce yapılan incelemenin ardından hazırlanmıştı.

Tantan ise ifadesinde, “Raporun hazırlanmasını ben söylemedim” dedi.

Ali Aydın, dava kapsamında verdiği ikinci ifadesinde, operasyonun sorumlularını şöyle sıralamıştı: “Her birimin ayrı komutanı vardı ama illa bir numara diye sorulacaksa Bülent Ecevit, iki numara İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, üç numara Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, dört numara da Aytaç Yalman'dır. Operasyon sorumluları bunlardır.”

Dönemin Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun da operasyonun planını yapan ve operasyonu icra edenin İçişleri Bakanlığı olduğunu söylemişti.

Sadettin Tantan bu ithamları da kabul etmedi, MGK toplantısında neredeyse “usulen” bulunduğunu söyledi: “Aslında cezaevlerindeki işleri uygulama görevi Adalet Bakanlığındadır, ancak o zaman için cezaevlerinde jandarma görev yapıyordu, jandarma da idari anlamda İçişleri Bakanlığına bağlı olduğu için İçişleri Bakanlığının yardımı ile operasyonun gerçekleşmesi gerekiyordu, bu nedenle Milli Güvenlik Kurulunda İçişleri Bakanlığı temsilcisi olarak biz de bulunduk, o gün toplantıda başkaca hangi kararlar alındığını hatırlamıyorum.”

Geçerken uğramış gibi…

Oysa operasyonun ardından düzenlenen basın brifinginde, yapılanları savunan kendisiydi: “Devletin ayıbını bu operasyon temizlemiş oldu.”

SUÇ DUYURUSU

Sorunun gayet makul olduğunu yazdım ama mahkeme aynı fikirde değil. Avukatların hazırladığı dilekçedeki “Hayata Dönüş operasyonlarının İçişleri Bakanı olarak onlarca insanın öldüğü operasyonda yaşanılanlarla ilgili olarak sanık olabileceğiniz hiç aklınıza geldi mi?” sorusunu, davaya katkısı olmaz, diyerek Tantan’a sormadı.

Yine de onun bu son ifadesiyle de, ortada kalan ‘sorumluluk’ için bir adım atılmış oldu.

Müdahil avukatlardan Güçlü Sevimli, “Bu ifadesiyle, Tantan’ın operasyondaki hukuki sorumluluğunun net olarak belirlendiğini” söyledi: “Yargılama dosyasına giren harekat planı, Tantan imzalı. İfadesinde, imzanın kendisine ait olduğunu kabul ediyor. Bu planın, Hayata Dönüş Operasyonu’nun genel planı olduğunu da kabul ediyor. Yani Tantan’ın operasyondaki hukuki sorumluluğu net bir şekilde ortaya konmuş oluyor. Bu durum dosyadaki belgeyle de belirlenmişti ama kendisi de kabul etti.”

Gelecek duruşmada mahkemeden, Tantan hakkında suç duyurusu yapılmasını talep edecekler. Bakalım mahkeme sorumluyu arayacak mı?