Cumhuriyet’in kazanımlarına sahip çıkan, çağdaş, laik, demokratik bir ülkede hekimlik yapmak isteyen hekimler için yarın oylar Demokratik Katılım Grubu’na!

İTO seçimi yarın yapılacak. Onun için önümüzdeki pazartesi günkü Memleket Tabipliği yazımı önden yazmış oldum. Son birkaç yazıda aktarmaya çalıştım. Bu yıl seçime dört grup girecek ama yarış yandaşlarla Demokratik Katılım Grubu (DKG) arasında geçecek. Yandaşlar Sağlık Bakanı’ndan aldıkları “Sendikaları bırakın da tabip odalarını ele geçirin” talimatının üzerine bu sene seçim faaliyetlerine erkenden başladılar.

Çalışmalarında en çok da “yandaş” olduklarını gizlemeye çalıştılar. Ancak başkan adayları Hacamatçı hem yandaş Tabip-Sen’in Başkanı hem yandaş Hekim Hakları Derneği’nin Genel Sekreteri hem de “sözde avukat” kimliğiyle yandaş “Numaralı Baro”nun kurucusu olduğu için mızrağı çuvala sığdırmakta zorlandılar. Hele de aday listeleri açıklanınca bütün yüzleri açığa çıktı. Çünkü liste baştan aşağı yandaşlardan oluşuyor. Sadece yanlarına tabip odasındaki 28 Şubatçı ulusalcılar eklenmiş. Bu ulusalcılar eskiden aslında kendi listeleriyle girer, hekimlerden oy da alırlardı. Ama son yıllarda tabanlarını hepten kaybettiler. Yandaşlar işte şimdi “denize düşen yılana sarılır” misali bu “tabansız ulusalcılar”dan medet umuyorlar.

Gene de durumun kendileri için umutsuz olduklarının kendileri de farkında. O yüzden son zamanlarda Tansu Çiller usulü “doktorlara ev, araba anahtarı dağıtacağız” diye vaatlerde bulunmaya başladılar. Yalnız Diyanet İşleri Başkanı’nın Audi A8’inden mi, yoksa Japon arabası mı dağıtacaklar, hadi diyelim kooperatif kurdular, ev yapmak için kupon araziyi nereden bulacaklar, doktorlardan ne kadar faiz alacaklar, onu hiç söylemiyorlar. 

***

Yandaşlar neticede kendi güçleriyle hekimlerin desteğini alıp kazanamayacaklarını biliyorlar. Onun için bütün umutlarını oyların bölünmesine bağladılar. Bu noktada da devreye bir “kronik DKG muhalifi”nin listesi girdi. Bu solcu eskisi de seçimi kazanamayacağını biliyor ama bütün oyununu DKG’nin kaybetmesi üzerine kuruyor. Neymiş? İstanbul Tabip Odası hekim sorunlarına ağırlık vermiyormuş. Öyle mi Yaşar Okuyan’ın Samatya Başhekimi?

Covid-19 pandemisinde İstanbul’da binlerce hekim hastalandı, yüzlerce hekim hastaneye yatırıldı, onlarca hekim hayatını kaybetti. İstanbul Tabip Odası daha ilk günden itibaren süreci yakından takip etti, pandeminin en ölümcül döneminde bile hastanelere, Covid servislerine girdi, hekimleri yalnız bırakmadı. 

O korkunç günlerde elinden geldiğince hastalanan hekimlere ulaştı, hayatını kaybeden hekimlerin aileleriyle dayanışmak için yardım kampanyası yürüttü. Türkiye’de ne siyasi parti ne sendika ne meslek odası başka hiçbir örgütün yapmadığı bir şey daha yaptı. Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu’ndan başlayarak kaybettiğimiz bütün meslektaşlarımızın anıları için çalıştıkları hastanelerin önünde saygı duruşu törenleri düzenledi. Bunu yaparken de mağdura adres sormadı; hekimleri sağcı, solcu, dinci, ateist diye ayırmadı.

Bunca yıldır hekim meslek örgütünün yönetimine talip oluyorsun. Pandemide kaybettiğimiz o hekimlerin acısını hiç yüreğinde hissettin mi? O günlerde hekimler için hiç kılını kıpırdattın mı? Peki, biz Dr. Ekrem Karakaya cinayetini protesto etmek için binlerce hekimle birlikte polis barikatlarını yara yara Çapa’dan Sultanahmet’e yürürken sen neredeydin? 

***

Bu solcu eskisi DKG’yi sürekli “siyaset yapmak”la suçlar. Ve fakat kendisi hekimlere gönderdiği mesajda İmamoğlu’ndan kopya çekip kendilerini “hekimlerin İstanbul ittifakı” diye tanımlamış. Hadi oradan atanamamış Mehmet Uçum! İstanbul Tabip Odası seçimlerinde sol gösterip TTB seçimlerinde sağ vurduğunu bilmiyor muyuz sanıyorsun? Senden olsa olsa Altılı Masa’daki Meral Akşener olur!

İstanbullu hekimler Ankara’daki Elektrik Mühendisleri ve Mimarlar Odalarında oyların bölünmesinin kimlere yaradığını hep birlikte gördü. Cumhuriyet’in kazanımlarına sahip çıkan, çağdaş, laik, demokratik bir ülkede iyi ve onurlu hekimlik yapmak isteyen hekimler için son çağrı: Oyları bölmeyelim, İstanbul Tabip Odası’nı Bakanlık Bürosuna çevirmeye çalışanlara fırsat vermeyelim. 5 Mayıs’ta bütün oylar Demokratik Katılım Grubu’na!